Sorunun cevabı bilinmiyor ama belki de ilk kez ABD’de artık bir ana muhalefet lideri var. Trump aktif bir şekilde Biden’i eleştirecek ve 2024’te şansını bir daha denemek isteyecek. Nasıl bir zamanlar Türkiye’de merkez sağ siyasetin kalbi Güniz Sokak’ta atıyorsa, Cumhuriyetçi Parti’nin de kalbi Mar-a-Lago’da atacak, Cumhuriyetçiler siyasi geleceklerini teminat altına almak, istedikleri makamlara ulaşmak için Trump’ın icazetini almak, şerrinden sakınmak zorunda olacak.
Aşiret ve beylerin sayısının fazlalığı Kürtlerin yaşamında hem menfi hem de müspet neticeler doğurur. Menfi olan, bu yapının bir birliğe el vermemesidir. Beylikler arası ve beylik içi mücadelelerin şiddeti, ortak bir yönetim birimi etrafında bir araya gelmeyi mümkün kılmaz. Bazen birleşme eğilimi ve ortak bir liderlik düşüncesi güçlense de bu düşünce hayata geçirilemez. Şerefxan da, Kürdistan’daki bölünmüşlüğü ve iç çatışmaları eleştirir; Kürdistan’ın gelişimin önündeki en büyük engelin aşiretler arası anlaşmazlıklar olduğunu belirtir.
Müge Anlı programlarındaki üçüncü sayfa haberlerinin ilgi görmesi, sürekli gündeme gelmesinden bu kadar çok rahatsızlık duyulması ile benzer hikâyelerin sinema ve dizilerde estetize edilerek haftalarca, aylarca izletilmesi, bu filmlerin bu kadar çok alkışlanması arasında garip bir tenâkuz var.
Eğer katil tarafındaysanız, bu sefer cinayetlerin hangi sebeple işlendiğini çok iyi anlamakla kalmıyorsunuz, gidip katili tebrik edesiniz geliyor. Sivrisinek öldürürken vicdan azabı çekenlerimiz bile, katili her cinayetle birlikte coşkuyla alkışlıyoruz. “Öldürüyorsa bir bildiği var...” Tamam, kurgu ama, yine de tuhaf bir şekilde, katili destekliyoruz. Çünkü o da bizim adalet duygumuzu destekliyor.
Solnit için de yürüme, hayatın içindeki her şeyle ilgilidir ve bu nedenle her şeyin içinde mutlaka var olan bir eylem biçimidir: “Din, felsefe, çevre, kent politikaları, anatomi, alegori ve aşk acısı diyarlarına kolayca girip çıkan yürüme, dünyanın en tanıdık ama aynı zamanda en karmaşık şeyidir.”