Bu söyleşide konuğumuz Nigar Göksel, konumuz ise Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan ilişkileri. Göksel, kariyeri boyunca Türkiye’de ve yurtdışında sivil toplum alanında ve uluslararası ilişkiler araştırmalarında çalışmış, özellikle Kafkasya ve Türkiye konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından. Ayrıca benim neredeyse 40 senelik arkadaşım. Bu söyleşiyi onunla uzun zamandır yapmak istiyordum, yoğun programı arasında vakit ayırdığı için kendisine minnettarım. Kafkasya hakkında yerel ve geniş bir networke dayanan tecrübesini bu sayfadan aktarabilme fırsatı bulduğumuz için de ayrıca memnunum. Zamanlama açısından önemli bir gelişmeye denk geldik; söyleşi yayına girmeden bir gün önce Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın 20 Haziran’da Ankara’ya gelerek Erdoğan ile görüşeceği haberi geldi. Bu görüşme Ermenistan’dan Türkiye’ye ilk resmi devlet başkanı ziyareti olmasının önemini taşıyor. Burada yer alan değerlendirmeler tarihi ziyaretin sunduğu potansiyelleri anlamamız açısından ışık tutucu olacak. Göksel’in bilgi ve birikimini derinlemesine ve samimiyetle paylaştığı bu röportaj, kendisine de söylediğim gibi, umarım bir anı kitabının ilk adımı olur. Keyifli okumalar...
Spotify, 2024 yılında global müzik endüstrisine 10 milyar dolardan fazla ödeme yaparken, Türkiye'de sanatçılar da 2024 yılında sadece Spotify’dan 2 milyar TL’nin üzerinde gelir elde etti.
“Kısa sürede nükleer silah üretebilirler” diyerek İran’a saldırıları başlatan İsrail Başbakanı Netanyahu, 1995 yılından bu yana aynı söylemi tekrarlıyor. Netanyahu, eski Irak Başbakanı Saddam için de aynı suçlamaları yapmış, “Saddam'ın rejimini ortadan kaldırırsanız, bunun bölgede muazzam olumlu yankıları olacağını garanti ederim” demişti.
Çözüm Süreci’nin önemli isimlerinden eski AK Parti milletvekili Adnan Boynukara, “İsrail’in İran’a saldırısının PKK’nın iştahını artırdığı"nı yazdı: “İsrail’in bölgedeki revizyonizmi ve işlediği suçlar, örgütün iştahını artırıyor. Bu ise örgütü tarihsel bir hata yapmaya yönlendirir ve bölge halkları arasında derin düşmanlıklara yol açar. Ortaya çıkabilecek bu tür bir işbirliğinin doğal sonucu ise karar vericilerin süreci yeniden değerlendirme olasılığıdır. Bu durumun ne anlama geleceğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla temel mesele, 'Çözüm mü yoksa yeni proxy arayışı mı?' sorusunun cevabı.”
Fetullah Gülen’e en yakın isimlerden biri olarak bilinen Osman Şimşek, “15 Temmuz öncesi Hulusi Akar’dan Fetullah Gülen’e darbe mektupları gönderildi”ği iddiaları hakkında konuştu: ““Adil Öksüz bana ‘mutlaka Değerli’nin getirdiği haberlere göre hareket edilmeli’ dedi. Gülen, Değerli’nin Akar’dan geldiğini iddia ettiği ilk mektuba parmak izi incelemesi yaptıracağını söyledi. O tahlili yaptırdığını, kimlerin parmak izinin olduğunu bilerek, onun kahrıyla öldüğüne inanıyorum. Gülen, Akar’ı kastederek, ‘En son canlı yayınımı 4 kuvvet komutanıyla beraber seyretmişler. “Keşke devamı gelse” demişler’ dedi. Mektupları getiren kişiyi kampa Adil Öksüz getirdi, ‘mutlaka o haberlere göre hareket edilsin’ dedi. Mektuplar Akar’dan gelmedi, hizmet içinde operasyon yapıldı.”