Sinan Özbek

Irkçılığın günah keçisi yaratma pratiği

Peki, ırkçı ideolojinin ilan ettiği günah keçisinin, kötülüğün kaynağı olduğuna insanlar nasıl ikna oluyor? Birey, toplumsal gerilimin yarattığı durumu aşmak için kendisine bir kurban arıyor. İşte bu kurban, toplumsal gerilimin mal edileceği, üzerinden anlatılacağı günah keçisi oluyor. Burada etnik azınlığın suçlu olduğuna ikna olmayı sağlayacak yansıtma (projeksiyon) süreci devreye giriyor. Böylece ırkçı, kendi saldırganlığını kurbanına aktarmış oluyor.

Irkçı, ben ırkçıyım demez

Irkçı ideolojinin iktidardaki uygulamaları gibi bir de iktidara gelmeden önceki ifade edilişi var. Irkçı ideolojinin, kendini ifade ederken sunduğu argümanlar neredeyse her ülkede aynı. En başta gelen gerekçelendirme, demografinin bozulacağı iddiası. Bunun için ince matematik hesapları, doğum oranları istatistikleri yapılıyor ve nihayet nüfusun çoğunluğunu göçmenlerin oluşturacağı tarihler veriliyor. Avrupa’daki ırkçılar bunu 80-90 yıldır anlatıyor. Etrafımızı küçük melezlerin saracağını ve kadınlarımızı elimizden alacaklarını anlatıyor.

Biçarelerin programları

Reality showlarda konu olan alt sınıflar olduğunda, sunucu dilinin giderek zehirli bir hal almasından imtina etmiyor. Konuğun onuru unutuluyor. Hakkında bir algı oluşmasına neden olacak ifadeler kullanılmaktan sakınılmıyor. Cesur ve en kahraman sunucu gazeteci, bu soruların en hafifini ünlülerin magazininde ağzına alamayacağını unutuyor. Sade insan, bir hiç haline getiriliyor. Çare aramamak için programa çıkan, çare ararken en mahrem alanlarının ortaya dökülmesi ile aşağılanıyor. Biçarenin, biçareliği çok fena kullanılıyor…

Irkçılığın en kaba biçimi

Karabük’te olanlar cinsellik üzerinden ifade bulan bir ırkçılıktır. Konuyla ilgili paylaşımlar sadece siyah kadın öğrencilerin hastalık yaydığını anlatmıyor, siyah erkeklerin de yerli kadınlara hastalık bulaştırdığını söylüyor. İşte bu en katlanılmaz olan! Karabük’te tanık olduğumuz ırkçılık, ırkçılığın en kaba biçimidir.

Boş tencere götürmüyor ve uzayda bir Türk

TOGG, İHA, SİHA, Kaan ve uzaydaki Türk, “ruhsuz dünyaya bir ruh, müşküldeki insana bir iç çekiş” oluyor. Bunlar asırlardır aşağılanmanın karşısında bir diklenme fırsatı. Onun için atılan her oy, ezilmişliğe vurulan sanal darbe oluyor… Geniş kitlenin bu tepkisini asla anlamadılar. Anlamadıkları için de yenilginin faturasını, seçmene kestiler. Hem de elit olamayanın elitist snobluğuyla…

Habermas neden İsrail’i destekliyor?

Habermas’ın, süren savaşta İsrail’i açıkça desteklemesi Türkiye’de şaşkınlıkla karşılandı. Bu tutumun asıl nedenlerini kavramak, Habermas’ın felsefesi üzerinde düşünmeyi gerektiriyor. Habermas’ın savaş yorumunun Kantçı temelleri “Aklın gösterdiği yön, yasasız vahşilik durumundan çıkmak ve bir halklar federasyonuna girmektir” tespitinde saklı. Habermas’a göre, Avrupa Birliği’nde bu tasarı somutlaşıyor. O yüzden Habermas, Avrupa Birliği projesinin yaralanacağı her yere arkasını dönüyor. Avrupa Birliği’nin değerlerinin kabul görebileceğini düşündüğü her yere de hassas davranıyor. Habermas’ın İsrail taraftarlığını, kendini hissettiren bu bağda görmek gerekiyor. Filistin’e duyarsızlığını da bu bağdan uzaklığında…