Programın tamamını izlemek için:
Rusya ve Ukrayna görüşme masasına oturmaya devam ediyor. Bazı Batılı analistler Rusya’nın bunu taktik olarak yaptığını söylüyor ama bence masaya oturduktan sonra masayı devirmek kimsenin menfaatine değil. Hele hele Rusya’nın hiç değil. Bütün dünyadan uzaklaştırılmış, ambargo altında oldukları için.
Müzakerelerle ilgili Kırım konusunda parantez açmak lazım. Kırım’ı Sovyetler Birliği’nin parçasıyken Ukrayna’ya hediye eden Rusya idi. Şimdi evlilik bittiğine göre hediyeyi geri alıyor. Bu anlaşılır bir şey. İkinci anlaşılır şey, daha önce verilmiş sözlere rağmen Batı’nın Rus sınırlarına doğru genişlemesinin durdurulmaması. Bu da anlaşılır bir şey. Anlaşılmaz olan ise bunu harp ile çözmeye çalışmak. Rus ordusu anlaşıldığı kadarıyla beklenen hızda bu işi yapamadı.
Zelensky ne istiyor? BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ile Almanya ve Türkiye’nin güvenlik garantisini istiyor, NATO antlaşmasının 5. maddesine dayanarak. Bu, arka kapıdan NATO’ya girmek olur ki zaten bazı Batı Avrupa ülkeleri buna soğuk bakıyor. Türkiye de buna soğuk bakmalı. Uluslararası prestijimiz artacak diye ileride tehlikeli olabilecek bir duruma balıklama dalmamak lazım.
Peki ne yapılabilir? Avusturya misali önümüzde. 1945’ten 1955’e kadar Avusturya 4 müttefik gücün (Sovyetler Birliği, ABD, İngiltere ve Fransa) işgali altındaydı. Bu işgal 1955’te bitti. Avusturya tarafsızlığını parlamento kararıyla kabul etti, anayasasına ekledi ve dört müttefik ülkeyle bir anlaşma yapıldı. Avusturya’nın azınlık haklarına riayet edeceğine dair bir güvence verildi. Şimdi Avusturya misalini değişik şartlara göre belki Ukrayna-Rusya krizine uyarlamak mümkün olabilir.
Avusturya’nın işgalinden söz etmişken size ilginç bir anımı anlatayım. Ben, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı nezdinde daimi temsilci olduğumda devlete bir rezidans satın aldım. Ev sahibinin söylediğine göre “Türklerin şansının döndüğü parkın” hemen yanındaki bu evde CIA’in Avusturya görevlisi de oturmuş.
Rusya ile Ukrayna bir saldırmazlık paktı imzalayabilir. Bu pakt ile Donbas Bölgesi belki özerk bir bölge olur ve azınlık haklarına riayet edileceği de garanti edilir. Bu anlaşma BM Güvenlik Konseyi’ne götürülebilir ve Konsey anlaşmayı onaylar, tescil eder. Bu çerçevede 5 daimi ülkenin bunu tescil etmesi önemli. Ukrayna’nın buradaki kazancı da kendisinin devlet olarak Rusya tarafından tanınması ve işgalin son bulması olur. Kırım’ı hariç tutuyorum çünkü o ayrı bir konu.
BM Güvenlik Konseyi’nin iki tür kararı vardır: Birincisi BM yasasının 6. bölümü çerçevesindedir. Burada kabul edilen kararlar tavsiye niteliğindedir. Ama esas olan ikincisi, 7. bölüm kararlarıdır çünkü o kararlar uyulması mecburi kararlardır ve uluslararası hukukun parçası olur. Böyle bir yola gidilebilir ve belki Donbas Bölgesi’ne Rusların endişelerini karşılamak için ya Avrupa Güvenlik Teşkilatı’nın gözlemcileri ya da BM gözlemcileri yerleştirilebilir.
Buradan her iki taraf da kazançlı çıkar. Ukrayna işgali sonlandırmış, kendini tanıtmış, tarafsızlığını açıkça belirtmiş ve anlaşmayı işletmiş olur, Rusya da Kırım’ı muhafaza etmiş ve Ukrayna’nın tarafsızlığını garanti etmiş olur. Tabii tarafsızlık deyince demilitarize tarafsızlık anlamamak lazım. Gerek Avusturya, gerek Finlandiya kendilerini savunacak ordulara sahip.
Devrimizde harp hem gereksiz hem de pahalıdır. Neticeleri de acıdır. Hem saldıran hem saldırıya uğrayan için. Meseleleri görüşerek, diplomasi yoluyla halletmek de mümkündür. Herhalde Putin bundan bir ders almıştır. Umarım o ders dünyadaki meselelerini harple halletmek isteyen tüm ülkelere de örnek olur.