Oral Çalışlar

CHP’de başkanlık yarışı başladı mı?

Koşullar değiştiğinde Özgür Özel’in “Adayım” demesi sürpriz olmaz. Kemal Bey, “Eğer delegeler beni isterse aday olurum” diyerek, fırsat bulursa ortaya çıkacağını ifade etmiş oluyor. Mansur Yavaş, başından beri sesini yükseltmeden bekliyor. Ekrem İmamoğlu, elindeki en büyük mali güçle sahneden inmiyor. Sonuçta CHP’de dört Cumhurbaşkanı adayından söz edilebilir. Ancak önce CHP Genel Başkanlığı meselesinin çözülmesi gerekiyor.

“Memleket elden gidiyor” karamsarlığı

Bunca seçim yenilgisi ve 22 yıllık AK Parti iktidarı bir kesimi tamamen karamsarlığa sevk etti. “Cumhuriyet elden gidiyor”, “laiklik yenildi” psikolojisi bir kesimi öylesine tedirgin etmiş durumda ki “Bu ülkeyi artık terk edeceğim” noktasına gelenlere rastlıyoruz. Bazı muhalif çevrelerde, özellikle de muhalif medya dünyasında bir güven eksikliği dikkat çekiyor. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde alınan netice bu tedirginliği ortadan kaldırmaya yetmiyor.

Yılmaz Özdil’e düzeltme…

Yılmaz Özdil, 21 Ağustos 2024 tarihli Youtube yayınında benim “Silivri Cezaevi insan ruhuna uygundur” dediğimi iddia etti. Tam tersine Özdil’in bahsettiği, 2010 yılında benim de aralarında olduğum gazetecilerin dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in davetiyle Silivri Cezaevi’ne yaptığı ziyarette, “Cezaevlerinin yapısı ve hücre sistemi insan ruhuna ve psikolojisine uygun değildir” demiştim.

Dedemin köyü neresiydi?

Şimdi uzun yılların ötesinde kendi geçmişime bakıyorum. Ailemizin tarihi tipik bir Anadolu tarihi. Birbirine girmiş kimlikler, değişik mezhepler, yazılmamış ilginç öyküler. Benim baba tarafından gelen dedeme “Kürt Hüseyin” derler. Kayıtlı olduğu yer Tarsus. “Şıhlar” diye anılır bizim aile. Ziyaret Şıhları. Hiçbir ilgimizin olmadığı başka bir tarih vardır bunun içinde.

Tarık Ziya Ekinci…

Tarık Ziya Ekinci eşitlik ve adaletten yana sosyalist bir Kürt’tü. “Kürt meselesiyle Türkiye’nin demokratikleşmesi birbirine sıkı sıkı bağlıdır” derdi. Bu nedenle milliyetçilikten uzak bir duruşu vardı. Bazen kafama bir şey takıldığında ona sorardım ve zaman zaman da belli meselelerde aramızda farklılık oluşurdu.

Ortadoğu’da paradigmalar değişiyor mu? M. Abbas’ın konuşması

Mahmud Abbbas, Yahudileri toptan düşman gören zihniyeti reddediyordu. “Camiler de bizimdir, kiliseler de” diyerek, dinler arası kardeşliğe vurgu yapıyordu. Düne kadar Mahmud Abbas’ı yok sayan çevreler, yavaş yavaş onun söylediklerini önemsemeye başladılar. Mahmud Abbas’ın yeniden ilgi odağı haline gelmesi, İslam dünyası açısından bir paradigma değişikliğine işaret ediyor olabilir.

Bir barış mücahidinin siyaset dersi

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olağanüstü toplantısında konuşan Mahmud Abbas, tek kelime bile şiddeti ve savaşı kutsayan bir ifade kullanmadı. İsrail’in hukuksuzluğuna, uluslararası kararları tanımamasına dikkat çekti. “Bizi 149 ülke tanıyor, onları ise 50 devlet. Biz buna devam edeceğiz.. 80 tane İsrail’i suçlu bulan BM kararı var. ABD vetosu yüzünden uygulanamıyor.”

Göçmen düşmanlığı siyaseti insani değil

Türkiye doğumlu siyasetçilerin Avrupa’nın birçok ülkesinde milletvekili, bakan, başbakan adayı olduğunu biliyoruz. Örneğin Hollanda’da Türkiye doğumlu bir kadın, başbakan olmaya çok yaklaştı ama kıl payı seçimi kaybetti. Hem anne hem baba tarafı dünyanın farklı yerlerinden ABD’ye göç etmiş melez bir siyasetçi olan Kamala Harris, şu an ABD’deki başkanlık yarışının en iddialı ismi ve son anketlerde Trump’tan önde. Harris’in annesi 1958’de Hindistan’dan, babası ise 1961’de Jamaika’dan ABD’ye gelmiş.

İletişim çağındayız, yeni bir dünya kuruluyor

Teknoloji, iletişim dili yeni bir dünyayı haber veriyor. Gençleri giderek iyice anlamayacak bir hale gelme riskimiz var. Yani bu kadar hızlı değişim ve dönüşüm kuşaklar arası çatışmayı ve kopukluğu da artırıyor. Bu değişimi bir felaket olarak görmeye yatkın olan tutucu bir kitle zaten var. Ama bir ölçüde anlayıp kendini adapte etmeyi deneyen, durumu idare etmeye çalışanlar da çok. Son 20 yıl içinde olanları, iletişim teknolojisindeki gelişmeleri bir gözden geçirirsek, belki bazı şeyleri daha iyi fark edebiliriz.

İsrail bölgesel savaş mı çıkartmak istiyor?

ABD’nin bu felakette önemli bir sorumluluğu olduğu ortada. İsrail’in tek başına ve yalnızca kendi imkanlarıyla böylesine cüretkar davranabilmesi elbette mümkün değil. Öte yandan Hamas’a destek veren İran, ağır bir manevi baskı altında. Haniye’nin bu ülkenin başkentinde öldürülmesi bölgenin iddialı ülkesi İran’ı bir şeyler yapmaya zorluyor.

Dış politikada ‘birlik beraberlik’ sağlanabilir mi?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “dış politikada birlik beraberlik” yolunu izleyeceklerini söyleyince kafalarda soru işaretleri oluştu. Gerçekten CHP, bugünkü iktidarın izlediği dış politikayı onaylıyor...

Kenan Işık

Kenan Işık, yetenekli bir sanatçı olmanın ötesinde, tutarlı bir demokrat, akıntıya karşı yüzebilen bir aydındı. 2013 yılında Kürt sorununun barışçı çözümü amacıyla başlatılan diyaloğun kararlı destekçilerindendi. Sorulan bir soru üzerine başlatılan çözüm sürecine tam desteğini şöyle açıklamış, “Anadolu toprağı ayrımcılığa yüz vermeyen bir toprak. Canı gönülden diliyorum ki barış süreci hayırlısıyla tamamlansın” demişti.

Kritik cevap: Suriye’nin birliği

Türkiye’nin tezi ise özetle şöyle: “Biz şu anda bulunduğumuz toprakları terk edersek, “buraya PKK egemen olur ve Teröristan devleti kurulur. Buna izin veremeyiz.” Türkiye aslında bu kritik noktayı kavramış durumda. Suriye ile gerçekleşecek bir çözüm formülünde Kürt meselesi de bu dosyaya dahil edilebilir. Yani birleşik Suriye devleti eski sınırları içinde yeni kuvvet dengeleri, yeni kimlikler arasında yeni bir şekil alabilir.

Almanya ile döner krizi

Almanya’da dönerciler artık popüler yeme-içme mekanları olmanın yanında, çok ciddi sosyal etkileşim alanları. Örneğin Türkiye toplumunun siyasi havasını koklamak isteyen bir Alman vatandaşı için en kolay yol, mahalledeki tanıdık dönerciye gidip, oradaki Türklerle hatta bizzat dönercinin kendisiyle fikir alışverişi yapmaktan geçiyor bazen. Türklerin İsrail-Filistin konusuna yaklaşımının nabzını dönercilerden tutan Alman gazeteciler bile var. Tabii döner fiyatları da Almanya’da toplumun en çok ilgisini çeken konular arasında. Meclis’e önergeler veriliyor, yasa tasarıları hazırlanıyor.

Kızlık soyadı açmazı

Başlangıçta hukuka, demokratik değerlere gösterilen titizlik zaafa uğradı. “İnancımız böyle emrediyor” şeklinde ifadesini bulan bir geri dönüş başladı. AK Parti kadroları, bu değişimden iki taraflı etkilendi. Bir kesim dini mesajları daha çok öne çıkarırken, diğer bir kesim de sekülerleşti. Şu açık: AK Partili kadınların bir kesimi, haklarını korumak konusunda duyarlı. Erkek egemen sistemi anlamak noktasında da önemli tecrübeler edindiler.

Tuğrul Türkeş: “Ben, hayatının 7 yılını, ömrünün 10’da 1’ini cezaevinde geçirmiş bir babanın çocuğuyum”

Tuğrul’u, 12 Eylül’de Merkez Komutanlığı’nda tutuklu babasını ziyarete geldiğinde tanımıştım. Osman Kavala’nın 7 yıl tutuklu kalmasına neden duyarlı olduğunu da bu bağlamda açıklıyor: “Ben, hayatının 7 yılını, ömrünün 10’da 1’ini cezaevinde geçirmiş bir babanın çocuğuyum.” Kavala davasındaki bazı hukuksuzluklara şöyle dikkat çekiyor: “16 sayfalık bir dilekçeyi ben yaklaşık 1 saatte okudum. Yarım saat içinde savcıdan mütalaa almışlar. Halbuki adam 7 senedir içeride, 7 gün daha beklerdi.“

Adalılar değişik tepkileri olan özel bir topluluktur

Adaya yıllar önce gelip yerleşmişler ve şehirliden farklı bir yaşam ve davranış biçimi geliştirmişler. İşte bu insanların sesine kulak vermelisiniz. Gördüğünüz gibi, protestoları bırakıp gitmediler. Adalı ısrarcıdır… Sessiz gibi görünür gerektiğinde hak aramak için harekete geçer. Adalı olmak farklı bir yaşam tarzını benimsemektir. Bunu anlamak gerek.

Trump’ı neden bu kadar seviyorsunuz?

Trump döneminde ABD ile ikili ilişkilerimizi incelersek, böyle bir sempatiyi gerektirecek çok da bir veri bulamayabiliriz. İsrail’in Gazze saldırıları üzerine söylediklerine baktığımızda, herhangi bir yakınlık beslemenin hiç de kolay olmadığını görebiliriz. Netenyahu’ya tam destek veren Trump, “Filistin yanlısı gösterileri bastırıp, öğrencileri sınır dışı edeceğiz” diyor. Trump’ın ABD Başkanlığı yaptığı 4 yıl boyunca da Türkiye ile ilişkiler, çok zor günler yaşadı. Kalıcı birçok tehdit ve uygulama, o dönemden miras kaldı.

Rus maçolarını kızdıran Türk dizileri

Türk dizileri Rus kanallarında Amerikan ve Rus dizileriyle yarışıyor. Dizilerin kadın ve erkek oyuncuları Rus kamuoyunda büyük ilgi görüyor. Rusya’da Türk dizilerine rağbet öyle bir noktaya varmış durumda ki Türk dizilerinin Rus adaptasyonları da üretilmeye başlanmış: Örneğin, İstanbul’da geçen bir dizi, Moskova’ya uyarlanarak yeniden çekiliyor.

Erken seçim zamanı geldi mi?

Bir kere gerçekçi olalım, iktidar istemedikçe bugünkü Meclis aritmetiği içinde muhalefetin erken seçim kararı alması mümkün değildir. Meclis çoğunluğu AK Parti-MHP ittifakındadır. Bu nedenle toplumda da bir erken seçim havası görünmüyor. Burada birkaç ihtimal bulunuyor. Bir ihtimal Cumhurbaşkanı, tekrar aday olmasının önünü açabilmek amacıyla Meclis’i feshedebilir. Ne zaman seçim olacağını da o belirler.

Fransa sağ gösterip sol vurdu

Avrupa’nın sağcılarına göre; Avrupa’daki kurulu düzeni solcular ve liberaller temsil ediyor. Yani sağcılar da kendilerince kurulu düzene isyan ettiklerini düşünüyor. Fransız seçimleri, önemli bir testti. Fransız halkı, bir kararın eşiğindeydi. İlk turun sonuçlarına bakanlar, Avrupa’yı sarabilecek bir faşizm ve nazizm tehlikesinden söz ediyordu.

Özgür Özel’in açılım çizgisi CHP olmadan olmaz…

22 yıllık AK Parti iktidarında üst üste yaşanılan seçim yenilgileri de CHP’yi kendi dışındaki siyasi güçlerle ittifaka zorladı. Kılıçdaroğlu, “Bizim yüzde 25 oyumuz var, iktidara gelebilmek için bir yüzde 25’e daha ihtiyacımız olduğunu görüyoruz” diyerek “Geniş cephe” sürecini başlattı. “Helalleşme” bu sürecin önemli sloganıydı.

Türkiye ile milli maçta ‘tarafsızım’ diyen Avusturyalı siyasetçi

Avusturya’da milliyetçilik her zaman çok büyük bir güce sahip olmuştur. Türkiye’yle kıyaslandığında, daha yoğun bir milliyetçilikten söz edilebilir. Bu yüzden Lamp’a tepki gösterenler de var. O, bu çıkışıyla bir siyasi risk alıyor. Ancak gelen tepkiler genelde makul ölçüler içinde seyrediyor. Türkiye’de bir belediye başkanı “ben tarafsızım” demeye kalksa acaba nasıl bir tepki görebilir? Avusturya’daki tepkiler daha çok sağcı politikacılardan geliyor.

İYİ Parti neden olmadı?

Kürtleri hesaba katmadan sağda bir siyasi merkez inşa etmek mümkün değildir. Akşener bu noktada gereken cesareti, atılganlığı, entelektüel tavrı gösteremedi. Frene bastı. Geleneksel ülkücü söylemden pek kopamadı. Geleneksel ülkücülerden tek farkı ülkedeki kadınların sorunlarını biraz daha fazla gündeme getirmesi oldu. Sonuç olarak, yeni şeyler bekleyen merkez sağcı seçmen hayal kırıklığı yaşadı.

Sosyal medyayı sallamak ya da sallamamak

Artık “basın” sözcüğü akla eski anlamıyla basını değil “dokunmatik ekrana basın” talimatını getiriyor. Yazılı basın; gazete okuyan belli bir kitleye hitap ederken, sosyal medyanın etki alanı çok daha geniş ve değişik. Herkesin cep telefonu var, herkes her şeyi yapabiliyor. Geçmişte gazeteciliğin en önemli haberleri siyaset ve Ankara üzerineydi. Günümüzde trend topic diye öne çıkan ve çok izlenen haberlerin birçoğunun siyasetle iligisi olmuyor.

‘Gömleğimin rengi mavi’

1982 Anayasası “evet-hayır” oylamasına sunulduğunda iki renk kullanılmıştı. “Evet” diyenler beyaz renkli kartı zarfa atacaktı, “hayır” diyenler ise mavi kartı.Ancak propaganda aşamasında “hayır” demek, o doğrultuda yazı yazmak yasaktı. “Mavi” diye ortalıkta dolaşmak, bu rengi öne çıkaran konuşmalar yapmak da yasaktı. Ancak siyasetçiler bunu işlevsiz hale getirebilmek için miting meydanlarına mavi gömleklerle çıkıyorlardı.

‘Bidon kafalı’ya CHP’den özel cevap

Özgür Özel onun “Bidon kafalılar” diyerek seçmenlerin önemli bir kesimine hakaret eden yazısını gündeme getirince kıyamet koptu. Özdil cevap yerine ağır hakaretlerde bulunarak durumu geçiştirmeye çalışıyor. Özgür Özel eleştirilerini şöyle sürdürüyor: “Geçmişte ‘Bidon Kafa’ diye köşe yazısı yazmış arkadaş, seçimin ertesi günü. Bir yerde sular kesilmiş, ‘Hadi bakalım bidon kafalılar, bu iktidarı siz seçtiniz şimdi gidin su sırasına girin’ diyor.

Basübadelmevt: Öldükten sonra dirilmek

Her canlı varlığın bir sonu ve bittiği an vardır. Gündelik küçük hırslarımız, hayattaki başarı ve başarısızlıklarımız milyonlarca belki de milyarlarca yıllık tarih içinde bir küçük nokta bile değil. Bütün bu konuları gündeme getirmemin sebebi yaşadığımız hayat. Öldükten sonra dirilmek meselesindeki sorun, bu dünyadaki hesaplaşmaların bilinmez bir tarihe erteleniyor olması. “Öte dünyada bunun hesabını vereceksin” cümlesi, gerçeklerden kaçmamıza, hak aramaktan vazgeçmemize neden olabilir mi?

Çevik kuvvet Adalar’da

CHP’yi bugünlere getiren ve birinci parti olmasını sağlayan; çoğulculuk, demokrasi, ötekileştirme gibi konularda önemli bir değişimdi. CHP son seçimlerde kendisi gibi düşünmeyen çevrelerden de oy alabildi. Bu, CHP’nin eski devletçi ve otoriter görüşlerden uzaklaşmasının da bir sonucuydu. Ancak minibüs olayı gösterdi ki CHP hala derin bir konu.

Adaları koruyalım efendiler!

Biz Adalılar, Adalar üzerine söylenenleri, yapılanları unutmayız. İmamoğlu’nun sözleri de aklımızda. Ancak yerel seçimlerden beri tedirginlik içindeyiz. Kartal-Maltepe dolmuşlarının en büyüklerinin adaya geleceklerini öğrendik. “Azman” minibüsler yeni ulaşım aracımız olacakmış. Şaşırdık. İtirazlarımızı İETT Genel Müdürü’ne ilettik. Adalar Belediye Başkanı, bir toplantı tertipledi, Adalıların ve sivil toplum örgütlerinin de katıldığı toplantıda, 200 kişi vardı. Adalar’da yaşayan, aralarında tarih, çevre, deniz üzerine ihtisas yapmış akademisyenlerin de olduğu topluluk bu minibüslerin yol açacağı tahribata dikkat çekti.