Ümit Aktaş: AK Parti Miting meydanlarını (s)ihaların uçuştuğu, uçak gemisi ve TOGGların ortalıkta dolaştığı, arada tankların ve atlıların boy gösterdiği, bir yandan doğal gazın öte yanda petrolün fışkırdığı sürrealist bir sinema setine dönüştürerek toplumu etkilemeyi becerdi. İhtişamın ve itibarın yükseltildiği bir vasatta Kılıçdaroğlu’nun mütevazı tavırları, muhafazakâr seçmen tarafından teveccühle karşılanmadı. Çünkü bu toplum tevazuyu sevse de ihtişam ve itibara boyun eğen kültürel kodlara sahip. Fatma Bostan Ünsal: “Kimlikler üzerinden oy devşirmenin kolaycılığı HDP için de söz konusudur. Çok eskiden eski HDP milletvekili Altan Tan’ın HDP için söylediği “yöneticilerin CHP gibi seçmeni AK Parti gibi” olduğu eleştiri dikkate alınmamış gözüküyor.”
2002’de 30 yaşında AK Parti’den milletvekili seçilen, 2011 yılında 39 yaşında bakan olan, bir dönem parti sözcülüğü yapan Suat Kılıç AK Parti’den istifa ettiğini açıkladı. Kılıç, Avrupa Milli Görüş Teşkilatı eski başkanı olan ve çok eşliliği tartışılan kayınpederi Ali Yüksel’in Konya’dan milletvekili seçildiği Yeniden Refah Partisi’ne katıldı. Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan: “Partimize katılımların arkası gelecek. Başka partilerin üst düzey yöneticileri, kurucuları, genel başkan danışmanları da partimize katılacak.”
23 Temmuz’da düzenlenecek erken seçimler öncesinde, Podemos’un da içinde bulunduğu 16 küçük sol parti seçim ittifakı kurdu. Sol ittifakın amacı ortak bir liste seçimlerde meclisteki sandalye sayısını arttırmak ve iktidardaki sosyal demokrat Sosyalist Parti lideri ve Başbakan Pedro Sanchez’in seçim sonrasında hükümet kurmasını kolaylaştırmak.
Kılıçdaroğlu'ndan İmamoğlu'nun genel başkan adaylığına İstanbullu cevap: Aday olabilir. Ama İstanbul bir CHP’li tarafından yönetilmeli. Kazandığımız şehri neden verelim. Erdoğan kazandığı gün "İstanbul’u almalıyız" dedi. Bana İstanbul'u vermenin akılcı bir gerekçesini gösterin?
Seçim sonuçları, seçim kampanyası ve zafer kutlamalarında ortaya çıkan görüntüler Türkiye siyasetindeki Reisçilik fenomenini bir kez daha gösterdi. İnsanların “Reis’e” olan bağlılıklarını Prof. Dr. Sinan Canan’a sorduk: “Evet, Reisçilik diye bir gerçek var antireisçilik diye bir durum da var. Toplumun kabaca yarısı bir babaya bir evlat sadakatiyle tutunarak diğer yarısı bu babayı reddederek kendilerine kimlik buluyor. Ben siyasetle ilgilenen bir insan değilim ama seçimlerden önce girdiğim iddiaların hemen hemen hepsini kazandım. Çünkü benim siyasette gördüğüm tek şey bu ortamda kim daha baba tavırlar sergiliyorsa onun iktidar olduğudur. Türkiye toplumu her zaman ebeveyne ihtiyaç duyan bir toplumdur.”