Yalım Eralp
……ne yapsa yeridir
Trump, “America First” derken ABD tarihindeki toprak genişlemesi olan “Manifest Destiny”i de (Kaçınılmaz Kader) kastediyor. Dünya değişirken Trump diplomasiyi de değiştirdi. Bu sözleri Trump değil de başka bir ABD Başkanı söylese idi belki tepkiler farklı olurdu. Sefirler geri çekilir ilişkiler bozulurdu. Devletlerin çoğu” o Trump’dır ne derse yeridir” diye düşünüyor olmalı.
Yalım Eralp: “Trump, Avrupa ile kavga etmeye geliyor”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Herkesin dikkati Grönland, Kanada ve Panama kanalı üzerindeyken ben dikkati başka bir yere çekmek istiyorum. Trump adeta Avrupa ile kavga etmeye geliyor. Trump’ın danışmanı İngiltere kralına ‘yeniden seçime gidin diyor’, Avrupalı liderle görüşüyor. Çünkü 2026’ya kadar birlikte bir Avrupa görmek istemiyor.
“Gelmekte olan Sezarlar”
”The Coming Caesers” (Gelmekte Olan Sezarlar): Kitabın adı bu. 1950’li yıllarda yazılmış. Dikkatimi çeken çok yer var. Ama biri özellikle önemli: “Bundan sonraki Sezar (otokrat) Paris, Londra ve Berlin’den değil Washington’dan çıkacak…” Amaury de Riencourt, Trump’ı adeta 1950’li yıllarda görmüş! Kehanet…
Yalım Eralp: Yıl 1978. Ecevit, Carter’ın yanında bana döndü; “Uygun mudur?”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Tarih, 1 Haziran 1978. NATO Zirvesi Washington'da yapılıyor. Ecevit de tesadüfen o dönemin başbakanı. Yani televizyonda açılış konuşmasını Ecevit yapacak. Bildirinin bir paragrafında gayrisafi milli hasılanın belirli ölçüde yükseltilmesini öngören bir madde vardı. Ecevit, bu maddeyi veto etti. Veto edince Carter hemen söz aldı: "Washington'a dönünce ambargoyu kaldıracağım," dedi. Bunun üzerine Luns, Ecevit ve Carter bir odaya geçtiler. O paragrafı yeniden yazdılar. Ecevit, Carter'ın hayret dolu bakışları arasında çıktı, bana kağıdı gösterdi: "Uygun mudur?" dedi. Carter şaşkına döndü. "Uygundur efendim," dedim.
Doğu Akdeniz’de dengeler ne oldu?
1950’li yıllar Soğuk Savaşın artarak devam ettiği yıllardı. Sovyetleri “çevreleme-sınırlandırma” politikası Batının ve aslında ABD’nin ana hedefi , politikası olmuştu.
Türkiye sadece Boğazlara hakimiyeti ile...
Yalım Eralp: “ 2025, 2024’den de hareketli geçecek”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: “Geçtiğimiz yıl epey sarsıntılı ve hareketli geçti. Ben, 2025'in daha da hareketli olacağını düşünüyorum. Şimdi, sömürgecilik dünya genelinde sona ermiş gibi görünse de ulusal planda hâlâ bitmiş değil. Ulusal düzeyde büyük bir sömürgecilik devam ediyor.”
Yalım Eralp: “Suriye meselesi, dünyada Türkiye’yi öne çıkarttı”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: “Suriye meselesi, Türkiye'yi dünya politikasında ön plana çıkardı. Türkiye, Katar'la birlikte hareket ediyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ise biraz daha Batılılar gibi, HTŞ'nin nasıl bir pozisyon alacağını ve neye dönüşeceğini bekliyorlar. Suriye'nin işi kolay değil. Yani biz heyecana kapılıp "oldu bitti" demeyelim. Kaybedenler belli: Rusya ile İran. İsrail'in tutumu ise net değil. İsrail, toprak tırtıklamaya çalışıyor ve bir de Kuzey Suriye'deki Kürt varlığının devam etmesini istiyor…”
Yalım Eralp: “Türkiye’nin Suriye’ye askeri yardım açıklaması işleri karmaşıklaştırabilir”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: “Türkiye, istenirse Suriye’ye askeri yardım verebileceğini söyledi. Peki, bu yardım kime karşı verilecek? Kolluk kuvveti olarak mı görev yapacak? Zaten orada bir askeri varlığımız söz konusu. Başka ülkeler de askeri yardım gönderebileceklerini söylerlerse işler iyice karmaşık bir hâl alır. Bu sorunun Suriyeliler tarafından kendi aralarında çözülmesi gerekiyor.”
Taş-kuyu ve Kürt Meselesi
Şimdi Öcalan çıksa ve terör bitsin dese Kürt sorunu halledilmiş olacak mı ? Hiç sanmıyorum. Üstelik, Suriye’deki gelişmeler ne etki yapar şimdiden öngörmek kolay değil. Suriye’ye hakim olacak gruplar aralarında uzlaşı bulup yönetimde bütünlük sağlayabilecek mi? Belli değil.
Yalım Eralp: Hollanda’nın UCM’nin Netanyahu kararına karşı tavrı ayıp, UCM merkezi Hollanda’da”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor: Gazze’deki facia hâlâ devam ediyor. UCM, Netanyahu’nun tutuklanmasına karar verdi. Öncelikle, Avrupa ülkelerinden “Bu karara uyarız” açıklamaları geldi. Ancak Hollanda, uymayacağını açıkladı. Bu, Hollanda için oldukça utanç verici bir durum. Çünkü UCM’nin merkezi Lahey’de bulunuyor. Dahası, 16. yüzyılda Hollandalı Hugo Grotius, devletler hukukunun babası olarak kabul ediliyor. Yani Hollanda’nın bu tavrı son derece ayıp.
Serbest ticaret mi dediniz!
Çin’in Fransız konyaklarına vergi koyması Fransız üreticilerini kızdırdı. Avrupa Birliği’nin Mercusor (Avrupa Birliği’nin bir tür Latin Amerika kuruluşu) ile imzaladığı ticaret anlaşmasına bu kez Fransız çiftçileri isyan etti. Güney Amerika’dan gelecek et ile rekabet edemeyeceklerini söylüyorlar. Yolları kapadılar. İkinci Dünya Harbinden sonra başta Amerika ve Batılılar ağırlıklarını serbest ticaretten yana koydular. Sistemi ucuz malları ile bilhassa Çin bozdu ve Batıyı şaşırttı. İkinci Dünya Harbinden sonra kurulan sistem çöktü..GYenisi nasıl kurulur veya kurabilir mi !
Yalım Eralp: Ukrayna’da çözüm için Kırım’ın Rusya’da kalması konuşulmaya başlandı
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: " Yavaş yavaş Avrupa Kırım konusunu gündeme almaya başladı. Kırım, Sovyetler Birliği zamanında Ukrayna’ya hediye olarak verilmişti. O dönem Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin bir parçasıydı. Ancak "hediyeler geri alınır" misali, Rusya bunu işgal yoluyla gerçekleştirdi. Şu anda çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız ve tehlike giderek artıyor. Bu çıkmaz sokaktan bir an önce çıkılması gerekiyor. Avrupalıların da bu savaşa olan tahammülü yavaş yavaş azalıyor.”
Allah aşkına yapmayın
Bu büyüklük hastalığımızın nasıl tedavi edileceğini bilmiyorum. Elbette bir tedavisi vardır. Ancak, bu hastalığın bir “eziklik” psikolojisinin eseri olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Tedavi böbürlenmek olmaz.
Yalım Eralp: “Trump, Ortadoğu’da barışın İran’dan geçtiğini düşünüyorsa, haksız sayılmaz”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Suriye ile ilişkilerde artık iyice talepkâr bir hale geldik. Esad’dan bir beyanat yok. Bizden ise iki günde bir, "Efendim, bekliyoruz," diye açıklamalar geliyor. Trump’ın ekibinden Elon Musk, Birleşmiş Milletler’deki İran temsilcisiyle görüşmüş. Belki daha önce gizli görüşmeler olmuştur ama bu açık bir görüşme. Eğer Trump, Ortadoğu’da barış ve sükûnetin İran’dan geçtiğini düşünüyorsa, çok da haksız sayılmaz.
Uzlaşı neden bir sanattır?
Diplomasinin anavatanı sayılan İngiltere’de, bizdekinin aksine, taviz sözcüğü ayıp sayılmaz. Bu nedenledir ki, İngiliz İmparatorluğu uzun sürmüş ve bu sömürgeci ülke, diğer sömürgecilerin aksine, vuruşarak değil uzlaşarak çıkmıştır. Bu ülkelerde, İngilizce halen hakim dildir ve trafik İngiltere’de olduğu gibi hâlâ soldandır! Evet sömürge sürecini unutmuyorlar. Ama kinle de siyaset yapmıyorlar. Kuran’da da kalplerde kin taşınmaması istenmiyor mu?
Yalım Eralp: “ABD seçimini yaptı. Peki şimdi ne olacak?”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: "En büyük kaybı Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski yaşayacak gibi görünüyor. Muhtemelen askeri yardımlar azaltılacak veya hiç verilmeyecek. Netanyahu güçlenmiş olacak çünkü Trump, Netanyahu'dan daha fazla Netanyahu’cu. O kadar ki, "Eğer Harris’i seçerseniz İsrail Devleti ortadan kalkar," diyecek kadar ileri gitmişti. İklim değişikliği arka plana atılacak, göçmenler sınır dışı edilecek… Daha da bilinmeyen bir dünyaya girmek üzereyiz."
ABD sefiri 1999’da Öcalan için bana ne demişti?
Hani Kürt meselesi yoktu da Batılılar uydurmuştu? Bahçeli’nin söylediklerini bir Batılı söylese Sevr hezeyanı tavana vururdu. Unutmayalım ABD ve AB 1990’lı yıllarda” Kürt sorununu hal edin” dedikçe “bizi bölmek istiyorlar” diyorduk. Öcalan’ı bize teslim ederken asmayın şartı koyan ABD idi. Bana Öcalan’ın tesliminden bir gün öncesi bilgi veren ABD Sefiri Sam Brown, “asmak yok” diye tekrarlamıştı. Kürt vatandaşların oylarının önemi ortaya çıkınca Kürt meselesi aniden var oldu! Aslında Kürt sorunu olduğunu bilen zamanın Başbakanı Çiller’e “meseleyi Meclis’te tartışmak gerek” diye önerdiğimde herhalde siyasal nedenlerle göze alamadı.
İmparatorluk geçmişimiz AB konusunda engel mi oldu? (1)
Aralık 1999'da Türkiye, Avrupa Birliği’ne resmen aday olmuştu. Herkes memnun ve umutlu idi. Hollandalı bir dostum diplomat “korkarım bu Avrupa Birliği normlarını beceremeyeceksiniz. Zira imparatorluk geçmişiniz, aşırı milliyetçilik ve gelecekten ziyade geçmiş ile yaşamanız buna mâni, dini farklılık değil” demişti.
Yalım Eralp: “Biden’a İsrail yanlısı diye oy vermeyecek Araplar, daha İsrail yanlısı Trump’ın önünü açıyor.”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor: Biden’ın İsrail yanlısı tutumu nedeniyle bazı Araplar ve Siyahiler oy vermeyeceklerini söylüyor. Peki, sonuç? Daha İsrail yanlısı olan Trump seçilecek. Amerikan halkı bu analizi yapabilecek kapasitede değil, özellikle Orta Amerika’da bu analiz yeteneği zayıf. Avrupa seçmeni gibi değiller. Yani ne olacak? Kürtaj karşıtları mı, mülteci karşıtları mı kazanacak? İş, bu seviyeye kadar inmiş durumda.
Yalım Eralp: Batı’da İsrail’i destekleyen ülkeler ile halkları arasındaki makas açılıyor
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Halkımız merak ediyordur, 'Batı ülkeleri neden İsrail’i destekliyor?' diye. İsrail, yarım asırdan fazladır kendini Hristiyan Batı’nın bir parçası olarak tanıttı ve bunu başardı. Ancak Batı’da ülkelerle halklar arasındaki bu makas giderek açılıyor. İleride ateşkes olsa da Orta Doğu’da barışın hâkim olacağına inanamıyorum. Çünkü öldürülenlerin yakınları, 20 yıl sonra yeni bir Hamas veya Hizbullah kurabilir.
Yalım Eralp: “İsrail kendi meşruiyetini sorgular hale geliyor”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Amerika'nın İsrail üzerindeki baskısı giderek azalıyor. Tam tersine, Netanyahu Amerika'ya baskı yapıyor. Irak çatışmanın dışında kalmaya çalışıyor ve "Benim üzerimden, benim hava sahamdan İran'a saldırmayın" diyor. Diyelim ki savaş bitti, oraya barış gelmeyecek. Orada ölenlerin yakınları intikam almak isteyecektir. İsrail, kendi meşruiyetini sorgular hale geliyor diye düşünüyorum.
Futbol sadece spor değildir bazen de siyasettir
Nüfusu İstanbul’un büyük ilçelerinden biri kadar olan Letonya’nın şampiyonu takımı, kulüp değeri şampiyon takımımızın otuzda biri olan, keza Letonyalı oyuncuların maaşı bizimkilerin kırıntısı iken şampiyon takımımıza çelme takıyorsa… Futbol biraz siyaset ve büyük ölçüde zihniyet ve akıl demek.
Yalım Eralp: “Türkiye, BM kararı olmayan Batı yaptırımları nedeniyle BRICS’e katılamayabilir”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: “Türkiye'nin BRICS üyeliği önünde bir engel var gibi görünüyor. BRICS'in kurallarına göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin onaylamadığı yaptırımlar, üyelere uygulanamıyor. Bu kural Rusya tarafından getirildi. Türkiye ise, Güvenlik Konseyi kararı olmadan ABD ve Batılıların yaptırımlarına katılıyor ve bunu ilan ediyor. Eğer "Ben uygulamıyorum" derse, Batılılarla sorun yaşayabilir. Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın yaptırım uygulayan bir ülke BRICS'e katılamıyor.”
Zengezur Koridoru ve nükleer gerilim: İran’ın stratejik hamlesi
Bugünlerde başı İsrail ile dertte olan İran, Zengezur Koridoru’nun açılmasından oldukça endişeli görünüyor. Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir barış anlaşmasının imzalanacak olmasından memnun değil. Bu ihtilafta İran, sessizce Ermenistan’ı destekledi. Bunun başlıca iki nedeni vardı. İlki, İran’daki önemli sayıda Azeri kökenli nüfustan rahatsız olması. İkincisi ise, Azerbaycan’ın Ermenistan ile meşgul olması İran'ı rahatlatıyordu. Ancak, Zengezur Koridoru’nun barışçı bir çözüme kavuşması, İran’ın Ermenistan ile olan bağlantısını kesecek. Nahçıvan-Azerbaycan-Türkiye bağlantısını sağlayacak.
Hadi Oradan!
İki haftalığına Bodrum Gündoğan Küçükbük'teydim. Ana caddeyi sel götürüyordu. Belediyeye ve esas sorumlu olan Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne durumu anlattım. "Okulların başlamasını bekledik, bütün boruları değiştireceğiz," dediler ve ben ayrılırken bu iş yapılmaktaydı. Görebildiğim kadarıyla şikâyet yapılana kadar oranın ahalisi oldukça duyarsız göründü bana. “Cahil” denilen köylüler ise daha duyarlı.
Yalım Eralp: “S-400’leri İncirlik’e yerleştirme karşılığında F-35’e geri dönüş büyük zafer olarak lanse edilir”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Sayın Cumhurbaşkanı'nın BM’de yapacağı konuşmanın tonu kritik bir öneme sahip. Bunun sebebi şu: Kathimerini gazetesi, Türkiye'nin S-400'lerinin Amerikan kontrolüne, yani İncirlik üssüne yerleştirilmesi karşılığında F-35 programına geri dönebileceğimizi yazdı. Eğer böyle bir şey olursa, bu büyük bir zafer olarak lanse edilecektir.
Ahlak ve dış politika: Riyakarlık sanatı
Dünya, Immanuel Kant’ın hayal ettiğinden ziyade Niebuhr’un tanımına daha yakındır. Belki de durumu en iyi anlatacak ifade, dış politikanın moral veya immoral olmaktan ziyade “amoral” olduğudur; yani ahlak veya ahlaksızlık ile nitelenemez. Ahlakla ilişkisi yoktur.
Önce Amerika : Bir diğer ifade ile içe kapanış
İşin en ironik yönü dünyanın en büyük demokrasisi olduğunu söyleyen Amerika bir sabıkalı ile eski savcı arasında seçim yapacak. 10 Eylül TV karşılaşmasında da eski savcı tartışmaya hakimdi. Eski Başkan Trump milliyetçi bir söylemle Amerika’nın artık başkalarına yardım yerine kendi içinde ekonomisini güçlendirmeyi, mülteci akınını durdurup Amerika’nın “beyaz ırk” olarak devam etmesini istiyor. Söyledikleri tutarsız. Amerika artık beyaz olamaz. Mültecilerden meydana gelen Amerika işçi gücüne yani mültecilere muhtaç. İçine kapanık ve ticarette korumacı Amerika dünya ticaretinde oynadığı ezici üstünlüğü ve doların hakimiyetini nasıl devam ettirecek! Herhalde Putin de Çin lideri de aksini söyleseler de Trump’ı destekler.
Yalım Eralp: “Erdoğan-Sisi görüşmesinden kazançlı çıkan Sisi’dir. Çünkü 200 milyon dolarlık yatırım yapacağız”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Diplomaside riyakârlığın sanat haline geldiği bir dönemdeyiz. Erdoğan-Sisi görüşmesinden bence kazançlı çıkan Sisi'dir. Çünkü biz 200 milyon dolarlık yatırım yapacağız. Birçok tekstil şirketimiz Mısır'a taşınıyor. Kendi işsizliğimizle mücadele ederken, Mısır'daki işsizliğin azalmasına katkıda bulunmak hoş bir şey değil. Akıllıca bir şey de değil.
12 Ada Meselesi
Belirli bir konuyu tartışırken zamanın koşullarına da bakmak gerekir. Türkiye’ye yapılan adalar önerisi büyük ölçüde ciddiyetten yoksun. Üstelik harbin galipleri arasında bu konuda mutabakat da yoktu. Hükümet, boğazlar konusunda olası Sovyet taleplerinden endişeli idi. Yunanistan harbe girmiş ve Alman işgaline uğramıştı. ABD ve İngiltere’nin gözünde 'mağdur' idi. Bu bakımdan adalar konusunda bize nazaran avantajlı konumdaydı. Ancak adalar konusunda açıkça ilgisiz olduğumuzu hemen ilan etmek doğru muydu? Benim tereddütlerim bu konuda.