Programın tamamını izlemek için:
2023’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilirken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı günden güne daha çok konuşulur ve dillendirilir oldu. Siz, Kılıçdaroğlu’nun aday olacağını düşünüyor musunuz?
Bir süredir Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ondan çok alışkın olmadığım bir tarzla, bir üslupla, birinci tekil şahısla konuşarak bir söylem yürüttüğünü görüyorum. Sanki bir adaylık kampanyası yürütüyor, kişisel angajman ortaya koyuyor, sözler veriyor. Bu konuda çok yanıldığımı da sanmıyorum.
Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını ben kuvvetli bir ihtimal olarak görüyorum. Bunun birkaç nedeni var. Bir kere CHP’li bir ismin cumhurbaşkanı ortak adayı olarak karşımıza çıkması kuvvetli bir ihtimal. Meral Akşener ve diğer liderler de var elbette ama onların adaylığı pek ihtimal dahilinde değil. Küçük partilerin liderleri diğer seçmenlerde sorun çıkartabilir, Meral Akşener ise hem olmayacağını beyan etti hem de Kürt meselesi sebebiyle adaylığı çok gerçekçi görünmüyor. Bunu kendisinin de, etrafının da gördüğünü düşünüyorum.
Dolayısıyla karşımızdaki aday adayları bildik, konuştuğumuz isimler: CHP’li belediye başkanları ve CHP lideri. Bunlar arasında bir tür yarış da var, daha önce konuştuğumuz gibi. Sosyal medyaya yansıyor bu yarış, danışmanlara yansıyor, gazetelere yansıyor.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını öne çıkaran hususların bir tanesi kendi arzusu. Kılıçdaroğlu, mevcut anayasal koşullar içerisinde üretilecek bir siyaset/iktidar döneminde diğer aday profillerine yeteri kadar güven duymuyor muhtemelen. Gerçekten de diğer adayların öngörülebilirlik özelliklerinin olduğunu söyleyemeyiz. Bu adaylar, kamuoyu araştırmalarına göre Kılıçdaroğlu’ndan daha çok kazanma ihtimali bulunan aday tipleri. Ancak Kılıçdaroğlu’nun daha kontrol altında, daha öngörülebilir bir profili tercih edeceğini düşünüyorum, bu noktada da kendisinden başka bir isme çok güveneceğini sanmıyorum.
Şunu da dikkate almak lazım; yaşı itibariyle Kılıçdaroğlu’nun son dönemi, son evresi olduğunu söyleyebiliriz siyaset arenasında. Böyle bir geçişle siyaseti noktalamak, siyasetten ayrılmak onun için son derece önemli olacaktır.
Geride bıraktığımız zaman diliminde bazı anket sonuçları gördük. Bu anketlerde Erdoğan ve ‘muhalefetin adayı’ yarışıyor ve Erdoğan kaybediyordu. Bunu da göz önünde bulundurursak, aday olması halinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanma ihtimali hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu soru önemli. Tabii anket var anket var. Kimi anketler senin söylediğini söylüyor, kimi anketler ise tersini söylüyor ama bunların en nihayet birer anket olduğunu unutmamak lazım.
Erdoğan’ın karşısına kimin çıkması daha isabetli olur sorusuna gelince… Ben bu konuda fikir beyan edilmesini, tartışma yapılmasını, özellikle aday vasıfları üzerinden tartışma yapılmasını daha çok ‘aday adayı mücadelesi ve kampanyası’na bağlıyor ve gerçekçi bulmuyorum.
Karşısına kim çıkarsa çıksın, Tayyip Erdoğan ile başa baş yarışacaktır. Bu isim Kılıçdaroğlu da olabilir, İmamoğlu da olabilir. Mesele sadece kimin seçimleri kazanacağı ve başarılı olacağı değil, seçimleri kazandıktan sonra nasıl bir başkanlık, nasıl bir geçiş dönemi, nasıl bir aktörle karşı karşıya olacağımız konusudur. Bu soruları sorduğumuz zaman Kılıçdaroğlu profili daha uygun görünüyor.
Dolayısıyla soruna şu cevabı verebilirim: Evet, Kılıçdaroğlu Tayyip Erdoğan ile başa baş yarışabilecek, onu yenebilecek bir aday tipidir. Avantajları vardır, dezavantajları vardır. Her adayın olduğu gibi, olacağı gibi.
Avantajları şunlar: Bir kere Kılıçdaroğlu öngörülebilir bir aday olur. Ne yapacağı, ne edeceği, kişiliğinin ne olduğu, ne kadar uzayıp ne kadar kısalacağı diğer adaylara göre çok daha nettir.
İkincisi, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı halinde siyasette kişi faktörünün bir adım geri çekildiğini görürüz. Her ne kadar Kılıçdaroğlu da bir lider, üstelik güçlü bir lider olsa da temsil ettiği şey kişisel, popülizan, ‘Ben yaparım’ diyen bir liderlik tipi değil, tam tersine ortaklığı, ortak programı, birlikte hareket etmeyi, koalisyonu, restorasyonu temsil eden bir siyasetçi tipi.
Üçüncü ve belki de en önemli avantaj, Kürt oyları. HDP ile nasıl anlaşacak muhalif siyasi partiler diye baktığımız zaman bir soru işareti görüyoruz. HDP masaya oturmayı çok arzu ediyor, en azından cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda. Eğer bu konuda yol alınamazsa, doğru olan Kürtlerin benimseyebileceği, hatta destekleyebileceği bir adayın sahneye çıkmasıdır. Kılıçdaroğlu’nun son dönemde yaptığı tüm açılımlara, sembolik vurgulara baktığımız zaman, “evet, Kürtler Kılıçdaroğlu’nun adaylığından tatmin olur” diyebiliriz. Seçmen bazında söylüyorum bunu, HDP daha kamusal bir anlaşma istiyor, siyaset yapma ve varoluş biçimi olarak. Umarım o da olur, ama olmasa bile Kılıçdaroğlu’nun bu tür avantajları var.
Bunların Türkiye açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Peki riskler ne Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda?
Bunlardan bir tanesi popülist beklentilerle ilgili. Çok yarışmacı bir siyasi kültüre doğru yöneldik, kim kazanacak, kim yenecek, kim Erdoğan’ı daha kolay yollar tarzında, adeta bir at yarışı bakış açısına sahibiz. Dolayısıyla onu yenebilecek bir adayın seçilmesi konusunda muhalefet alanında bir baskı oluşuyor, oluşacak. Nitekim bunu hedefleyen siyasi partiler var. Pek çok irili ufaklı kanal var bu istikamette çalışan. Dolayısıyla bu baskının bir risk olduğunu düşünüyorum.
İkincisi, kaşınacak en önemli şey elbette Kılıçdaroğlu’nun Alevi olması. O, bunu hiç ön plana çıkartmamış olsa da, karşı tarafın bunu kaşıması, üstünde tepinmesi mümkün olabilir. Dolayısıyla kimi muhafazakârlar ‘Kılıçdaroğlu aday olursa mezhebi yüzünden kazanamaz’ gibi tahminlerde bulunuyor ama bu tür büyük bagajların aşılmasının yolu da bunu denemektir. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bu derin tartışma noktasını anlamsız da kılabilir.
Artılar ve eksiler bunlar. Benim şu anda gördüğüm en doğru, en ilkeli aday Kılıçdaroğlu gibi duruyor. Kendisinin de buna niyetlendiğini konuşmalarından da, bazı enformasyonlardan da görüyoruz.