Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz’a konuşan Buğra, “Cumhurbaşkanı’nın sizi itham eden sözlerini işitince ne hissettiniz?” sorusuna “Tabii çok şaşırıyorsunuz. Bu olacak şey değil. Çok sarsıldım. Çok sarsıldım ama artık hiçbir şey için olmaz diyemiyoruz. Her şey oluyor” cevabını verdi.
Buğra eylemlerde provokatörlük yaptığı iddiaları için de şunları kaydetti:
“Boğaziçi’nden 2017 yılında emekli oldum. 2000’lerin başından beri iktisat dersi vermiyorum küçük sınıflara. Master ve doktora öğrencilerine veriyorum. Sosyal medyayla ilişkim yoktur. Twitter da Facebook da kullanmam. Bir ders veriyorum. Onu da internetten veriyorum. Okula gitmiyorum. Direnişler sırasında bir- iki kere gittim. Birine katıldım ama yani nasıl bir provokasyon yapıp da insanları…. Provokasyon lafı o kadar kötü ki öğrenciye saygısızlık. Bizim öğrencilerimiz görüldü değil mi? Nasıl insanlar oldukları, nasıl kendilerini ifade edebildikleri… Hocalarının yönlendirmesi ile ortalığa dökülecek insanlar olmadığı herhalde görülüyor. Ne diyeyim?”
“Koruma içgüdüsü bu”
Buğra’ya göre protestoların sebebi koruma içgüdüsü:
“Akademisyenler ve öğrenciler üniversiteyi korumaya çalışıyorlar. Boğaziçi çok kolay girilen bir yer değil. Bunlar hakikaten çok çalışkan, ne yaptığını bilen insanlar. Aileler çocuklarını hazırlamak için yıllarca uğraşıyor. Ve çok memnunlar orada olmaktan. Çok sahipleniyor. Çok seviyorlar. Çok iftihar ediyorlar okullarıyla. Dışarıdan etkilerle bozulmasını istemiyorlar. Bir koruma içgüdüsü bu.”
“Bizim üniversitede böyle olmaz bu işler”
Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ilgili iki fakülte açılmasını da değerlendiren Buğra “Biz haberlerden duyuyoruz. Bizim üniversitede böyle olmaz bu işler. Kurumlar vardır. Kurumlar üniversite mensuplarıyla iletişim içinde hareket eder. Dışarıdan ‘Hukuk ve iletişim fakültesi açıldı’ diye haber gelmesi çok tuhaf” dedi.