Yıldıray Oğur

Peter Pan’ın kulağını çekmek…

Türk solunun büyümeyi reddeden Peter Pan’ları denince aklıma gelen isimlerden biri muhakkak Ümit Kıvanç. Hep bir devrime beş var heyecanı, “bana bir solcu cinayet işledi dedirtemezsiniz” inanmışlığı, dünyayı iyi solcular ve kötü sağcılar arasındaki bir çizgi film sanan çocuksuluk. Ama kesinlikle samimi bir öfke, Türkiye standartları üstünde bir gerçeği arama performansı. O yüzden Neverland’deki bu Peter Pan’ı hakikatle karşılaştırıp mutsuz etmek istemem. Ama maalesef insan polemik yapacağı kişiyi seçemiyor. Mümkün olsa tabii ki bir Peyami Safa’yı bir Refik Halid’i tercih ederdim.

Alçaklığın dünkü tarihi…

Benzer katliamları her gün Suriye’nin şehirlerinde, Bağdat’ta, istediği an Fas’ta, istediği an Paris’te, Tayland’da yapabilen bir terör örgütünden de şüphelenen kimse yok.

Yesterday’s history of basest villainy

This article has been penned to make sure that what you did, said and wrote just hours or minutes after the biggest massacre in Republican history should not be erased and forgotten. So that your raving, ravenous hatred may forever be inscribed in memory.

Savcının yakaladığı kayıp halka

İddianame üzerine yazacak daha çok şey var. Yurt dışıyla ve ABD Başkonsolosluğuyla ilginç telefon trafiği, bir medya patronunun nasıl sanık olmaktan çıkarıldığı, dinlediği kişi Fethullah Gülen’le görüşünce heyecanlanan polis vb…

Sevgili arkadaşım Sözcü…

Recep Güven Mayıs 2015’te usulsüz dinlemeler soruşturması kapsamında tutuklandı. Pazar günü Güven’in yatmakta olduğu Sincan Cezaevi’nden avukatı aracılığıyla mahkemeye sunulmak üzere gönderdiği mektubu Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün köşesinde yayınlanmaya başlandı. Mektubun içeriği çok ilginç. Ama bu mektup alışverişinin kendisi de ondan daha az ilginç değil.

Otomatik pilot modunda dış politika analizinde irtifa kaybı…

Türkiye’nin politikasında da ABD’nin olduğu gibi zamanla bir değişiklik oldu. Ama hangi değişiklik ahlaken doğru sorusunun cevabı herhalde ölü sayısı arttıkça Esad’a yaklaşan ABD’ninki değil, o sayılar arttıkça Esad’ın tam karşısına geçen Türkiye’ninki olmalı.

Adına da Tahşiye derler…

Türkiye’de örgütlü bir yapı hakkında MİT, Emniyet ya da Genelkurmay istihbaratın elinde bilgi olması değil olmaması tuhaf olurdu. Esas soru şu: Peki bu istihbaratlarla ne olmuş, ne yapılmış, bu istihbaratlar bir soruşturmaya dönmüş, bir suç tespit edilmiş mi? Ya da MİT ve Genelkurmay Emniyet’e Tahşiye soruşturmasını açması için istihbarat vermiş mi?

AK Parti’nin seçimlerdeki en büyük kozu

AK Parti’nin son zamanlarda 13 yılın yıpranmışlıkları, elinde ve elinde olmayan nedenlerle ortaya çıkan problemler, kötü yönetilen krizler, iç hesaplaşmalar, ehliyet ilkesine aykırı halleri bile bu tercihin seçmen için rasyonel bir tercih olmasını değiştirmiyor.

90’lara dönen siz olmayasınız?

Barikatların, çatışma için evleri duvarlarından birbirine bağlayan şehir gerilla savaşı yöntemlerinin fotoğraflarını çekip bir de üzerine démodé bir katil devlet tiradı geçmek herkese nasip olmaz.

Failler yine hesabı ödemeden kapıdan çıkıp gitti

Devletin sessizliği, İHD’nin failleri meçhulleştiren raporları, HDP’li vekillerin manipülatif açıklamaları, PKK medyasının ömürleri artık saatleri bulmayan propaganda haberleriyle PKK, özyönetim fantezisi ve 16-17 yaşındaki çocuklara silah ve üniforma giydirerek oynadığı özsavunma çılgınlığıyla ağır yaraladığı Cizre’nin hesabını ödemeden, kapıdan yine mağdur gibi çıkıp gitti.

“Emrindeyiz ya Hüseyin” afişinin altında olan bitenler…

“Emrindeyiz ya Hüseyin” yazan pankartın altında tek tip siyah üniforma giymiş beş silahlı militanın önünde dizilmiş Türk rehinelerin kendilerini tanıtıp, Erdoğan’ın yanlış dış politikasından dolayı kendilerinin mağdur edildiğini söyledikleri video, Sadr bölgesinde bulunan 42 Şii yerel milis grubundan birinin elinden çıkmış amatör bir videoya pek benzemiyordu.

Bu Dağlıca için de marş besteleyip düğünlerde çalacak mısınız?

Her tarafından şiddet, militarism, ırkçılık akan bu türkünün çatışmanın diğer tarafında bir karşılığı olmadı hiç. Türk cephesinde parti binalarına, Kürt işçilere saldıran faşistler çıktı ama 30 yıllık savaşta PKK’ya karşı popular olmuş bir türkü ya da marş bestelenmedi. İçinde Kürtlere hakaret edilen, PKK’lıların nasıl öldürüldüğünü anlatan böyle bir türkü eşliğinde düğünlerde halay çekilmedi.

Kürtlere rağmen, Kürtler için

“Kürt gençliğinin isyanını insan hakkı ihlaline indirgemeye çalışmak, hatta katliam var demek, Erdoğan’ı suçlamak, bu savaş kimin savaşı diye sormak, bazen işte bu sömürgeciliği görünmez kılmaya hizmet edebilir."

‘Mesih soluklu’ tembel aydınlar…

Demokraside her sorun diktatörlük, her beğenilmeyen zaman Hitler dönemi, polisin gazı neredeyse Hiroşima, her kriminal olay Saraybosna’da Avusturya arşidükünün öldürülmesi…

Reyhanlı katliamı bağıra bağıra gelmiş

11 Mayıs 2013 günü Reyhanlı'nın en merkezi noktalarında üç dakika arayla patlayan iki bomba yüklü araç 55 insanı aramızdan aldı. Katliamın üzerinden iki yıl geçti. Dezenformasyonlarla katiller ve ihmali olanlar saklanmaya çalışıldı. İki yıl sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu tamamladı. Ve ortaya karanlık bir ilişkiler ağı çıktı.

Silvan Mücadele gazetesi yazıyor…

Silvan Mücadele gazetesini şimdi oğlu Ferhat Parlak çıkarıyor. Gazete HDP çizgisinde yayın yapıyor.

Serhat’ın kaç yaşında olduğunu da sordunuz mu Pervin Hanım?

Arkasından yazılan böyle büyük laflara bakmayın. Yayınlanan fotoğraflarına bakılırsa daha bıyıkları yeni çıkan bir çocuk Soreşger arkadaş. Soreşger Kop kod adlı Serhat Taylan. Muşlu. Anne adı Çiçek, baba adı Hikmet. Genç ömrü 20 Ağustos 2015 tarihinde Lice’de bir haftalık bir öz yönetim fantezisi uğruna başlayan çatışmalarda bitmiş.

90’lı yıllar; sizin de bildiğiniz gibi değil…

Bu savaşın bitmesi için en iyi yol silahın neden olduğu bilançoyu, felaketi bütün çıplaklığıyla, adilce ortaya koymak. Silahtan, cinayetlerden utanmadan silahlar bırakılmayacak savaş bitmeyecek çünkü…

PKK’nın fantezileri, Kürtlerin gerçekleri

60 yıldır parlamenter demokrasi tecrübeleri olan, 1970’lerde bağımsız belediye başkanlarını, vekillerini seçmeye başlamış, 1991’den beri kendi partileri olan, Meclis’te MHP’den daha çok sandalyeye sahip Kürtler bu arkaik fantezileri hak etmiyor.

Şehrin en popüler kafesinde patlayan bomba…

Bombayı önce yılbaşında eylem tehditleri yapmış İBDA-C’nin koyduğu iddia edildi. Daha sonra polis bombacı PKK’lıları yakaladı, iki kişi “Turizmi baltalamak için” saldırıyı yaptıklarını itiraf ettiler.

Şimdi söz sırası kronolojide

Hakkında çok şey yazılıp çizildi. Aslında böyle değil, şöyle dediği söylendi. Üzerinden misilleme denen infazlar, canlı bombalı saldırılar meşrulaştırılmaya çalışıldı. “Erdoğan’ın saldırgan politikaları”nın, “PKK’nın...

Hiç atanamamış bir öğretmenin bize anlatmaya çalıştığı…

Bir öğretmen okulunda başlayan bu hikâyeyi okuması eğlenceli, bu hikâyenin her yerinde; yerde yatan cesetleri, hayatları karartılmış insanları, biten aşkları, kırılan hayalleri düşünmezseniz.

Peki ya bir bebekten canlı bomba doğuran karanlık?

Sahip Akıl’ın ölümü PKK medyalarında yine failsiz, üç harfliler kategorisinden verildi: “Cizre'de yola döşenen patlayıcının sivil bir minibüsün geçişi sırasında patlaması sonucu 1 yurttaş yaşamını yitirdi.”

Türk entelijansiyası nasıl kafayı yedi?

Biz bir entelijansiya sınıfının Erdoğan takıntısında son levela ulaşıp silahlı örgütün apolijistliğini yaparken nasıl kafayı yediğine tanıklık ettik. Aslında hiç komik değildi, umarım hiç gülmediniz…

Kürdistan İşçi Partisi’nden Kürtleri ve işçileri korumak…

Kürdistan’ın can damarı olan bir boru hattına saldıran, emperyalist çekişmelerin ortasındaki bir projenin borularını taşıyan trene saldırıp işçi öldüren bir Kürdistan İşçi Partisi…

Silah bırakmak için öldüren bir örgütün çok acıklı hikâyesi…

Çatışmasızlığı kim bitirdi, masayı kim devirdi değil, devrilir kaldırılır, esas masayı kim kurşunladı, kim ateşe verdi? Hepsi gözümüzün önünde oldu Sayın Demirtaş. Tarih bunları da kaydetti.

Lizbon’da 32 yıl önceki o acı günün hatırası için….

Bu trajik günün 32. yıl dönümünde Lizbon, bir törene ev sahipliği yapacak. O gün hayatını kaybeden Cahide Mıhçıoğlu ve konsoloslukta görevli polis memuru Manuel Pachero anısına yapılan anıt Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Portekizli meslektaşı tarafından açılacak.

Radikal ama artık hiç şık değil

90’lara dönmek mi diyordunuz, JİTEM mi? İşte o yine oldu. Bundan daha kötü ne olabilir? MHP’nin ‘faşistliği’, AKP’nin ‘otoriterliği’, CHP’nin ‘Kemalizmi’ bundan daha mı kötü?

Akın var akın ölüme akın…

“İnsanlığın umudu Rojava Devrimi” efsanesine de, Çanakkale Savaşı efsanelerine, şehitlik edebiyatına, savaş diline karşı tonlarca yazı yazmış insanlar sessizce bakıyor.

İslamcı delikanlılar ne zaman nargileyi bırakır?

Türkiye’deki dindarlar, muhafazakârlar “Ne oldu bize” “Neden bu kadar dejenere olduk” diye üzerine analiz yapılacak kadar homojen, marjinal bir kitle değil. Birbirinden bağımsız, türlü dindarlıklar, hayat tarzları, gruplar, cemaatler, tarikatlar, ekonomik sınıflar var. Bunların hepsi bir araya geldiğinde toplumun büyük bir yekunu ortaya çıkıyor zaten.