34 yaşında. Uganda doğumlu. Hint asıllı Şii bir Müslüman. Ücretsiz kreş ve ulaşımı, kadın ve eşcinsel haklarını destekleyen örgütlü bir sosyalist. Cesur bir Filistin aktivisti. Suriye asıllı karikatürist eşiyle dating uygulamasında tanışan cool bir rapçi. Annesi solcu bir yönetmen, babası Marksist bir akademisyen. Hayır, bu Serbestiyet’teki yazılarıma konu bulmak için uydurduğum biri veya Netflix karakteri değil. %50 oyla New York’un ilk Müslüman belediye başkanı seçilen sosyalist Zohran Mamdani. Zohran Mamdani, sadece Trump’ı, Elon Musk’ı, elitleri, iş insanlarını, aleyhine harcanan milyonlarca doları, İslamofobi’yi, İsrail lobisini alt etmedi, aynı zamanda dünyaya yeni bir siyasetin mümkün olduğunu da gösterdi.
TBMM Kardeşlik Komisyonu’nun çalışmaları önümüzdeki günlerde sona eriyor. Artık somut adım atma zamanının geldiği görülüyor. Çözüm için onca adım atılırken, bazı insanların özel rolleri de oluyor. Örneğin Ahmet Türk. Yaşadığı onca haksızlığa ve baskıya karşı sitem etmeyen, çözüme destek vermek için her türlü uzlaşmaya açık davranan Ahmet Türk, sürecin bilge insanlarından biri. İmralı ziyaretini bir de onun gözünden değerlendirmek mümkün. Ahmet Türk’ün Bahçeli’ye yönelik övgü dolu sözleri, iki zıt siyaseti birbirine yaklaştırıyor.
Cumhurbaşkanı’nın hafta sonu konuşmasındaki esas manşet şuydu. Erdoğan, PKK için “münfesih terör örgütü” dedi. Buradan ne anlıyoruz? Devlet için PKK artık kendini feshetmiş bir örgüt. Çözüm sürecinde ırmağın yarısı geçildi. Artık geriye dönüş mümkün değil…
Kürtler ve Aleviler düğümü çözmeden, “cumhurla barışmış bir cumhuriyet” ya da demokratik cumhuriyet yani gerçek cumhuriyet kurmak mümkün değil. “Doğru Türklük” kalıbını gevşetmedikçe, Kürt’le Türk’ün birlikte nefes alacağı bir alan açılamaz. Alevi meselesi çözülmeden Cumhuriyetin laiklik iddiası eksik kalır.
Anayasa, Türkçeyi "devletin resmi dili ve ortak iletişim dili" olarak korumaya devam etmelidir. Ancak bunun yanında “vatandaşların anadillerinde eğitim ve öğretim görebilme hakkını tanıyan” bir güvence hükmü eklenmesi mümkün ve gereklidir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu sürecinde rahmetli Sırrı Süreyya Önder’in önerdiği Bulgaristan Anayasası modeli, bu dengeye iyi bir örnektir: “Bulgar dilinin öğrenilmesi ve kullanılması, her Bulgar vatandaşı için bir hak ve yükümlülüktür. Anadili Bulgar dili olmayan vatandaşlar, zorunlu Bulgarca öğrenimi yanısıra kendi dillerini öğrenme ve kullanma hakkına sahiptirler. Resmi dilin kullanılacağı haller kanunla belirlenir.” Bu formül, resmi dili korurken anadilin kullanılması ve öğrenilmesi hakkını da güvence altına almaktadır.