Çin’in ‘yatırım finansmanı’ politikası ‘ocakları söndürüyor’… En çarpıcı örneklerden biri Sri Lanka’nın Pekin’le imzaladığı liman inşaatı anlaşması. On yılda çığ gibi borç getiren anlaşma nedeniyle hükümet, milyar dolarlık liman ile 15 bin dönüm araziyi 99 yıllığına Pekin’e devretmek zorunda kaldı. ‘Borçlandır yut’ taktiğini birçok ülkede uygulayan Çin’in, finans silahını kullanma tarzı Kanal İstanbul’u akıllara getirdi.
Sri Lanka’nın Çin’in ‘pençesine’ nasıl düştüğüne ilişkin çarpıcı örneği KARAR yazarı İskender Öksüz gündeme getirdi. Çin devlet firması ile kredi anlaşması yapan Sri Lanka, borç yükünün altından kalkamadı.
Köşeye sıkıştırdığı hükümetin ‘makul çözüm’ girişimlerine karşılık vermeyen Pekin, kredi kullandırdığı limanın işletmesini 99 yıllığına devraldı. Pekin’in, benzer yöntemi Balkanlar’dan Asya’ya kadar birçok ülkede uygulaması ise dikkat çekti.
Karadağ hükümeti yedi yıl önce elini verdi kolunu kurtaramıyor
Çin’in, 7 yıl önce bir milyar dolar borç verdiği Karadağ’da finans gücünü siyasi nüfuz için kullanması AB liderlerinin tepkileriyle karşılandı. Tacikistan ve Kırgızistan’da da madenlerin kontrolünü sağlayan Pekin’e eleşken ilişkin örnekler Kanal İstanbul’u gündeme taşıdı.
Dev projenin finansmanına ilişkin belirsizlik sürüyor. Çin fonuna ilişkin bir açıklama yapılmadı ancak iddialar yalanlanmadı. Alarm zillerini çaldıran örnekler büyük tehlikeyi gözler önüne serdi.
Çin parası kanal için felaket senaryosu
Sri Lanka’nın Çin’den kredi alarak hayata geçirmek istediği devasa liman projesi borç batağına dönüşünce ülke 15 bin dönümlük arazisini 99 yıllığına Pekin’e kaptırdı. Tacikistan ve Kırgızistan’da da benzer borçlandırmalar sonrası ülkelerin büyük toprak parçalarına el koyan Pekin’in endişeleri artıran bu mafyavari tutumu Kanal İstanbul’u hatırlattı. Hükümetin ‘Çin sermayesine’ ilişkin açıklama yapmaması ve iddiaları yalanlamaması kafalarda “Benzer bir akıbet Kanal İstanbul’un başına da gelir mi” sorularına neden oldu.
Çin’in devasa finans gücünü kullanarak dünyanın pek çok yerinde milyar dolarlık projelere imza atması hükümetlerin elini kolunu bağlıyor. Büyük ülçekli borçlanmalar nedeniyle hükümetler projelerden vazgeçemiyor ve Pekin’in mafya düzenine boyun eğmek zorunda kalıyor. Kanal İstanbul’a da benzer şekilde talep olmak istediği iddi edilen Çin’in bu mafya uygulamasının en somut öğreği de Sri Lanka’da yaşandı.
Sri Lanka’nın Çin’in ‘pençesine’ nasıl düştüğüne ilişkin çarpıcı örneği ise KARAR yazarı İskender Öksüz gündeme getirdi. Sri Lanka Hambantota limanı inşaatı için Çin’in devlet firması Liman Mühendislik Şirketi’ne, nakit ve kredi karşılığında adanın güney ucunda multi-milyar dolarlık dibi derinleştirilmiş liman inşaatını verdi.
Ancak hükümet 2015’te değişti ve yeni liderler kendilerini Çin’le yapılan antlaşmaların borcu içine batmış buldu. Çin, yardımsever bir müttefikten ziyade bir tefeci tavrı takındı. Anlaşmadaki maddeleri yumuşatmayı kabul etmedi. 2017’de Sri Lanka hükümeti ise limanın ve çevresindeki 15 bin dönüm arazinin kontrolünü 99 yıllığına Çin’e devretmek zorunda kaldı.
Çin’in pençesine düşen Karadağ
Çin’in ekonomik açıdan zayıf ülkelere borç vererek tefeci mantığıyla pençesine düşürmesinin bir örneği de Avrupa’nın dibindeki Montonegro’da yaşanıyor. Balkanlar’ın nüfus açısından en küçük ülkesi Karadağ’ın Çin’e olan yüklü borcu, Avrupa’da Çin’in borç diplomasisiyle ilgili tartışmaları beraberinde getirdi. Karadağ, endişelere rağmen 2014’te ülkedeki bir otoyol projesi için Çin merkezli Exim Bank’tan bir milyar dolar (8 milyar TL) borç almıştı.
Ekonomisinin neredeyse 5’te biri büyüklüğündeki bu borcu ödemekte sıkıntı yaşayan ülke, AB’den yardım istemiş ama ‘Hayır’ yanıtıyla karşılaşmıştı. Washington Post gazetesi, 600 bin nüfuslu Karadağ’ın küçük bir ülke olmasına rağmen NATO üyesi olduğuna ve AB’ye üyelik yolunda ilerlediğine dikkat çekerek bu nedenlerden dolayı Çin için ‘değerli bir hedef’ olduğunu yazdı.
Çin’in özellikle Batılı kurumlara üye ülkelerde baskıyı artırmayı hedeflediği belirtilen haberde, Karadağ’ın ekonomik olarak Çin tarafından ipotek altına alınma riskinin Avrupa’da kaygı yarattığı kaydedildi. Avrupalı parlamenterler ise “AB’nin bu konuya gözünü kapatması ve hiçbir şey yapmaması büyük sorumsuzluk olur” diyor.
Türk devletleri borç kıskacında
ABD ve Avrupa sermayesinin uzun yıllar ucuz işgücünden yararlanarak dünya devi haline getirdiği Çin, semirdikçe etrafındaki Türk devletlerine göz dikmeye başladı. Özellikle Tacikistan ve Kırgızistan’ı hedefine alan Çin, bu ülkeleri önce borçlandırıp ardından bir tefeci gibi topraklarına ve altın, platin, hidrokarbon, nadir elementler ile diğer maden yataklarına el koymaya başladı.
Uzmanlar ise önlem alınmaması halinde Çin’in batı komşuları olan Türk cumhuriyetlerini sırayla yutmaya başlayacağını belirtiyor. Sadece Tacikistan’da 2011 yılında hükümet Pamir bölgesinde yer alan 1000 kilometrekarelik bir alanı miktarı açıklanmayan borç karşılığında Çin’e devretti.
Sırbistan’ı içeriden tüketiyor
Benzer bir durum da Sırbistan’da yaşanıyor. 2017 yılına kadar Çin şirketleri ve Çin sermayesiyle ilgili bir şey bilmeyen Sırplar Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in göreve başlamasıyla Çinli iş insanı Wang Feng’le tanıştuı. Wang ile yapılan anlaşmalar sonrası bugün Sırp Ulusal Futbol Ligi Wang’ın Şandong Linglong adlı şirketinin adını taşıyor.
Bu sponsorluk ve önemli oranda devam eden yatırımlarla Çinli şirket Avrupa oto endüstrisi için en büyük araç lastiği tedarikçilerinden biri olmak istiyor. Bir lastik fabrikası anlaşması kapsamında 96 hektardan fazla arazinin mülkiyeti yine Çinli Linglong International Europe şirketine aktarıldı, doğrudan ve para karşılığı olmadan.
Örnekler Türkiye için uyarı
Çin’in, 7 yıl önce bir milyar dolar borç verdiği Karadağ’da finans gücünü siyasi nüfuz için kullanması ve Tacikistan ile Kırgızistan’da da madenlerin kontrolünü sağlayan Pekin’e ilişkin örnekler Kanal İstanbul’u gündeme taşıdı. Hükümetin bütün karşı görüşleri hiçe sayarak ‘inadına yapacağız’ dediği dev projenin finansmanına ilişkin belirsizlik de sürüyor.
Çin fonuna ilişkin çıkan iddialara bir açıklık getirilmedi, ve bir açıklama yapılmadı ancak iddialar yalanlanmadı. Avrupa, Orta Asya ve Güneydoğu Asya’da Çin’in nedsen olduğu alarm zillerini çaldıran örnekler Türkiye için de büyük tehlikeyi gözler önüne serdi.
Bu bir beton projesidir
İstanbul’da uluslararası basın kuruluşlarının temsilcisiyle görüşen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “Biz bu projeye Beton Kanalı diyoruz. Çünkü altı beton, üstü beton, yanı beton. Bu bir inşaat rantı projesidir. Bu bir devlet projesi değildir. Seçim projesidir.
Bu projede ısrar edilmesinin tek sebebi; para, para, para… Tümüyle para kazanmaya yönelik bir emlak projesi olan Kanal İstanbul, İstanbul’u tehdit etmektedir. İddiayla söylüyorum ki, bu projenin bedeli bu ülkeye 80 milyar dolar desem, yanılmış olmam. Bu kentin en az yüzde 75’inin bu projeye karşı olduğunu söyleyebilirim” dedi.