İsmet Berkan’ın “Erdoğan, Berat Albayrak’ı neden gözden çıkardı?” başlıklı yazısından bir bölüm şöyle:
“Berat Albayrak bir anda, o sırada Başbakan olan Erdoğan’ın aynı anda hem özel kalem müdürü, hem koruma müdürü, hem sırdaşı, hem talimatları iletmek için kullandığı elçisi hem de bir nevi vakanüvisi oldu. Gücün merkezinde Erdoğan var; ama ona ulaşmak isteyen herkes Berat Albayrak’tan geçmek zorunda. Bu durum düne kadar böyleydi; Albayrak Cumhurbaşkanı’nın neredeyse her görüşmesinde masanın bir kenarında oturur, Cumhurbaşkanı ile görüşmek isteyen herkes Albayrak’ın onayını almak zorunda kalırdı.
“Albayrak’ın en önemli görevi ve fonksiyonu aslında buydu; Hazine ve Ekonomi Bakanlığı değil. Bu fonksiyonun İngilizce’de bir adı var, maalesef Türkçede aşağılayıcı anlamlar içerenler dışında tam karşılığı yok: ‘Gate-keeper.’ (O Türkçe karşılıkları kullanmıyorum, çünkü bu fonksiyonun aşağılayıcı hiçbir tarafı yok, aksine son derece önemli ve kritik bir işlev.)
Albayrak’ın gücünün sınırı yoktu
“Albayrak bu görevi üstlendikten, yani Erdoğan’ın ‘gate-keeper’ı olduktan sonra doğal olarak görevin kendisinden kaynaklanan bir güce sahip oldu. Ama bununla yetinmedi, gücünün alanını geleneksel medyadan sosyal medyaya, iş ve finans dünyasından adliyeye ve AK Parti içi siyasete ve yerel seviyedeki siyasete kadar genişletti.
“Bunlar, Albayrak’ın yazılıp çizilmeyen ama bilmesi gereken herkes tarafından bilinen işleri. Bu güç, bazen özel sermayeli bir bankaya genel müdür olarak atanacak kişinin engellenmesinde, bazen savcılıkların bazı kişiler hakkında hızla gözaltı kararları verip dava açmasında, bazen bir gazetede neyin yayınlanıp neyin yayınlanmayacağında, bazen hangi iş insanının ne şekilde cezalandırılacağında, bazen de partinin falanca ilçesine kimin ilçe başkanı olacağına karar vermede kullanılıyordu.
“Neredeyse bütün Türkiye, Berat Albayrak’ın bire bir markajı altındaydı. Biraz kafanızı kaldırsanız, biraz ters bir şey yapmaya kalksanız, mesela sosyal medyada aleyhinizde bir linç kampanyası başlayabiliyor veya başınıza başka işler gelebiliyordu. Gücünü kullanmayı seven biriydi Berat Albayrak.
“Albayrak sıfırlandı”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ise büyük ihtimalle Albayrak’ın fevri bir çıkışla istifa edebileceğini tahmin ediyordu. Nitekim metin Instagram’a konunca, bu istifa ne doğrulandı ne yalanlandı. Ama bir önemli fark yaşandı.
“Süleyman Soylu böyle sosyal medya üzerinden istifa ettiğinde birkaç saat içinde milyonu aşkın mesaj paylaşılmıştı sosyal medyada. Mesajların ezici bir çoğunluğu Cumhurbaşkanı’ndan istifayı kabul etmemesini istiyordu.
“Soylu’nun istifa ettiği gece sosyal medyada yaşananlardan ötürü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mutlu olduğunu söylemek zor. Cumhurbaşkanı böyle bir baskıyla hareket etmek istemeyen bir kişilik. Ancak onun açısından Soylu’nun istifasını reddetmek ve sonra da onu kamuoyu önünde onore de ederek affetmek kolaydı. Çünkü Soylu istifa ederken bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a övgüler yağdırmış, ona olan sadakatinin altını özellikle çizmişti.
“Ama Berat Albayrak’ın istifası böyle değildi. Erdoğan’dan sadece bir kez usulen söz ediliyordu. Albayrak gemileri yakmış, dönüş yollarını kapatmıştı. (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski danışmanı Akif Beki’nin Karar gazetesinde yayınlanan şu istifa ve kabul metni analizini herkese tavsiye ederim, sahiden çok faydalı bir eser.)
“Fatih Altaylı, Habertürk’teki köşesinde iki gün üst üste, Berat Albayrak’ın aynen Süleyman Soylu gibi istifasının kabul edilmemesini ve geri dönmeyi beklediğini yazdı. İlk yazısı daha az bilgi içeriyordu, ikinci yazıda ise daha kapsamlı bilgi vardı. Aslında benzer bilgileri Deniz Zeyrek de Sözcü’deki köşesinde yazdı.
“Bendeki bilgiler de bu yönde. Kim bilir belki haber kaynaklarımız aynıdır. 8 Kasım Pazar akşamı Berat Albayrak, başta kardeşi Serhat Albayrak tarafından yönetilen Sabah-ATV grubu olmak üzere medyadan ve belki en çok da sosyal medyadan destek bekliyor, medya ve sosyal medyanın hep bir ağızdan “Gitme, kal” demesini umuyordu.
“Ama AA’ya istifa metnini yayınlatmayan el, Deniz Zeyrek’in iddiasına göre bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, medya ve sosyal medyada bu çağrıların gelmesine zemin oluşmasına da engel olmuştu. Gerçekten de, Albayrak’ın ardından ‘Gitme, kal’ manasında çok az sayıda Tweet atıldı; geleneksel medyada ise müthiş bir karartma uygulandı, Albayrak’ın istifasına dair haber o istifa ettikten 27 saat sonra, Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan ‘Görevden affedilmek istedi, affedildi’ açıklamasıyla ancak yayınlandı. Salı sabahının gazetelerinde bu haber tek bir elden çıkmış gibi aynı başlıkla yer aldı.
“Ancak medyanın halinden daha çarpıcısı bence Cumhurbaşkanı’nın Berat Albayrak’a gösterdiği tepki ve tavrın sertliği. Tam da bundan hareketle ‘Albayrak sıfırlandı’ diyorum.”
İsmet Berkan’ın Haftalık Gazete’de çıkan yazısının tamamını okumak için:
https://haftalikgzt.com/erdogan-berat-albayraki-neden-gozden-cikardi-4980/