"Özgürlük politikamızın merkezindedir. Bu herkesin kendi geleceğini ve çocuklarının geleceğini bağımsız olarak belirleme özgürlüğüyle ilgilidir. Ve bu hakkın, seçme hakkının, günümüz Ukrayna topraklarında yaşayan tüm halklar tarafından kullanılabileceğini önemli görüyoruz."
Geçtiğimiz Cuma bir şafak operasyonuyla gözaltına alınan insan hakları savunucusu avukat Nesip Yıldırım’a yöneltilen suçlama belli oldu: Bir baz istasyonu incelemesinde, bundan 7-8 yıl önce bir “FETÖ’cü”nün Yıldırım’ı iki kez aradığı (toplam 37 saniye) ortaya çıkmış. Hepsi bu. Ne konuştukları da belli değil, sadece konuşmuşlar. Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yıl önce verdiği açık söze rağmen sabahın köründe gözaltına alınmayı gerektiren bir suçmuş! Şimdi hakikaten, nedir bu?
Yazar Metin Karabaşoğlu Karakalem.net’te yazdı: Kimi zamanelerin te’vili mümkün olan bir sözden tekfir çıkarma gayretkeşliğiyle giriştiği ‘dil koparmak’tan söz etme üslupsuzluğunu; açıkça küfre hizmet eden bir dile karşı dahi savaşın bile ‘hukuk’u olduğunu unutmadan takınılan adilâne bir tutumun meyvesi, koparılmayan dilin imana hizmet etmesi, susturulmayan sesin ise Kâbe’de nesiller boyu insanları namaza çağırması olmuştur.
Devlet Bahçeli’nin İmamoğlu konusunu bu kadar deşmesi ve AK Parti’deki ‘sönümlendirme’ çabasına rağmen ısrarla sürdürmesi manidar. Neden böyle yaptığına dair benim bir cevabım yok, şimdilik dikkat çekmekle yetinmek istiyorum. Üzerine bir şeylerin inşa edileceği bir zemin döşeme faaliyetiyle karşı karşıya olabiliriz.
İnternet çağında akıl almaz bir ‘iletişimsizlik’ hikâyesi: Haziran 2020’de Kolombiya’da ele geçirilen 4 ton 928 kilo kokainin soruşturması bir türlü açılamıyor. Sebebi, iki ülke narkotikçilerinin arasında bir türlü sağlıklı bir bağlantının kurulamaması. İnternet çağında bunun nedeninin ‘iletişim sorunları’ olduğunu kimse söyleyemez. Belli ki mutfakta birileri var fakat onlar yemeği pişirmek için orada bulunan aşçılar değil; tam tersine onlar yemeğin pişmesini engellemek için oradalar.