İsmail Fatih Ceylan
Çözüm Sürecinde Ahmet Kaya’yı hatırlamak
Şu anda yürütülmekte olan çözüm sürecindeki bütün tarafların şarkılarını dinlediği bir isimdi Ahmet Kaya. O bütün tarafların Ahmet Kaya’yı hatırlamasını, ondan ilham almasını dilerim. Hatta görüşmelerde Ahmet Kaya şarkıları dinlesinler. Uzlaşının yolunu gösterecektir.
Muhafazakarlar Demirel’den neden uzaklaşmıştı?
1968’de Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisi Hatice Babacan, başörtüsü ile İslâm Tarihi dersine girip, okuldan atılınca Türkiye’de kıyamet koptu. Kararı protesto için ikinci sınıf öğrencisi Mustafa Demirsöz ölüm orucuna başladı. Fakültenin ön sokağında kurduğu bir çadırda haftalar geçirince komaya girerek hastaneye kaldırıldı. Fakülte yönetim kurulu bu sefer onu okuldan kovdu. Bunun üzerine yurdun her yerinden öğrenciler Ankara’ya yürüyüş yaparak protesto ettiler. Herkes Başbakan Demirel’in tutumunu merak ediyordu. Ancak Demirel üniversite yönetimiyle aynı fikirdeydi. Demirel, “20. asrın 1968 Türkiye’sinde, başörtüsü Türkiye’nin hangi problemini halledecek? Müdafaa edeceğimizi mi zannediyorsunuz?” dedi. Mecliste yaptığı bu konuşmayla CHP sıralarından büyük alkış aldı. Fakat kendi seçmenleri büyük hayal kırıklığına uğramıştı.
Erdoğan’ın Metris ve Bayrampaşa günleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan hayatında üç kere cezaevine girdi. Siyasi yasak alarak Pınarhisar cezaevine girdiğini herkes biliyor. Ama Erdoğan’ın ilk iki cezaevine girişini çok kişi bilmez. Özellikle de 1978’de Metris cezaevine girişini hatırlayan çok azdır.
Romanı ilmihal gibi okunan yazar: Hekimoğlu İsmail
Hikâye ve roman gibi edebiyat türlerine Batılılaşma aracı olarak görüldüğü için uzak duran geniş bir kesim 1960’lı yılların sonunda bir romanı sahiplenmişti: Minyeli Abdullah. Yazarı 15 Ocak 2022’de vefat eden Hekimoğlu İsmail’di. Bugüne kadar milyonu aşkın tirajıyla hâlâ kırılamayan rekorun sahibi Minyeli Abdullah romanı. Halkın bu romanı sahiplenişi inanılmazdı. Ortaokula gittiğim yıllarda komşu evine toplanan mahalleli kadınlar beni çağırıp Minyeli Abdullah romanını okutturmuşlardı. Mevlitlerde, hatimlerde, dini sohbetlerde bir araya gelen bu kadınlar, bu sefer bir romanı dinlemek için toplanıyordu.
Ferdi gibi sevenler, sevip sevilmeyenler
Ferdi Tayfur, 1993 yılında Gülhane Parkı konserine davet edildiğinde yaklaşık 8-10 yıldır sahneye çıkmıyordu. Sirkeci'ye geldiğinde Gülhane'den Sirkeci'ye doğru gelen bir kalabalık gördü. Konserinin boş olduğunu sanıyordu. O kalabalık, içeri giremeyip geri dönenlerdi. Kendi konserine ambulansla girebildi. 200 bin kişinin en fazla katılım gösterdiği şarkı “Benim gibi sevenler, sevip sevilmeyenler” şarkısıydı. Zaten Ferdi Tayfur’u Ferdi Tayfur yapan asıl bu şarkıydı. Ülkedeki bütün sevip sevilmeyenler kendini bu şarkıda buluyordu. Nasıl unutuldum diye düşünürken Gülhane Parkı konserine 200 bin kişi katılmışsa, ölümüyle milyonlarca Ferdi Tayfur hayranı kendini gösterdi.
Muhafazakârların kültür dünyası ne durumda?
Muhafazakârların siyasal anlamda ve artık medya araçları yönüyle iktidarda olunmasına rağmen kültür-sanat dünyası olarak zayıf olduğu kabul edilen bir görüş. Zaten kendileri bu yüzden kırgınlar, hatta öfke duyuyorlar. Fakat bu çok da doğru değil. Aslında kültürel yönden de güçlüler, medyanın yüzde 90’ı ellerinde ama dağınık oldukları için zayıf ve silik görünüyorlar. Çünkü muhafazakârlar bir araya gelmiyorlar, yan yana duramıyorlar, tek başına gezmeyi seviyorlar. Herkes kendi camiasının, fikir dünyasının, cemaatinin, tarikatının, meşrebinin, sevdiği yazarın, yayınevinin, gazetesinin, derginin kültürel faaliyetlerinin peşinden gidiyor.
Meclis’te gizlenen cinayet: Deli Halit Paşa
Çerkes Ethem, Yozgat’ta yaptığı bir konuşmada Ankara'ya geldiğinde Mustafa Kemal için "Büyük Millet Meclisi Reisi'ni Meclis'in kapısında asacağım" sözlerini sarf etti ve bu sözler hemen Ankara’ya ulaştı. Komitacıların blöf yapmayacağını tahmin eden Mustafa Kemal, Çerkes Ethem’in tehditlerinden oldukça rahatsız oldu ve onun gibi komitacılığı iyi bilen, çete ve gerilla taktiklerini uygulayan bir teşkilâtçıdan faydalanmak istedi. Sivas Kongresi sırasında yararlandığı Deli Halit buna en uygun kişilerdendi. Sonra Meclis’e giren Halit Bey, gergin, kabına sığmayan, elinde silâh, tenkide tahammülü olmayan ve patlamaya hazır bir tabanca gibiydi. Askerlikte üst eleştirilemezdi ama Meclis’te herkes birbirini eleştirebiliyordu. 1925 yılında bir gün Meclis’teki görüşmelerden birinde yine sinirlerine hakim olamadı.
Necla Nazır’ın tarikatı
Tıpkı, 23 Haziran 2022 tarihinde vefat eden İsmail Ağa cemaati lideri Mahmut Efendi’nin cenaze töreninde olduğu gibi, Menzil şeyhi Abdulbaki Erol’un cenazesinde de mahşeri kalabalığın olması, bazılarını şaşırtıyor, hayrete düşürüyor. Bu kadar sevgi ve kalabalık kimilerini ürkütüyor, tedirgin ediyor. 80’lerde Türkiye’nin her tarafından akın akın insanlar Menzil köyüne gidiyor, gidenler arasında bulunan sarhoşlar, ateistler bile hidayete erip dönüyordu. Orada on binlerce insana yemek veriliyor, ağırlanıyor, orada dünyası değişen insanlar bambaşka bir insan oluyordu. Yüz kişi gidiyorsa, doksanı mutlaka hidayete ermiş bir şekilde dönüyordu. Pek çok ülkücü ve solcu Menzil ziyareti sonucu sofi olmuşlardı. O günlerde en ilgi çekici gelişme ise, şarkıcı Ferdi Tayfur’un imam nikahlı eşi, Yeşilçam’ın önemli isimlerinden Necla Nazır’ın Menzil Cemaatine katılmasıydı