Onur Erkan

Ümit Özdağ, “Şeyh Said’i teslim aldığını” iddia ettiği ‘dedesi’nin rolünü güncelledi: “İsyanı bastırmaya giden birliklerden birinin komutanı”

Ümit Özdağ, önceki yıllarda yaptığı açıklamalarda “Şeyh Said’i teslim alan ve idam edilmek üzere Diyarbakır’a götüren birliğin komutanının dedesi “Yüzbaşı Mikail” olduğunu iddia etmişti. Ancak, gerçek Serbestiyet’in haberiyle ortaya çıkmıştı. Ergün Aybars’ın “İstiklal Mahkemeleri” kitabına göre, Şeyh Said’i Diyarbakır’a götüren birliğin komutanı Yarbay Ali Rıza (Artunkal). Şeyh Said’in bacanağı Binbaşı Kasım’ın hatıratına göre, ilk teslim alan müfrezenin başındaki kişi Yüzbaşı Abdullah Bey. Özdağ, yeniden açılan Şeyh Said tartışmasında dedesinden bu kez “Şeyh Sait isyanını bastırmaya giden birliklerden birisinin komutanı” diye bahsetti.

PORTRE | Faruk Koca: Balalı Kürt, balyozla hayatını kurtardığı Erdoğan’ın ev sahibi, Fethullahçılar “İran ajanı” dedi, Gökçek’le yıldızı hiç barışmadı

Hakem Halil Umut Meler’e maç bitiminde yumruk atması sonucu tutuklanan ve Ankaragücü Başkanlığı’ndan istifa eden Faruk Koca, Erdoğan’ın eski ev sahibi ve eski AK Parti milletvekili. Koca, Ankara Bala’ya bağlı Kürt köyü Derekışla’da doğdu. Atman aşireti mensuplarının yaşadığı köyün Kürtçe adı “Xeçaniya”. Fethullahçı polisler Selam Tevhid Soruşturması’nda “Hakan Fidan ile İran istihbaratının bağlantısını kuran kişi” diyerek telefonlarını dinledi. Melih Gökçek ve AK Parti Ankara İl Başkanı ile yıldızı barışmadı. Erdoğan’ın isteğiyle başkanı olduğu Ankaragücü’nün altyapısını güçlendirmek için “Karl Marks’ın dediği gibi altyapı olmadan üst yapı tamamlanmaz” dedi.

Hayır, gayrimenkul satışıyla vatandaşlık yönetmeliği genişletilmedi, daraltıldı: “Türkiye 2. Filistin oluyor” paniği

Yabancılara vatandaşlık için gayrimenkul alımı yönetmeliğinde, “400 bin dolar tutarındaki kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş ya da üzerinde yapı bulunan arsa vasıflı taşınmaz” ifadeleri eklenerek daraltmaya gidildi. Ancak haber sosyal medyada, zaten bu zamana kadar yönetmeliğin dahilinde olan arsa satışının eklenerek genişletildiği şeklinde yayılınca aralarında milletvekilleri, parti liderleri, çok okunan köşe yazarlarının da olduğu geniş bir kitle, toprak satışı tehlikesine dikkat çekerek “Türkiye Filistin oluyor” kampanyası başlattı. Ümit Özdağ: “Bu düzenleme ile hedeflenen köylerin yabancılara satılmasının önünün açılmasıdır. Türkiye 2. Filistin oluyor” Yılmaz Özdil: “’Arsa’ların vatandaşlık almak isteyenlere satılması için yönetmelik çıkardı” Metin Ergun: “Düne kadar daire alanlara verilen Türk vatandaşlığı, bugünkü Cumhurbaşkanı Kararı'na göre artık arsa alanlara da verilecek.”

ÖZEL HABER | Denizbank, olay patlamadan 3 ay önce Erzan’dan şüphelendi mi? Whatsapp mesajları çıktı: “Üstlerim onlardan habersiz iş yaptığımı fark etti”

“Fatih Terim Fonu” davasının bir numaralı sanığı Seçil Erzan’ın bazı mağdurlarla mesajlaşmalarının olduğu bilirkişi raporu ortaya çıktı. Raporda, Erzan’ın olayın patlamasından üç ay önce 11 Ocak 2023’te Diba adlı kişiye attığı şu mesajlar yer alıyor: “Üstlerime bilgi vermem gereken bir konu vardı vermedim. Konu, bu işlerle bağlantılı. Oradan da bir sorun çıkarsa her şey patlar. Fark ettiler onlardan habersiz iş yaptığımı. Olayı büyütürlerse çok kötü olur.” Denizbank, 7 Nisan 2023’e kadar kendilerinin olayla ilgili herhangi bir bilgilerinin olmadığını açıklamıştı.

RÖPORTAJ | AK Parti’nin ilk resmi İBB aday adayı Metin Külünk: “Birilerinin senin kolundan tutup bir yere taşımasını bekliyorsan yola çıkmayacaksın”

Murat Kurum, Fahrettin Koca ve Ali Yerlikaya… Hepsinin adı AK Parti’nin İBB Başkan adaylığı için geçiyor. Ama AK Parti’de ilk resmi aday adaylığı başvurusunu yapan isim Metin Külünk oldu. Külünk, Serbestiyet’e konuştu: “Siyasal mücadele risk alma sanatıdır. Risk almayı sevmiyorsan birilerinin senin kolundan tutup bir yere taşımasını bekliyorsan yola çıkmayacaksın.” “2019’da Binali Bey yalnız bırakıldı.” (Öcalan’dan mektup): “Kim yaptıysa yanlış yaptı.” (Soylu’nun mafyadan 10 bin dolar maaş iddiası): Bu kadar net ben değilim. Kim ben bilmem ki. Ama ben değilim. (Peker ile dostluğu): “Benim dostluklarım zamana sığmaz.”

Uluslararası Gazze’yi Kurtarma Kampanyası, Gazze ablukasını kaldırmak için yola çıkıyor: “İsrail, bu şartlarda insani yardıma saldırmayı göze alamayacaktır”

Dünyanın birçok ülkesinden insani yardım kuruluşları ve insan hakları savunucularının bir araya gelerek oluşturduğu Uluslararası Gazze’yi Kurtarma Kampanyası, İstanbul’da düzenlenen geniş çaplı toplantıyla amaçlarını duyurdu. Kampanya’nın hedefi Gazze’ye denizden ve karadan insani yardım götürmek ile Gazze ablukasına son vermek. Toplantının konuşmacılarından insan hakları aktivisti Gülden Sönmez ve 2010’da İsrail’in Mavi Marmara baskınında babasını kaybeden, Mavi Marmara Derneği Başkanı İsmail Songür, Serbestiyet’e konuştu. Gülden Sönmez: “Dünyada birçok hükümet İsrail taraftarıyken yavaş yavaş pozisyon değiştirmeye başladı. Bunu kesinlikle sokaklardaki o büyük eylemlere yoruyorum. Halklar devletlerin politikalarını değiştirmeyi başardı. Tüm bu çağrılar ve eylemleri düşününce; İsrail, bu şartlar altında insani yardıma saldırmayı göze alamayacaktır.” İsmail Songür: “2010’da başlayan seferimizi artık nihayete erdirmek istiyoruz.”

RÖPORTAJ | Oral Çalışlar: “Aydınlık’ta biz isimlerini yazdık, yanlıştı ama ölümlere yol açan bazı sol gruplar bunun eleştirisini ne zaman yapacak?”

Oral Çalışlar, 68 Kuşağı ve Aydınlık hareketini anlattığı 68 İsyan Günleri kitabı hakkında Serbestiyet’e konuştu: “1967’de üniversite için yola çıktım, 1983’te mezun olduğumda 7 yıl hapis yatmış, iki tane darbenin sıkıntılarını yaşamıştım”, “1969’da Mihri Belli’nin evinde solda birlik için toplandığımız ‘tarihi gece’de Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Doğu Perinçek, Cengiz Çandar, Gün Zileli, Yusuf Küpeli de dahil neredeyse sol hareketin önde gelen militan lider kadrosu vardı ve o buluşmadan ‘herkes kendi yoluna’ kararı çıktı. Aydınlık hareketini o gece Güvenpark’ta bir bankta kurduk”, “’Aydınlıkçılar, ihbarcılık yapmıştır’ diyebileceğim olaylar var, diyemeyeceğim olaylar var. Hakkında yargı hükmü olmayan kişilerin adlarını yazmamak, resimlerini basmamak gerekiyordu. Öte yandan bütün bu cinayetleri işleyenlerle hesaplaşmak ne zaman olacak? Bunun eleştirisi ne zaman yapılacak?”

ÖZEL HABER | Erdoğan hayranı Mısırlı fenomen, kendisini taklit eden hesabın paylaşımları yüzünden geri gönderme merkezinde

Türkiye’de yaşayan Mısırlı TikTok fenomeni Moaaz Mohamed Elsirafy hakkında, kendi adı ile fotoğrafını kullanan bir hesaptan yapılan Türkiye ve Erdoğan aleyhinde paylaşımlar nedeniyle soruşturma başlatıldı. Elsirafy, mülteci karşıtı hesapların yaygınlaştırdığı bu paylaşımları kendisinin yapmadığını savunsa da geçen ay oturma izni iptal edildi ve hakkında sınırdışı edilme prosedürü başlatılarak geri gönderme merkezine yollandı. Adını kullanan ve Türkiye karşıtı paylaşımlar yapan sahte hesapla ilgili 3 Ağustos’ta savcılığa şikayetçi olan Elsirafy’nin kendi kullandığı 850 bin takipçi orijinal hesabında ise Türkiye ve Erdoğan destekçisi paylaşımları bulunuyor.

ÖZEL HABER | E-mağazalarda satış rakamları, bot hesaplarla da popülariteleri şişirildi. Takipçilerinin yüzde 60’ı ortak ve bot hesap

Polat çifti ve ardından gelen yeni gözaltılarla gözlerinin çevrildiği fenomenlerin ani zenginliklerinin sırrını emniyet araştırıyor. Çoğu birbiriyle tanışan fenomenlerin hikayelerinde ise dikkat çekici benzerlikler var. İddialara göre her şey fenomenlerin büyük online satış platformlarındaki e-mağazalarında “yorum ve derecelendirme hizmeti sunan firmalar” eliyle olumlu yorum sayısının arttırılmasıyla başlıyor. Bu arada takipçi sayıları da bot hesaplarla şişiriliyor. Adı geçen fenomenlerin ortak takipçilerinin oranı yüzde 60’ın üzerinde, bu ortak takipçilerin yarısından fazlası ise bot hesap. E-mağazaları ve kendileri popülerleştirilen fenomenler; “güzellik salonlarında yapılan satışlar” olarak gösterilerek aklanan kara parayı, tıpkı Dilan-Engin Polat çiftinin savcılık ifadelerinde yaptığı gibi e-mağazalarındaki yüksek satışları ve kendi popülariteleriyle açıklıyor. Fenomenlerin para aklama işinden yüzde 20 komisyon aldığı tahmin ediliyor. Polisin elde ettiği bilgilere göre kara paranın kaynağı ise sanal yasadışı bahis.

ÖZEL RÖPORTAJ | İmambakır Üküş: “1959’da Urfa’da doğdum, ismim Harran’daki türbeden, Kıvılcımcıyım, unvanım yok, Kılıçdaroğlu ‘ben de insanım’ dedi”

CHP Kurultayı’nın tartışılan ismi İmambakır Üküş, Serbestiyet’e konuştu: “1981 Tunceli değil, 1959’da Urfa’da doğdum. Adım için sahte diye yazdılar. 12 Eylül sonrası altı ay boyunca işkence yapan polisler de aynısını söylemişti. 2009’da İBB Başkan adaylığı sırasında ilk ‘Kılıçdaroğlu Gönüllüleri’ platformunu kurduk. Doktor Hikmet Kıvılcımlı kültürü, geleneği herhangi bir unvan talep etmeyi ayıp sayan bir kültür. İsteseydim milletvekili de belediye başkanı da olurdum. Benim unvanım bana yetiyor. Harran’da İmam Bakır Türbesi var, bir çoğumuz o türbeye adak çocuklarız. Kılıçdaroğlu CHP’de Alevilere negatif ayrımcılık yaptı. İstanbul, Ankara, İzmir’de Alevilerin il başkanı olma ihtimalinin bile önü bizzat Kılıçdaroğlu tarafından kesildi. Özdağ ile gizli protokolü ben bilmiyorum. Birinci turda Özgür Özel’e oy veren 27-28 delegeyi ikinci tur bize oy vermeye ikna etmiştik; ‘Kılıçdaroğlu çekildi’ haberi yayıldı. Evden çekilme niyetiyle geliyor. Hatta 'çekilmeyelim' diyen arkadaşlardan birine 'Ben de insanım bırakın2 dedi. Videodaki sözler Kılıçdaroğlu’na değil ‘çekilelim’ diyen eski ve yeni bazı genel merkez yöneticilerine. 1 Nisan’dan sonra herkesi isim isim yaptıklarıyla konuşacağız.”

PORTRE | Avustralya’nın uyuşturucu baronu İstanbul’da yakalandı: Comanchero Çetesi’nin lideri Hakan “Reis”

ABD ve Avustralya’nın talebiyle Interpol’un kırmızı bültenle aradığı, uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Hakan Ayık, Kafes Operasyonu kapsamında İstanbul’da yakalandı. 1979’da Avustralya’da Türkiye göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Hakan Ayık, “Facebook gangsteri” olarak girdiği suç dünyasında 2000’lerde bar ve genelev işletmeciliği yaptı, Avustralya’nın en büyük uyuşturucu baronuna döndü, polis ve gümrük memurlarını rüşvetle bağladı. Avustralya polisinin operasyonundan önce Hong Kong’a kaçarak kurtuldu. Sonra KKTC’ye geçti, yasak vücut geliştirme hapı bulundurmaktan tutuklanıp serbest kaldı. Türkiye’de otel açtı, Avustralya’ya uyuşturucu sevkiyatına devam etti. Soyadını değiştirerek adını “Hakan Reis” yapan Hakan Ayık, uluslararası çapta uyuşturucu kaçakçılığını yöneten Comanchero Çetesi’nin liderliğini yürütüyordu.

“Türkiye, Ergun Özbudun’un kıymetini bilemedi. 2007’deki anayasa taslağının arkasında durulsa Türkiye sınıf atlamıştı”

Anayasa hukuku profesörleri Fazıl Hüsnü Erdem ve Osman Can, anayasa hukukunun duayen ismi Prof. Ergun Özbudun’un vefatıyla ilgili duygu ve düşüncelerini Serbestiyet ile paylaştı. Osman Can: “Türkiye, Ergun Hoca’nın kıymetini bilemedi. Politika yapıcılar, İttihatçılıktan pek vazgeçebilmiş değil. İttihatçılık, entelektüelleri politik çıkar elverdiği zaman kullanıp, bu politik çıkara hizmet etmediğini anladığı anda bir kenara atabilen bir siyasi gelenek. 2007’de Ergun Hoca’nın başkanlığında kurulan anayasa komisyonunun hazırladığı taslağın arkasında durmuş olsaydı, anlamsız bir başörtüsü tartışmasına feda etmemiş olsaydı bugün Türkiye sınıf atlamıştı.” Fazıl Hüsnü Erdem: “Hem başarılı bir akademisyen hem de çok iyi bir insan olması boyutuyla… İkisini birden barındıran tanıdığım ender şahsiyetlerdendi. Kendisine bir şeyler sormak için her aradığımda, benim Kürt olduğumu bildiğinden, en azından konuşmanın girişinde birkaç cümle Kürtçe konuşurdu.”

Dilan Polat-Engin Polat’ın patronu Gürcistan’da firari Derkan Başer mi? Tahliye krizinden doğan yasadışı bahis baronu

Polat çifti hakkında yasadışı bahis parası akladıkları suçlamasıyla yürüyen soruşturmada, 5 yıldır Gürcistan’da firari olan yasadışı bahisçi Derkan Başer’in paralarını akladıkları üzerinde duruluyor. 2017’deki Handikap operasyonunda yasadışı bahis baronu Veysel Şahin’in sağ kolu olarak suçlanan Derkan Başer, karar duruşmasından iki hafta önce, saatler sonra bozulan bir tahliye kararıyla serbest kalmış ve Gürcistan’a kaçmıştı. Gürcistan’da eski patronu Veysel Şahin’den koparak kendisi yasadışı bahis baronu olan Derkan Başer’in yine kendisi gibi 2018’de Gürcistan’a firar eden Galip Öztürk’le de iş ortağı olduğu ortaya çıkmıştı.

RÖPORTAJ | TCK’yı hazırlayan Prof. Dr. İzzet Özgenç: “Başsavcı’nın yazısındaki iddialar suç duyurusu mahiyeti taşıyor, erişim engeli hamamın namusunu kurtarma amaçlı”

2005’de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nu hazırlayan iki isimden biri olan Prof. İzzet Özgenç; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın, İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki şüpheli adli işlemlerle ilgili HSK’ya yazdığı şikayet mektubu hakkında Serbestiyet’e konuştu: “Bu iddialar, suç duyurusu mahiyeti taşımaktadır.” “İstanbul gibi bir metropol kentte Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan bir kişi, HSK’ya gönderdiği, yargının hâl-i pûr melâlini izah eden bu dilekçesinin içeriğini medya organları aracılığıyla kamuyla paylaşmasının doğru bir davranış olmadığının bilincindedir. Buna rağmen, böyle bir yol tercih etmesine kendisini sevk eden faktörler mevcuttur. Bu faktörlerin başında, yargıdaki çürümüşlük halinin geldiğini belirtmekle iktifa etmek isterim. Verilen erişimin engellenmesi kararı, hukukî mülahazalarla alınmış bir karar değildir; bu karar, hamamın namusunu kurtarmak amacına matuftur.”

Yerlikaya’nın operasyon listesinin en başında Alaattin Çakıcı’nın “yeğeni” var

Ali Yerlikaya’nın duyurduğu Kafes Operasyonu’nun hedefindeki 15 organize suç örgütü listesinin başında “Bora Toprak Organize Suç Örgütü” yer alıyordu. Toprak, Bahçeli’nin çağrısı sonrası 2020’de tahliye edilen Alaattin Çakıcı’ya çok yakın bir isim. Akrabalıkları olmamasına rağmen Çakıcı’nın “kan bağımdan daha yakın yeğenim” diye bahsettiği Toprak, 2017’de Çakıcı’nın öz yeğeninin katiline cezaevi ring aracında saldırıp darp etmişti. Toprak, Cumhurbaşkanlığı 2’inci tur seçimleri öncesinde Çakıcı’nın yönlendirmesiyle Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Osmaniye gibi illerden büyük ailelerin önde gelenlerini davet edip seçimlerde Erdoğan’a destek yemeği düzenlemişti.

Bir “FETÖ borsası” hikayesi: Orkide Yağları

HSK müfettişlerinin, FETÖ soruşturmalarının ünlü savcısı Okan Bato hakkında hazırladığı “FETÖ borsası” raporundaki iddiaların merkezinde Türkiye’nin en büyük Ayçiçek yağı firması olan Orkide Yağları ve sahibi Ahmet Küçükbay bulunuyor. 2016’ya kadar AK Parti İzmir İl Başkanlığı binasını kullandığı Küçükbay’ın önce 17/25 Aralık’tan sonra iktidara yakın bazı gazetelerde paralel yapıyla ilişkili olduğu yazıldı, sonra aynı gazetelerin patronlarıyla görüşüp tam tersini söyleyen röportajlar yayınlattı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası katıldığı Yenikapı Mitingi’nin hemen ardından gözaltına alındı. Hapisteyken BİM ile ortak oldu. HSK raporuna göre soruşturmanın savcısı Okan Bato’ya yakın kişilere ait reklam şirketine bedelinin üzerinde ücretlerle ilan verdi. 2018 yılında etkin pişmanlıktan yararlanarak tahliye edildi, mal varlığının büyük bir kısmını geri aldı

Boğaziçi Üniversitesi’nde “Afrin lokumu” protestosu için savcılık beraat istedi: AYM “ifade özgürlüğünün” ihlali kararı vermişti

Afrin harekatını desteklemek için Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde lokum dağıtılmasını protesto eden 27 öğrenci on ay hapis cezası almıştı. “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı ile çıkan cezaya Yargıtay’da itiraz hakkı olmayan sanıklar, dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürdü. AYM, Temmuz’da, ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle, öğrencilere verilen cezanın ortadan kaldırılması için dosyayı ilk derece mahkemesine gönderdi. Savcılık, İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gelen 9 öğrencinin dosyası için mütalaasında AYM kararı göz önüne alınarak öğrencilerin beraatini istedi. Olaydan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar terörist gençler” demişti.

Serbestiyet duyurdu, Çin’e deport edilme riski olan Uygur anne serbest bırakıldı

Çin’e deport edilme riski bulunan sekiz çocuk annesi Uygur Haiernisa Abudujilili geri gönderilme merkezinden tahliye edildi. Haiernisa Abudujilili’nin Türkiye vatandaşı olan oğlu Abdülbasit Rozi, Serbestiyet’e “Türkiye, hiçbir suçu olmayan annemi Çin’e teslim etmemeli” diye konuşmuştu. Serbestiyet’in duyurduğu haber üzerine sosyal medyada, aralarında tanınmış isimlerin de bulunduğu birçok kişi Haiernisa Abudujilili’nin Çin’e deport edilmemesi çağrısı yapan mesajlar paylaştı.

ÖZEL HABER | 8 çocuk annesi Uygur Haiernisa Abudujilili’nin Çin’e deport tehlikesi var: “Annemi Çin’e teslim etme Türkiye”

Türkiye’de ikamet izni olan ve 2016’dan beri İstanbul Sefaköy’de oturan Haiernisa Abudujilili, Balıkesir İl Göç İdaresi’ne gönderildi. Çocukları, annelerinin Çin’e deport edilmesinden endişeli. Haiernisa Abudujilili’nin Türkiye vatandaşı olan ve Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde öğrenim gören oğlu Abdülbasit Rozi: "Annemizin Çin’e deport edilme tehlikesi var. Türkiye, hiçbir suçu olmayan annemi Çin’e teslim etmemeli. En küçük kardeşimiz daha 6 yaşında. 2016’da toplama kampına gönderilen babamızın zaten 7 yıldır sesini bile duyamıyoruz. Babamıza kavuşmak isterken bir de annemiz Çin zulmüne teslim edilmesin.”

RÖPORTAJ | Doğan Gürpınar: “100. Yıl Marşı, 75. Yıl Marşı, 50. Yıl Marşı Chatgpt ile yazılabilir ama 10. Yıl Marşı yazılamaz”

Siyaset bilimci Doğan Gürpınar, Beştepe’deki 30 Ağustos töreninde tanıtılan Yüzüncü Yıl Marşı ile Onuncu Yıl, 50’inci Yıl ve 75’inci Yıl marşları arasındaki benzerlik ve farklılıkları değerlendirdi: “Yüzüncü Yıl Marşı’nın sözleri ‘sekülerce.’ Hak’ gibi kelimeler kullanılmadan İstiklal Marşı bir anlamda sekülerce tercüme edilmiş. Arapça kelimeler temizlenmiş. Marşta Atatürk ve ordu yok, o eksikliği bol bol Türklükle doldurmaya çalışmışlar. Yerli-millilik üzerinden tartışma yaratabilecek eksenlere girilmemeye çalışılmış. AK Parti için en kolay yöntem, bunu yerli-millilik üzerinden yapmak. Cumhuriyet orada iki bin yıllık hatta daha da ötesine giden Türklüğün bir son safhasına indirgeniyor. 100. Yıl Marşı, 75. Yıl Marşı, 50. Yıl Marşı chatgpt ile yazılabilir, 10. Yıl Marşı yazılamaz. Çünkü orada 'Başkumandan' var ve yaşayan biri; onun şahsına yazılmış. Atatürk orada soyut bir imge değil."

“Provokasyonda FETÖ izi çıktı” denmişti, iddianamede FETÖ izi çıkmadı

İmamoğlu’nun Erzurum mitingine yapılan taşlı saldırının ardından Yeni Şafak, gözaltına alınanlardan Uzman Çavuş Muhammet Akif Keleş’in geçmişte “FETÖ’den işlem gördüğü”nü gündeme getirerek “Provokasyondan FETÖ izi çıktı” manşeti atmıştı. Soylu da “İlk taş atan kişi kafamızı karıştırıyor. Hakkında FETÖ ile ilgili işlem yapılmış bir uzman çavuş. Şu anda bütün irtibatlarına bakılıyor” demişti. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde, zanlılar arasında bulunan Keleş’le ilgili FETÖ kelimesi geçmiyor. MSB, Keleş’in FETÖ soruşturmasından “kovuşturmaya yer yok” kararı çıktığını açıklamıştı.

Orijinali İbranice olan “Gül Döktüm Yollarına”nın 1994’teki kaset kapağından: “Söz-Müzik: Tarkan”

İsrailli yazar Louis Fishman, Tarkan’ın 1994’teki “Aacayipsin” albümünde yer alan “Gül Döktüm Yollarına” şarkısının bestesinin, İsrailli müzisyen Saar Badishi’nin çıkış yılı 1979 olan “Agadat Shalom Shabazi” şarkısının bestesinden “esinlenildiğine” dikkat çekti. Serbestiyet’in iki bestenin benzerliğiyle ilgili haberi üzerine Twitter’da, “Aacayipsin” albümünde beste sahibi olarak Yahuda Badishi’nin yazdığını gösteren albüm kapağı görseli paylaşıldı. Ama 1994’te albümün ilk çıktığı dönemdeki kaset kapağında “Gül Döktüm Yollarına”nın sözlerinin altında “Söz-Müzik: Tarkan” yazıyor. Daha sonra MESAM kayıtlarında eser besteci olarak Yahuda Badishi’nin adıyla kaydedildi.

Cübbeli Ahmet Kadiri mi oldu?: “Hayır, İsmailağa’daki otoritesini güçlendirmeye çalışıyor”

Cübbeli Ahmet’in Kadiri bir tarikat liderinden icazet aldığı görüntüler, Nakşibendi İsmailağa Cemaati’nden ayrılarak Kadiriliğe “transfer olduğu” şeklinde haberleştirildi. Ancak yapılan tarikatlarda “teberrüken icazet” diye tanımlanan sembolik bir onore etmeden ibaret. Hızla yayılan haberi ve videoyu Bülent Şahin Erdeğer ve Mahmud Ertürk, Serbestiyet için yorumladı. Ertürk: Tarikatlar arası, takdir edilen insanlara böyle jestler yapılmıştır ancak bunlar ‘transfer’ olarak değerlendirilemez. (…) Ama Ünlü’nün Mahmud Efendi'nin halifelerinden Hasan Kılıç Hoca’ya hiç atıf yapmama sebebi kendisine sorulabilir.” Erdeğer: “İsmailağa’nın başına geçmek istiyor. Cemaatine ‘O kadar büyük alimim ki farklı tarikatlardan icazet alıyorum’ mesajı veriyor.”

SORUŞTURMA | İstanbul’da yeraltı dünyasını Karadenizli üç aile mi yönetiyor?

Gazeteci Cengiz Erdinç’in “İstanbul’u 2-3 büyük Karadenizli aile yönetiyor” sözleriyle başlayan tartışmayı, deneyimli güvenlik muhabirlerine sorduk: “İstanbul’un yeraltı dünyasında üç aileden fazlası var, kimsenin egemenliğinde denebilecek bir durum yok”, “Özellikle 80’li yıllarda üç Karadenizli aileden söz edilebilirdi: Cevahirler, Hacısüleymanoğlular, Sarallar.”

KULİS | CHP İstanbul İl Kongresi öncesi Genel Merkez ve “değişimciler” arasındaki delege mücadelesinde son durum ne?

CHP’nin İstanbul’daki ilçe kongreleri Şile ve iptal edilmesi beklenen Fatih dışında tamamlandı. Ekim ayına kadar yapılması beklenen İl kongresinde Genel Merkez’e yakın grup ile İmamoğlu’nun başını çektiği “değişim”ciler arasındaki delege mücadelesinde, Kılıçdaroğlu cephesinin doğal delegelerin desteğiyle az sayıda delege farkıyla önde olduğu tahmin ediliyor. 595 delegenin oy vereceği İstanbul İl Kongresi’nde hem Genel Merkez’e yakın olan hem de değişimciler durumun 350-250 kendi lehlerine olduğunu iddia ediyor. Daha tarafsız isimlere göre durum doğal delegelerle 325- 275 Kılıçdaroğlu lehine ama delegelerin oyları kimse için cepte değil. Kılıçdaroğlu’na en yakın isimlerden olan Erdoğan Toprak’a yakın belediye başkanları ve delegelerin de İstanbul il kongresinde “değişim”ciler safında yer aldığı iddia ediliyor. “Değişim” tartışmaları ve tartışmaların patlama noktalarından olaylı Fatih kongresiyle ilgili Serbestiyet’e konuşan CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Memet Sevim: “’Değişim istiyoruz’ diyenler değişim değil değiş-tokuş istiyorlar.”

PORTRE | Erdoğan’a “seni seviyorum” diyen Della Miles: Annesi kilise korosu yöneticisi, Whitney Houston’ın vokalisti, Michael Jackson’in müzikalinin baş karakteri

AK Parti’nin kuruluş yıldönümü etkinliğinde Kibariye’yle düet yapıp, Tayyip Erdoğan’a “Seni seviyorum” diyerek dikkat çeken Amerikalı şarkıcı Della Miles, Teksas’ta kilisede piyano çalıp, koro yöneten bir anne ile caz kulübü sahibi bir babanın kızı. Lise yıllarında kız kardeşiyle sahneye çıkmaya başladı. Michael Jackson’ın yapımcısı olduğu “Sisterella” müzikalinde baş karakteri canlandırdı. Whitney Houston’un dört yıl vokalistliğini yaptı. 2018’de Dalyan’a yerleşti, ardından Müslüman oldu. Miles, Uygurların ve Keşmir bölgesindeki Müslümanların dramını anlatan şarkılar seslendirmişti.

Uygurlara “Zorla süpüreceğiz hepinizi, sınırdışı edeceğiz” diyen polis müdürü İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı’na yükseltildi

İstanbul Emniyeti’nde dikkat çeken atamalar… Çin İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplanan Uygurlara “Zorla süpüreceğiz hepinizi. Gözaltına alıp sınırdışı edeceğiz sizi” diyen Sarıyer İlçe Emniyet Müdürü Murat Çaykara, terfi ederek İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcılığı’na yükseltildi. Çaykara’nın sözleri kamuoyunda büyük tepkiye neden olmuştu. Tepkiler üzerine açıklama yapan Soylu, Uygurlardan özür dileyerek konuyla ilgili tahkikat başlatıldığını açıklamıştı. Toplumsal olaylardaki sert tutumuyla bilinen Güvenlik Şube Müdürü Hanefi Zengin ise Başakşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne atandı.

ÖZEL HABER | Somali’de Recep Tayyip Erdoğan Hastanesi krizi: Türk başhekim görevden alındı

Somali’deki Recep Tayyip Erdoğan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin, iki ülke arasındaki protokol uyarınca Türkiye Sağlık Bakanlığı’nca atanan başhekimi Sunay Ergun’un geçen ay Somali hükümetinin talebiyle görevden alındığı ortaya çıktı. Somali Sağlık Bakanı, görevden alınan Ergun’un Somalili idarecileri dinlemediğini ve Somalili doktorları görevden uzaklaştırdığını açıkladı. Bakan’ın sözlerinin basında yer alması üzerine Dışişleri Devlet Bakanı: “Türkiye, Somali Sağlık Bakanı’nın Türk Başhekim’in görevden alındığını medyaya açıklamasından şikayetçi. Türkiye bu konunun medyada çıkmamasını istiyor.”

ÖZEL HABER | “Mayasız ayini benim değil mahkemedeki senaryo” diyen Epözdemir iddiayı mahkemeye kendisi sunmuş: “Bu mayasız ayini olabilir dedik”

Avukat Rezan Epözdemir, Münevver Karabulut cinayetinin arkasında “Yahudilerin yaptığı mayasız ayini” olabileceğiyle ilgili sözleri nedeniyle tepki gördü. Söylediklerinin kendi görüşü değil mahkemenin üzerinde durduğu bir senaryo olduğunu belirten Epözdemir’in yıllar önce bir televizyon programında “mayasız ayini” iddiasını mahkemeyle kendisinin paylaştığını anlatmış: “Biz yargılamanın safahatı sırasında bunu da mahkemeye sunduk. ‘Bu mayasız ayini de olabilir’ dedik. İsim geçmeyeyim bir dinsel grubun, Yahudilerin çok fazla genelde infaz edilmesinin müsebbibi olan bir olay.”

ÖZEL HABER | Cem Garipoğlu’nun kardeşinin tartışılan paylaşımındaki eser: “Idi Di Marzo 1”

Cem Garipoğlu’nun kardeşi Sakine Garipoğlu’nun Instagram hesabından paylaştığı fotoğrafta görünen işkence aletine benzeyen cisimle, Münevver Karabulut’un otopsi raporu arasında kurulan paralellikler cinayetle ilgili yeni teorilere neden oldu. Serbestiyet, fotoğraftaki aletin izini sürdü: Tuhaf alet, ünlü İtalyan heykeltıraş Valeriano Trubbiani’nin 1970’te yaptığı “Idi Di Marzo 1” adlı bir sanat eseri. Cagliari Belediyesi Sanat Galerisi’ne kayıtlı eser, 2020-2021’de Sardinya Adası’ndaki Cagliari’nin ünlü tarihi yapısı Saint Remy Kalesi’nin içinde sergilendi. Eserle ilgili Serbestiyet’e bilgi veren İtalyan sanat tarihçisi Dr. Roberta Sonedda: “Bir tecrit mekanı olarak kafes, işkence aracı olarak kırık makas, bir kadın eldiveniyle makas tutan el ve tarihsel ve sembolik anlamlara gönderme yapan insan ve/veya hayvan varlığı öne çıkar.”