Anayasa Mahkemesi (AYM), isim değişikliği talebi ilk derece mahkemeleri tarafından reddedilen trans başvurucu D.’nin başvurusunda gerekçeli kararını açıkladı.
Sosyal çevresinde bilinen ile resmî kayıtlarda geçen ismi arasındaki farkın güçlükler çıkardığını öne süren D.’nin talebi, henüz ameliyat olmadığı gerekçesiyle reddedilmişti. Kararını Medeni Kanun’a dayandıran Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu durumun toplumda yanlış algıların oluşmasına neden olabileceğini kararlaştırmıştı.
AYM’ye taşınan dosyada gerekçeli karar bugün Resmî Gazete’de yayınlandı. Yüksek Mahkeme, alt derece mahkemesinin kararının özel hayata saygı hakkını ihlal ettiğine hükmetti. 2’ye karşı 13 çoğunlukla alınan kararda Medeni Kanun’un isim değişikliğiyle bir ilgisinin bulunmadığı, alt derece mahkemelerin yeterli gerekçe ortaya koyamadığı vurgulandı.
Engin Yıldırım’dan bir özgürlükçü gerekçe daha
Daha önce yazdığı özgürlükçü şerhlerle gündeme gelen AYM üyesi Engin Yıldırım ise karara ek gerekçeyle katıldı.
Yıldırım, özel hayata saygı hakkının yanında ayrımcılık yasağının da ihlal edildiği söyledi. Anayasa’nın kanun önünde eşitliği düzenleyen 10. maddesinde ayrıca “cinsiyet kimliği” yazmamasının cinsiyete dayalı ayrımcılık yasağını dışlamadığını savundu.
Yıldırım’ın gerekçeleri arasında şunlar yer aldı:
Biyolojik kimlik ile cinsiyet kimliği farklı olabilir
“Cinsiyet kimliği bir kişinin kendisini ait hissettiği cinsiyete ilişkin kimliğini belirtmektedir ve bu kimlik doğuştan gelen biyolojik, atanmış cinsiyetle özdeş olmayabilir. Örneğin bir kişi biyolojik erkek olabilir, ancak kendisini kadın gibi hissedebilir. Bu durumda biyolojik cinsiyeti erkek, cinsiyet kimliği kadın olacaktır.”
Transgender ile cisgender arasında farklı muamele
“Mahkeme, isim değişikliği talebini cinsiyet değişikliğinin gerçekleştirilmesine bağlayarak, başvurucunun erkek olan biyolojik cinsiyetinin kadın olarak değiştirilmesini sağlayacak bir ameliyat geçirmesini zorunlu tutmuştur. İsim değişikliği talebiyle ilgili olarak cinsiyet kimliği trans olan, yani biyolojik cinsiyeti ile hissedilen ve deneyimlenen cinsiyetin aynı olmadığı kişiler (transgender), biyolojik cinsiyet ile hissedilen ve yaşanılan cisniyetin aynı olduğu kişilerle karşılaştırıldığında (cisgender) farklı bir muameleye maruz kalmaktadırlar. Biyolojik cinsiyetle cinsiyet kimliğinin farklı olduğu kişilerden isim tashihi için cinsiyet değişikliği ameliyatı olmaları şart koşulurken aynı hukuki konumda olmalarına rağmen ismini değiştirmek isteyen biyolojik cinsiyetle cinsiyet kimliğinin özdeş olduğu kişilerden böyle bir talepte bulunulmamaktadır.”
D., bedensel bütünlük ile hukuki tanınırlıktan birini tercihe zorlanıyor
“Somut olayda, trans birey olan başvurucu kamu düzeni adına kendi açısından iki olumsuz durumdan birini tercih etmek durumunda kalmaktadır: Ya kendisini ait hissettiği cinsiyet kapsamında gördüğü ismin hukuken tanınmamasına razı olacak ya da fiziksel ve bedensel bütünlüğüne müdahaleye katlanacaktır.”
İki yargıçtan karşı oy: Nüfusta erkek olan birisinin kadın ismi istemesi kamu düzenine aykırıdır
Diğer üyelerden ayrışan yargıçlar Recai Akyel ile Selahaddin Menteş ise söz konusu olayda özel hayata saygı hakkının da ihlal edilmediğini öne sürdüler. Akyel ve Menteş’in karşı oylarında şu ifadeler yer aldı:
“Başvurucunun salt bir isim değiştirme talebiyle mahkemeye başvurduğu söylenemez. Asıl neden farklı bir cinsiyete sahip olduğuna ilişkin iddiasıdır. Derece mahkemeleri Medeni Kanun’da öngörülen cinsiyet değiştirme sürecine işaret ederek henüz bu sürecin tamamlanmamış olduğu ve nüfus kaydındaki kişinin mevcut cinsiyetiyle uyumlu olan isminin, kadın ismi ile değiştirilemeyeceğini değerlendirmiştir.”
“Nüfus kaydına göre henüz erkek olan bir kimsenin kadın ismi almak istemesi söz konusudur. Derece mahkemelerinin kamu düzeni ve kamu yararı ile kişisel karar arasında yaptığı değerlendirmede maddi gerçeklik ile resmi kayıtlardaki gerçekliğin uyumlu olması gerekliliğine işaret ettiği ve böyle bir uyum olmaması halinde doğabilecek sorunları göz önünde bulundurduğu anlaşılmaktadır.”