İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker’in videolarında dile getirilen iddiaların araştırılması için savcılığa başvurdu.
Soylu’nun avukatı tarafından yapılan başvuruda, Peker ve çevresine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında kısa süre önce kolluk kuvvetlerince operasyon yapıldığı hatırlatılarak “İçişleri Bakanı olan müvekkilimin bilgisi dahilinde yapılan bu operasyon sonrası organize suç örgütü lideri, özellikle müvekkilimin kendisiyle ilgili açıklamalar yapmasından sonra müvekkilim hakkında da gerçeğe aykırı, tamamen algı yaratmaya yönelik uydurma içerikli video yayımladı. Söz konusu videoların içeriği incelendiğinde müvekkilim ile ilgili daha önce de kötü niyetli çevrelerce dile getirilen dedikodu niteliğinde hususlar ile birlikte uydurma hikayelerle iftira ve hakaretlerde bulunulduğu kolaylıkla tespit edilebilecektir” denildi.
İçişleri Bakanı Soylu’nun uzun sayılabilecek dilekçesindeki bir ifadesi ise araştırmanın ve soruşturmanın Peker’in iddialarının gerçek olup olmamasıyla sınırlı olmayabileceği kuşkusunu akıllara getirdi.
Zamanlama manidar
Dilekçede videoların kasıtla üretildiği belirtilerek, “PKK, FETÖ, DHKP-C, DAEŞ ve diğer terör ve organize suç örgütleriyle etkin ve kararlı bir mücadelenin sürdürüldüğü bir zaman diliminde kasıtlı bir şekilde bu haberlerin yapılması, videoların yayımlanması suretiyle müvekkilimin ve aile bireylerinin yıpratılması, neticede kolluk kuvvetlerinin moral ve motivasyonunun olumsuz olarak etkilenmesinin amaçlandığı çok açıktır” deniliyor.
‘Kasıtlı’ haberler
Dilekçede yer alan bu uzun cümlede birkaç nokta dikkat çekiyor. Birincisi, “kasıtlı bir şekilde bu haberlerin yapılması…” Dikkat çeken ikinci ifade ise “videoların yayınlanması suretiyle müvekkilimin ve aile bireylerinin yıpratılması…” Yani başta YouTube olmak üzere Peker’in videosunun tamamını ya da bir kısmını yayımlayan basın kuruluşlarına dikkat çekiliyor.
Dikkat çeken üçüncü ifade ise “neticede kolluk kuvvetlerinin moral ve motivasyonunun olumsuz olarak etkilenmesinin amaçlandığı çok açıktır…” Yani ilgili “haber ve videoları” yayımlayanlar, bunu, kolluk kuvvetlerinin moral ve motivasyonlarını olumsuz biçimde etkilemek amacıyla yapıyorlar. Böyle olunca da savcılara düşen görev, bu haber ve videoları yayımlayanlar hakkında soruşturma açmak oluyor.
Savcıların dilekçeyle ilgili yapacakları işlem, Süleyman Soylu’nun dilekçesinin gerçek içeriğini de ortaya koyacak.