Ana SayfaHaberler“Suriyeliler kalacak, uyum çalışmasından başka seçeneğimiz yok”

“Suriyeliler kalacak, uyum çalışmasından başka seçeneğimiz yok”

Göç uzmanı akademisyen Murat Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde Hilal Köylü'ye verdiği söyleşinin (Serbestiyet, 21 Nisan) son cümlesi şöyleydi: “Gelinen nokta vahim nokta ve bunun iyileşeceğine dair umudum yok. Bu artık ciddi bir siyasi pasta. Muhalefet de hükümet de bunu sömürecek…” Fakat Erdoğan yine de doğru bildiğini söylemeye, uyarmaya devam ediyor: Bugün (23 Nisan) Perspektif’e verdiği söyleşinin “uyum çalışması”na dair bölümünü okurlarımızla paylaşıyoruz:

Ben 2015’ten bu yana “Türkiye’deki Suriyeliler konusu artık geçici değil, kalıcı bir sorundur. Türkiye’deki Suriyeliler ülkelerine gönüllü geri dönmeyecek, bu gerçeği görüp ona göre politikalar yapılmalıdır” diyorum. Bunu asla “burada kalsınlar” diye söylemiyorum. Keşe yarın ülkelerine gitseler. Ama konu uzmanı bir akademisyen olarak tespitte bulunup, önerimi dile getiriyorum. İnanılmaz eleştiri alıyorum. Ben uyum dediğimde, bak sen onlar burada kalsın istiyorsun diyorlar. Alakası yok. Bu ülke için gelecekteki huzurumuz için gerekiyor bu. Bir de “krizi fırsata dönüştürelim” söylemi var. Ben çok minimalistim ve diyorum ki, bırakın bu krizi fırsata çevirmeyi, en az zararla nasıl atlatabiliriz ona bakalım. Konu ciddi, zor ve riskli. Tam da onun için uyum politikaları gerekiyor.  İnsanlar öyle sanıyor ki, bizde uyum çalışması yapmasak, bunlar ülkelerine ya da üçüncü ülkeye, Avrupa’ya Almanya’ya gidecek. Bu artık mümkün değil. 2020 Şubat ayında bir kapıları açma denemesi yaptık. Sonuç alabildik mi? Ne yazık ki artık çok fazla seçenek kalmadı. Bir grup gitse de milyonlarca mülteci bu ülkede yaşamaya devam edecek. Bunu dikkate alarak politika yapmazsak, risklerimiz büyüyecek.

Uyum çalışması gelenler için yapılmaz, toplumun huzuru için yapılır. Biz şu an 770 bin çocuğu okula gönderiyoruz. Bunun yıllık maliyeti 1 milyar Euro. Niye üstleniyoruz biz bunu, niye okula gönderiyoruz, masrafa giriyoruz? Peki çocukları alalım okuldan; yarın göndereceksen al da gönderemeyeceksen çocukları okutmamak senin hayatını karartacaktır. Şu an 500 bin çocuk okula gitmiyor, o bile başlı başına handikap. Hadi ondan vazgeçtik. Eninde sonunda kendi geleceğin, kendi huzurun için yatırım yapmak zorundasın. Şu an Türkiye’deki asıl sıkıntı bu. Bunun farkında değiliz.

(…)

Siyaseten gerçekliğin kabulü kolay değil. Hele bu siyasetin mimarı ve uygulayıcı olan AK Parti için çok daha zor. Toplum yeni kararı, kendi istemediği kararı gördüğünde direniş gösteriyor. Bu da onun hakkı, garipsememek lazım. Türk toplumunu o anlamda ırkçı vs. diye etiketlemek anlamlı değil ama biz onun kaygılarını küçümser ve önemsemezsek toplumda bu oluşum güçleniyor. İnsanlar tedirginliklerine cevap arıyorlar ve bulamıyorlar. Yani bir anda yüzlerce yalnız genç erkeğin sınırlardan geçip yürüdüğünü gören insan oturup onun analizini yapmaz, o ona yeter. Birçok olay sadece imajdır. Birkaç görüntü yeter. Ama burada “bunlar algı operasyonudur” diyerek de geçiştiremezsiniz. Siyasi hatalar konusunda hesaplaşma doğaldır. Bunun çerçevesi önemlidir.  

Hayatım boyunca “Suriyeliler Türkiye’de kalsın” demedim, bundan sonra da demeyeceğim ama ne yazık ki çok yüksek orandaki Suriyeli “kalacak” diyorum. Bir temenni değil, bir tespit var burada. Kendi geleceğimiz, demokrasimiz, insan haklarımız bozulduğu için bu ülkede; ırkçılık sorunu yaşanmaması için Suriyelilerle ilgili, insan onuruna uygun yaşamı hak görmemiz için uyum çalışmasından başka seçeneğimiz yok. Türkiye’deki Suriyelilerin maksimum yüzde 10’u Türkiye’den ayrılacak gibi görünüyor. Yaptığımız tüm çalışmalar ve dünyadaki örnekler bunu gösteriyor. Geri kalanla nasıl yapacağız, bunun derdinde olmamız lazım. Topluma nasıl kabullendireceğiz? Uyum çalışması da öyle kolay bir iş değil. Devletin uyum politikası yapması yetmez, Türk toplumunun bu konudaki tavrı çok belirleyici olacaktır. Toplumun desteği alınmadan uyum çalışması da olamaz.

Uyum çalışmalarının Riski de var. Almanya’ya giden Türkler için Almanlar 25 sene sonra uyum çalışmalarına başladı. Onlar da, “Uyum çalışması yaparsak kalırlar burada” dediler ve çalışma yapmadılar. 25 sene sonra Türklere rüşvet verdiler, para verelim dönün dediler. 200 bin Türk geri döndü. 3 milyonu kaldı. Ondan sonra “Yapacak bir şey yok, uyum çalışması lazım” dediler. Siyasette, eğitimde, sosyal alanda dönüştüler. O gün yapılan hatalar bugün kendisini gösteriyor Almanya’da ve bunu Almanlar kendileri de söylüyor.

Söyleşinin tamamı için:

https://www.perspektif.online/huzur-ve-guvenlik-icin-tek-care-uyum-calismasi/

- Advertisment -