HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, ARTI TV’de Hayko Bağdat’ın sorularını cevaplandırdı. Sancar’ın çeşitli konulardaki görüşleri şöyle:
Geçmiş travmalar
Çözüm süreçlerini, çatışma deneyimlerini hem yerinde ve hem masa başında çalıştım. Türkiye çok zor bir ülke; hem bir arada yaşanılması kaçınılmaz insanlar topluluğudur, yani kaderdir bir arada yaşamak hem de bir arada yaşamanın çok zor olduğu bir ülkedir. Yani bir arada yaşamak zorunda olduğumuzu Türkiye’de yaşayan bütün topluluklar biliyorlar. Fakat bir arada iyi yaşamak konusunda sıkıntılarımız var.
İyi yaşamanın altını şöyle doldurayım. Birbirimize saygı duyarak, birbirimizin kimliğini tanıyarak. İşte demokrasi içinde, özgürlük içinde, eşitlik içinde vs. diyerek birçok kavram sıralayabiliriz burada.
Bu zenginliği birbirimizi çoğaltacak bir düzene dönüştürme konusunda sıkıntılarımız çok var. Bunun en önemli nedenlerinden biri geçmiş travmalarla hesaplaşmayı beceremiyor olmamızdır. Eğer bunu becerebilseydik bugün çok daha iyi bir yerlerde olabilirdik ama Türkiye’de bu kadar üst üste binmiş büyük suçlar ve çok ağır travmalar var. 1915’i başlangıç alırsak o tarihten bugüne işlenmiş ağır suçlar ve travmaları sıralasak uzun bir liste olur. Bunlarla yüzleşemedik, bunlarla hesaplaşamadık. Hesaplaşmak neden gereklidir? Orada suçun nasıl işlendiğinin ortaya çıkarılması bir. İki, bu suçlardan büyük acı çekmiş bireylerin ve toplulukların acısının tanınması ve böylece yaraların sarılması. Üç, bunlar üzerine bir demokrasi kültürü yaratmak. Bunu beceremeyince bu şimdi sürekli ayağımıza dolanıyor. Büyük suçlar var ve bunlar üzerine kurulmuş adı konulmuş ya da konulmamış bir ortaklık var, bu ortaklık egemen bir zümre yaratmış. Bu sürekli devlet zihniyetinde karşımıza çıkıyor. Barış bir sonuç değil bir yolculuktur, yüzleşme de bir nihai durum değil bir büyük mücadeledir.
Başka partilerle diyalog
Temas dönüştürür. Ben hayatın her alanında buna inanıyorum. Sadece öyle romantik bir yaklaşım da değil benimkisi. Temas etmeden dönüştürmek de çok zordur. Gelecek Partisi’nin şu bagajı var, CHP’nin bu bagajı var, kabul ediyorum doğrudur başkalarının da var. Biz İyi Parti ile de diyaloğa açığız. Eğer şimdi bu ağır dönemden çıkmak istiyorsak geleceği konuşalım. Geçmişi konuşabilmemiz için normalleşmeye ihtiyacımız var. Bu kadar olağandışı şartlarda hiçbir kimse ne kendisinin ne de başkasının suçlarıyla samimi bir hesaplaşma yapamaz. O nedenle uzlaşmayı geleceğe dönük belli temel kurallar çerçevesinde gerçekleştirebilirsek, hesaplaşma, yüzleşme hakkımızı saklı tutarak bunu yapabiliriz.
Nefret-öfke-siyaset
Almanya’da bir konferansta sorulmuştu. Bu kadar büyük bir sorumluluğu olan bir parti ile yerel seçimlerde nasıl ittifak yapabildiniz. Daha doğrusu nasıl destek verdiğimizi soruyorlar. Ben de dedim ki nefret siyaset değildir. Nefret bir duygudur, siyaset yerine geçmez. Öfke de önemli bir duygudur ama nefret farklı bir durumdur. Öfke farklı şekillerde siyasete aktarılabilir. Ama nefreti siyasete geçirirseniz siyaseti yok edersiniz. O nedenle nefret üzerinden değil, normalleşme, diyalog ve geleceğe dair iyi şeyler üzerinden yürümek gerekir. Çabamız bu.
HDP’ye beslenen öfke
Dik duran, sürekli mücadele eden bir güç varsa, bu tür yapıların zaafları daha fazla ortaya çıkabiliyor. HDP’ye bu kadar öfke duymalarının temel nedeni budur bence. Yani boyun eğmiyor, dik duruşunu sürdürüyor. Bu kadar çok baskıya, bunca eziyete, zulme rağmen yoluna devam eden bir kitle bir hareket bir mücadele var. Bu da kimyalarını bozuyor. Zaten kimyaları da karışık, eğer böyle bir mücadele gücü olmasaydı, bu mücadele karşısında muhtemelen şimdi gün yüzüne çıkan bu hesaplaşmalar, son Sedat Peker olayı mesela çok sessiz geçiştirilebilirdi. MHP ile aralarındaki bazen gün yüzüne çıkan o atışmalar yumuşak bir şekilde halledilebilirdi. Ama güçlü bir mücadele olduğu için bu kadar gizli saklı yürütülemiyor bu iç hesaplaşmalar.
Kaynak: Demokrat Haber