İngiliz muhafazakârların ünlü dergisi Spectator’da Jane Stannus, Kanadalı kamyonculara karşı Başbakan Trudeau’nun ilan ettiği Acil Durumlar Yasası’nı diktatörlük arayışı olarak değerlendiriyor: “Davranışlarına bakılırsa Trudeau, kamyoncu eylemleri başladığından beri, Kanada'daki mevcut olağanüstü halin kendisine tanıdığından daha geniş çaplı bir diktatörlük yetkisi elde edebilmek için bir tür şiddet ortamının oluşmasını arzuluyor; Mesela Kanada'nın 6 Ocak'ı (2021 senesinde ABD Kongre Binası baskınının yaşandığı gün) olarak görülebilecek herhangi bir olayın…
Geçtiğimiz birkaç on yıldır “barış”, “savaşın mantıksızlığı” anlamına gelmeye başladı. Bu "yeni barış" hali, istatistiksel bir tesadüften veya bir hippi fantezisinden ibaret değil. Bu durum, titizlikle hesaplanan ülke bütçelerine de açıkça yansıyor. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etme tehdidi, tam da bu nedenle dünya üzerindeki her insanı yakından ilgilendiriyor. Güçlü ülkelerin kendilerinden daha zayıf komşularını ''yemesi'' yeniden normatif bir hal alırsa, bu durum dünyanın her tarafındaki insanların duygularını ve davranışlarını derinden etkileyecektir.
Le Monde gazetesi 13 Kasım 2015’de Paris’in 7 ayrı noktasına düzenlenen ve 132 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısın faii olan IŞİD’lilerin yargılandığı mahkemeyle ilgili başyazı yayınladı: “Yapılan sorgulamalar, Gilles Kepel’in "İslam'ın radikalleşmesi" ve Olivier Roy’un "radikalizmin İslamileştirilmesi" tezlerinden ikincisini doğrular nitelikteydi. Davanın başlıca sanıklardan bazılarının cihada olan ilgileri, var oluşlarının sıradanlığına karşı bir meydan okumaya, bir kimlik arayışına, topluma duydukları nefrete ve İslam Devleti'nin mağduriyet söylemine olan bağlılıklarına dayanıyordu.
Die Zeit Dış Haberler Editörü Michael Thumann yazdı: Putin, Erdoğan ve Trump, ülkeleri jeostratejik olarak rekabet etseler de birbirlerini destekleyen bir erkek dayanışması ortaya koydular. Telefonlaştıklarında veya görüştüklerinde protokol odadan çıkarılıyordu. Putin, Trump'ın görev süresi boyunca ABD'nin dünyada ve özellikle Ortadoğu'da bıraktığı boşlukları doldurdu. İkinci boşluk dolduran ise Erdoğan’dı. Erdoğan Batı’ya, AB'ye ve buralardaki sözde İslamofobi için ağzına geleni söylerken gerçek İslamofobik Trump'a asla laf etmiyordu. Putin, Erdoğan veya Orbán gibi yeni milliyetçiler şu an beklemede. Bunun için iki geçerli sebepleri var. Birincisi, oyunlarını kalıcı hale getirdiler. Kendilerini, kazanmayı düşündükleri uzun ve yıpratıcı bir savaşının içinde görüyorlar.
Çin Komünist Partisi (ÇKP ülkedeki gayrimenkul sektörünün borçlanma miktarlarına sınırlama getirdi ve beklendiği gibi Çin’in dev gayri menkul firması Evergrande duvara çarptı; bugün (3 Ocak) Evergrande’nin hisseleri Hong Kong borsasında işleme kapatıldı. Hükümet, firmayı kurtarmak için kılını kıpırdatmadı. Çünkü bu, ÇKP lideri Şi Cinping’in Çin özel sektörüne karşı başlattığı ‘mücadele’nin bir parçasıydı. Die Welt, Çin’in yeni özel sektör politikasını ele alan bir analiz yayımladı.