Manşet

Terazinin olumlu kefesinde, bir kere halkçılık var: aşağıdancılık; ezilenlerden, yoksullardan, emekten ve emekçilerden yana olmak. Gene de, güçlü bir adalet ve hakkaniyet hissiyatı kuvvetle mevcut. Terazinin olumsuz kefesine geçeyim; Sistemik sektarizm. Monistlik(tekçilik) ve mutlakçılık. Çatışmacılık, devrimcilikten kolayca darbeciliğe kayabilen bir devirmecilik. Normal siyasette zaaf. İttifaklar karşısında tereddüt, komplo teorilerine yatkınlık Dolayısıyla hep, şu veya bu Red Cephesi. Yetmezcilik. Yetmez, dolayısıyla hayır. Siyasetin, hattâ hayatın kendisinin Yetmez Ama Evet’lerle ilerlediğini anlayamamak. Hepsinin önünde, arkasında, sağında, solunda: bilimselliğin bilimcilik türevi. Buradan, (elitizmle elele) din korkusu (hele, Reformasyon benzeri bir tecrübenin yaşanmadığı, dinin siyasî iddiasının sürdüğü İslâmî bir toplumda). Gene buradan, kibir. Hep haklılık; dünyanın, kâinatın sırrı bizde, yenilmiş olsak da. Mağduriyet ve haklılık. Nostalji ve haklılık.

Bakan Uraloğlu, X’in (Twitter) Türkiye’de temsilcilik açtığını duyurdu, “Doğrudan yaptırımlar uygulama noktasında ciddi bir kazanım elde etmiş olduk” dedi. Ancak Levent’te Kanyon Blok’ta ofis tutan şirketin temsilcisi, ülkesi İrlanda’da yaşayan Barry Murphy oldu. Siber hukuk uzmanı Yaman Akdeniz: “Bulursanız alırsınız 🙂

Şeyh Hasan Kılıç’ın ölümünün ardından Fikri Doğan’ın şeyh ilan edilmesine itiraz eden Cübbeli Ahmet’in başı çektiği grup Denizli’deki İbrahim Uslu’yu "başvekil" olarak cemaatin lideri ilan edip İstanbul’a getirdi. “Kime rabıta edilecek” üzerinden bölünen cemaatin merkezi Fatih Çarşamba’da nabız tuttuk. Fitne çıkmaması için kimse ismiyle konuşmuyor. Ama Çarşamba da Cübbeli’ye hak verenler ve vermeyenler olarak ikiye bölünmüş. Cübbeli’nin popülaritesini televizyonlara çok çıkmasına bağlayan da var, rabıta konusundaki itirazına hak veren de. Bir cemaat mensubu esnaf durumu özetliyor: “Millet birbirine küsmüş. Camilerde saflar ayrılmaya başladı. Şahsen ben Cumhurbaşkanı Erdoğan duruma el atacak mı diye bekliyorum.”

Kitapyurdu, Bahçelievler Belediyesi’yle yaşadığı ruhsat problemi sebebiyle faaliyetlerine ara verdiğini açıklamış ve yasal yollara başvurmuştu. İddiaya göre belediye şirketten yüklü miktarda bağış istemiş, bağış ödenmeyince Kitapyurdu’nun Bahçelievler yerleşkesini mühürlemişti. Bahçelievler Belediyesi bağış iddialarına "itibar suikastı yapılıyor" şeklinde cevap vererek, Kitapyurdu’nun yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğini öne sürmüştü. Kitapyurdu’nun İdare mahkemesine yaptığı iptal başvurusuna istinaden, mahkemeden yürütmeyi geçici olarak durdurma kararı çıktı. Kitapyurdu tekrar işinin başına döndü.

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasını yürüten emniyet müdürlerinin, “Yeni 17-25 Aralık operasyonu yapıyorlar” iddiaları sonrası görevden alınıp tutuklanmalarının ardından davada ilginç gelişmeler yaşandı. 12 müştekiden 3’ü şikayetlerini çekti. İki tanık, sanıklar aleyhindeki bazı ifadelerini polislerin yazdığını iddia etti. Bir tanık, duruşmada Kaplan’la tartışması üzerine “Sayın Hakim, lütfen bizi saf dışı bırakın, gelmek istemiyorum” dedi. Kaplan’ın avukatı: “İki gizli tanık ifadesi ile tanık C.K.’nın beyanlarının cebir ve yönlendirme ile alındığı ortaya çıktı. Artık bu iddianame yok hükmünde.” Kaplan’dan Mahkeme Başkanı’na “bir tanem” hitabı açıklaması: "’İçtenlikle anlatırken kendini kaptırmış’ demiyorlar. Yine de sizden özür dilerim.”