Manşet

Gazi’ye açık mektup

Bu yazıyı sadece 1930’da İzmir olaylarını başlatan garip CHF mitingini anlatmak için yazmak istemiştim. Kısa bir yazı olacaktı. Fakat Mustafa Kemal Atatürk’e gazete köşesinden biraz rest çekme kokusu aldığım (belki de ben abartıyorumdur.) bir açık mektup yazdıran panik bana son günlerde yeniden hayatımıza giren konuya da başka türlü bakmamı sağladı. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı, kollara Atatürk imzası yaptırmalar, arabaların arkasına yapıştırılan “Atam izindeyiz” stickerları Gazi’ye birer açık mektup olabilir miydi?

İmamoğlu: “Teğmenler boyunlarını bükmesin. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demeye devam edin”

İmamoğlu, kılıçlı yemin okuyan teğmenlere sahip çıktı: "O gençlerin heveslerini size kırdırmayacağız. Teğmenler de aileleri de boyunlarını bükmesin. Buradan teğmenlere söylüyorum: 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' demeye devam edin. Yok darbeymiş, siyasetmiş, düşmanlıkmış... Hadi oradan, hadi oradan. Kaldı ki bu millet sizin kararlarınızın ne kadar sık değiştiğini biliyor. 2019’da Sisi katildi, benim de adım Sisi idi. Şimdi ‘Kardeşim’ oldu.”

Zeytin ağaçları uğruna gencecik bir ömür: Ayşenur için ne yapabiliriz?

26 yaşındaki Türk kökenli Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi, Batı Şeria’da İsrail ordusu tarafından katledildi. Ayşenur, zeytinliklerini işgal etmek isteyen İsrailli yerleşimcileri protesto etmek için topluca Cuma namazı kılan Filistinlilere destek vermek için Betia kentine gitmişti. Korumak istediği zeytin ağaçlarının gölgesinde son nefesini veren Ayşenur katledilmesi, vatandaşı olduğu ABD’yi henüz öfkelendirmedi. Türkiye’nin ise Ayşenur’a sahip çıkması için yapabileceği çok şey var.

Venedik Film Festivali sona erdi: ‘Altın Aslan’ ödülünü Pedro Almodovar kazandı

İtalya'da bu yıl 81'incisi düzenlenen Uluslararası Venedik Film Festivali sona erdi ve Isabelle Huppert başkanlığındaki yarışma jürisi, Pedro Almodóvar'ın yeni filmi The Room Next...
- Advertisement -

Büyük Uçurum Oteli

Büyük Uçurum Oteli, gazeteci Stuart Jeffries tarafından yazılmış harika bir kitap. (Bana göre, bu yazın en iyi kitabı!). Gereksizliklerinden arındırılmış, neşeli ve coşkulu, derinliği ve sadeliği tam olarak birleştirmiş bir anlatım… Sosyal eleştirinin en önemli ekollerinden, tüketim toplumu, kitle kültürü, kültür endüstrisi ve otoriter kişilik gibi bugün artık ana akım olmuş çalışmaların öncülüğünü yapmış olan Frankfurt Okulu’nu kuran ve sürdüren, Adorno, Horkheimer, Marcuse, Fromm, Pollock, Neumann ve Habermas -ve hatta Benjamin, ve hatta Brecht!- gibi önemli bir entelektüel kuşağın ortak biyografisi. Hepsinin Yahudi olduğunu, oradan oraya sürülen bir yersiz yurtsuzlukla sürekli büyük korkularla yaşadıklarını düşünürsek, aynı zamanda trajik öyküsü de denebilir.

En Son Çıkanlar