Daha önce “döviz stokçuluğu” tehlikesine dikkat çeken manşetler atan Yeni Şafak bugün de “Döviz stokçularına kredi verilmezse faiz, dolar ve enflasyon düşer” manşetiyle çıktı ve bir faili daha açıkladı: “24 Haziran tarihli BDDK düzenlemesindeki kredi kullandırma şartı ve oranlarının özel banka ve döviz stokçularının istediği şekilde ayarlandığı belirtiliyor.” Yeni Şafak’ın “döviz stokçuluğu” aleyhindeki kampanyası, eski bir Yeni Şafak yazarı olan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun İSO Meclisi’ndeki toplantıda iş dünyasına aynı suçlamayı yapmasının hemen arkasından gelmişti.
Paşabahçe vapuru Büyükşehir Belediyesi tarafından “restore” edilmiş. Buna çok sevindim. Paşabahçe gibi gemiler şehrin anıtları. Paşabahçe de İstanbul’un son güzel vapurlarından biri. Ama restorasyon başka bir uğraş. Bu yapılana restorasyon değil, işlevsel yenileme denebilir. O bile tam değil. Çünkü yenileme de bir tasarım uğraşı. Bunu birileri İmamoğlu’na söylemeli. Ama kim söyleyecek?
Levent Göktaş’ın askerlik yaşamı, iki başka orgeneralin dahline rağmen, Yaşar Büyükanıt’ın bastırmasıyla 2004’te son buluyor. Görüldüğü gibi “sadece albay” olmayan bir albaydan bahsediyoruz. Durumu konusunda orgenerallerin sürtüşmelere girdiği bir albay. Ama sorulması gereken en önemli şey şu: Yaşar Büyükanıt’ın Göktaş hakkında bildiği ve Aytaç Yalman’ın bilmediği şey neydi? Daha da önemlisi ise şu: İlker Başbuğ, o şeyi biliyor muydu?
Kamuoyu tartışmalı dış politika konularındaki bütün tezlerimizin doğruluğuna ve bunların hukuken de geçerli olduğuna inandırıldığı takdirde ilgili sorunların çözüme ulaşması da o ölçüde zorlaşır. Bir uzlaşma arayışını izah etmek güçleşir. Israr ve sebatla gündemde tutulan tezlerden geri dönülmeye kalkılırsa bu kamuoyuna nasıl izah edilir? Karşı taraf da kendi tezinde ısrar ettiği takdirde orta yol nasıl bulunabilir? Bulunmazsa sorun nasıl çözülür?
Serena Williams tenise vedasını Vogue dergisine yazdı: “Bir sezaryenden grand slam finaline geçtim. Emzirirken oynamaya devam ettim; doğum sonrası depresyonu yaşadım ve yine oynadım. Gel gör ki beceremedim. Fakat öyle ya da böyle 23 kez bunu yaptım ki bu düşündüğünde gerçekten olağanüstü. Öte yandan bu günlerde tenis ile ailem arasında seçim yapmam gerekirse, ikincisini seçiyorum. Kariyerimin başlarında, çocuk sahibi olmayı hiç düşünmezdim. Bu beş yıl içinde Olympia benden ayrı sadece 24 saat geçirdi. Gerçek şu ki, Olympia söz konusu olduğunda benim için hiçbir şey fedakarlık gibi gelmiyor, aksine, her şey oldukça mantıklı geliyor. Tıpkı annemin bana öğrettiği gibi ona ayakkabılarını nasıl bağlayacağını, okuma-yazmayı, bebeklerin nereden geldiğini ve Tanrı'yı öğretmek istiyorum.”