Yıldıray Oğur

Dinle neyden…

Abdülhalim Çelebi Efendi İstanbul’da yerleştiği otelin balkonundan ya düştü ya da intihar etti. Kaldırıldığı Fransız hastanesinde hayatını kaybettiğinde ise sadece 49 yaşındaydı. Kapatılan Mevlana’nın türbesi iki yıl sonra 1927’de Konya Asar-ı Antika Müzesi olarak yeniden ziyarete açıldı. Ama 1925’den 1953’e kadar yeraltındaki ayinler dışında dervişler sema dönemediler.

Bitaraflık Bayramı kutlu olsun!

12 Aralık 1995’te BM Genel Kurulu’ndan geçen bir kararla Türkmenistan bütün dünyadaki cepheler, ittifaklara, pozisyonlara, gruplaşmalara karşı tarafsızlığını resmen ilan etti. Bunu ilan eden dünyadaki birkaç ülkeden biri olmakla övünen Türkmenler günlerdir bu millî bayramı kutluyor.

Zizek hakkında konuşmamız gerek

Zizek’in kibirli çağrısına uyup yazının başına oturanlar Türkiye-IŞİD ilişkisi hakkındaki fasaryasının en sefil örneklerinden biriyle karşılaştılar.

Hendeği taşerona kazdırmak…

Peki Ruslar ve İranlılar PKK’nın sadece medyalarını mı taşeron olarak kullanıyor? Ortada hiçbir gerekçe yokken, seçimlerden sonra Kürt şehirlerinin yoksul mahallelerini niye ateşe verdi PKK?

Cumhuriyet’in acıklı Sindirella hikâyesi…

Satı Kadın’ın adını Atatürk, Orta Asya’da bir Türk kadın kahramanının adı olan 'Hatı' ile değiştirmiştir. Artık adı Hatı Çırpan’dır. Ertesi günkü gazeteler şapkalı, ceketli, kravatlı bu köylü kadından bahsetmektedir.

Sessiz kalabalıkların sesini duymak

Cenaze, 40 yıllık örgütün onca çağrısına rağmen aylardır Diyarbakır’da toplayamadığı en büyük kalabalıktı. Eğer devlet bu sessiz direnişin sesini duyarsa, onunla konuşmaya başlarsa bu cinayetin failleriyle hesaplaşırsa bir daha da asla toplayamayacağı bir kalabalık...

Dört ayaklı minare ne zaman düşecek?

Daha bir hafta önce başka yerlerde olan bitenler Nusaybin’de de tekrarlanınca Tahir Elçi’nin başında olduğu Diyarbakır Barosu ve Mardin Barosu ortak açıklama yaparak ilk kez sadece sokağa çıkma yasağı uygulayan devlete değil örgüte de seslenmişlerdi: “Bu operasyonun gerekçesi olan o bölgedeki yasa dışı silahlı grupların, silahlı faaliyetleri ve çokça konuşulan hendek, barikat gibi uygulamalar bir an önce sona ermelidir...”

Kaçakçılık ve organize haberler dairesi…

Genelkurmay Başkanlığı’nın 2014 yılındaki basın açıklamalarına bakmak bile bir yüzyıldır kaçakçılık yapılan Suriye sınırından petrol kaçıran kaçakçılarla Türkiye’nin devlet nasıl mücadele ettiğini görmek için yeterliydi.

Hayır diyebilen hatta jet düşürebilen Türkiye

Dün Türkiye, yanıbaşında kendi akrabalarını, kilometrelerce uzaktan gelip IŞİD diye bombalayan; yetmezmiş gibi bunu bir de Türkiye hava sahasını ihlal ederek yapmaya çalışan bir Rus uçağını düşürünce bile Rusya’yı haklı bulacak kadar Türkiye ile bağlarını koparmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olduğunu öğrendik.

Pazar kâbusu…

Uzmanlar, bu terör olayları için Hristiyanlığın suçlanmasının doğru olmadığı görüşünde hemfikir. Dünyada savaşların hep dinler yüzünden çıktığı zaten yanlış bilinen bir şehir efsanesinden ibaret.

İnsanlığın dünkü tarihi…

Fransızlar ne kadar şanslı ki gazetecileri bu katliamı karşıt fikirleri şeytanlaştırmak, sansasyon, politik aktivizm için kullanmadı. En duayen köşe yazarları katliamın birinci saatinde Hollande’ı katliamın sorumlusu ilan eden yazılar döşenmedi.

“Farqîn direniyor” vs “Silvan için ses ver”

Silvan’da PKK, özyönetim ilan ettirdi. Özsavunma için silahlı güçler hendekler kazıp başında beklemeye başladılar. Özyönetim ilan ettikleri mahalleleri korumak için de güvenlik güçleriyle çatışıyorlar. İşte Demirtaş’ın görkemli dediği direniş bu.

Artık ne öz yurdunda garipsin ne de öz vatanında parya

“Öz vatanında parya gibi hissetmek” Türkiye’de dindarların devlete bakışlarını ve siyasetten beklentilerini belirleyen temel duygu oldu.

Bildirideki bir imzanın hatırlattıkları…

“Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için; demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, medya özgürlüğüne birlikte sahip çıkalım.”

Koyun sürüsü, zebra sürüsü ve çakal sürüsü

1 Kasım'dan sonra Kemalistlerin koyun sürüleri yetmezmiş gibi, her gün İslamafobi, Kemalizm merdivenlerinde bir basamak daha çıkıp, atalarının babalarının dinine geri dönen, laik demokratların zebra sürüleri geldi.

Fetret Devri’nin sonu…

Türkiye’nin 2 yıllık Fetret Devri bitti. Şeyh Edebali’nin nasihatini yeniden duvardan indirme vakti geldi.

Kimin tarafından kandırıldığını bilemeyecek kadar kandırılmış olmak…

Bunca yılın, entelektüel hayatımıza, demokrasimize, İstanbul’a olan bunca katkının hatırına son kez buyurun aldatılma anınızın fotoğrafları, o melunun ses kayıtları…

Peki o enseler nasıl kararmıştı?

Tarih Çetin Altan’ın zannettiğinden bile hızlı ilerledi Türkiye’de. O dinciler, yobazlar demokrasi için en radikal adımları attılar. 56 yıl önce “Said-i Kürdi” için “ona müritlik eden haylazlara bedava ekmek yedirecek hali yok bu milletin” diye yazmış bir yazar, ömrünü o haylaz müritlerin en haylazlarının kurduğu bir hastanede tamamladı.

Yalanla flörtün tarihçesi

Yani şimdi Türkiye PKK, DHKP-C’ye de göz mü yumuyor, destek mi veriyor, onlar da mı şımarık çocuğu AKP’nin ya da onlarla da mı yıllardır flört ediyor? Peki sizin bu kuyruklu yalanlarla flörtünüz ne zaman bitecek?

Elinize tutuşturulan tapelerin manası…

CHP vekillik kariyerini sayısı artık bilinmeyen yeni bir yalancı çobanlık hikayesiyle başlayan Erdem’in son performansı meclis’te bir basın toplantısıyla açıkladığı Ankara Katliamı ile ilgili belgeler.

Cinayetten iki gün önce

Polis Ogün Samast’ın İstanbul’a gönderildiği gün bile grubu takipteydi. Savcıya göre bu raporda anlatıldığı gibi polisin Yasin Hayal’le karşılaşması bir tesadüf de değildi

Peter Pan’ın kulağını çekmek…

Türk solunun büyümeyi reddeden Peter Pan’ları denince aklıma gelen isimlerden biri muhakkak Ümit Kıvanç. Hep bir devrime beş var heyecanı, “bana bir solcu cinayet işledi dedirtemezsiniz” inanmışlığı, dünyayı iyi solcular ve kötü sağcılar arasındaki bir çizgi film sanan çocuksuluk. Ama kesinlikle samimi bir öfke, Türkiye standartları üstünde bir gerçeği arama performansı. O yüzden Neverland’deki bu Peter Pan’ı hakikatle karşılaştırıp mutsuz etmek istemem. Ama maalesef insan polemik yapacağı kişiyi seçemiyor. Mümkün olsa tabii ki bir Peyami Safa’yı bir Refik Halid’i tercih ederdim.

Alçaklığın dünkü tarihi…

Benzer katliamları her gün Suriye’nin şehirlerinde, Bağdat’ta, istediği an Fas’ta, istediği an Paris’te, Tayland’da yapabilen bir terör örgütünden de şüphelenen kimse yok.

Yesterday’s history of basest villainy

This article has been penned to make sure that what you did, said and wrote just hours or minutes after the biggest massacre in Republican history should not be erased and forgotten. So that your raving, ravenous hatred may forever be inscribed in memory.

Savcının yakaladığı kayıp halka

İddianame üzerine yazacak daha çok şey var. Yurt dışıyla ve ABD Başkonsolosluğuyla ilginç telefon trafiği, bir medya patronunun nasıl sanık olmaktan çıkarıldığı, dinlediği kişi Fethullah Gülen’le görüşünce heyecanlanan polis vb…

Sevgili arkadaşım Sözcü…

Recep Güven Mayıs 2015’te usulsüz dinlemeler soruşturması kapsamında tutuklandı. Pazar günü Güven’in yatmakta olduğu Sincan Cezaevi’nden avukatı aracılığıyla mahkemeye sunulmak üzere gönderdiği mektubu Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün köşesinde yayınlanmaya başlandı. Mektubun içeriği çok ilginç. Ama bu mektup alışverişinin kendisi de ondan daha az ilginç değil.

Otomatik pilot modunda dış politika analizinde irtifa kaybı…

Türkiye’nin politikasında da ABD’nin olduğu gibi zamanla bir değişiklik oldu. Ama hangi değişiklik ahlaken doğru sorusunun cevabı herhalde ölü sayısı arttıkça Esad’a yaklaşan ABD’ninki değil, o sayılar arttıkça Esad’ın tam karşısına geçen Türkiye’ninki olmalı.

Adına da Tahşiye derler…

Türkiye’de örgütlü bir yapı hakkında MİT, Emniyet ya da Genelkurmay istihbaratın elinde bilgi olması değil olmaması tuhaf olurdu. Esas soru şu: Peki bu istihbaratlarla ne olmuş, ne yapılmış, bu istihbaratlar bir soruşturmaya dönmüş, bir suç tespit edilmiş mi? Ya da MİT ve Genelkurmay Emniyet’e Tahşiye soruşturmasını açması için istihbarat vermiş mi?

AK Parti’nin seçimlerdeki en büyük kozu

AK Parti’nin son zamanlarda 13 yılın yıpranmışlıkları, elinde ve elinde olmayan nedenlerle ortaya çıkan problemler, kötü yönetilen krizler, iç hesaplaşmalar, ehliyet ilkesine aykırı halleri bile bu tercihin seçmen için rasyonel bir tercih olmasını değiştirmiyor.

90’lara dönen siz olmayasınız?

Barikatların, çatışma için evleri duvarlarından birbirine bağlayan şehir gerilla savaşı yöntemlerinin fotoğraflarını çekip bir de üzerine démodé bir katil devlet tiradı geçmek herkese nasip olmaz.