Mehmet Uçum’un “Çözüm Süreci döneminde Akil İnsan Heyeti ile görüştüğümüz Erzurum’da bir şehit yakını, ‘terör bitsin Öcalan’a evimde kahvaltı veririm’ dedi” iddiasıyla başlayan tartışma sürüyor. Ayhan Ogan da olayın kendisinin de sekreter olarak görev yaptığı Doğu Anadolu Bölgesi Akil İnsanlar toplantısında yaşandığını açıkladı. 2014’te Trabzon’da “bir akrabasının şehit olduğunu” belirten bir esnafın "Akan kan tamamen dinecekse, Öcalan'ı evimde de misafir ederim. Ölene kadar da bakarım” dediği röportaj gündem olmuştu.
İzmir Milletvekili Salih Uzun, yarın Cemal Enginyurt’la Demokrat Parti’den ayrılacaklarını gözyaşlarıyla duyurdu:
“Bu tarihsel adresin küçük kalmasını isteyen bir güç var. Mehmet Ağar Bey’in Demokrat Parti’nin küçücük kalması için bir fonksiyon üstlendiği kanaatine vardım.“
Ziraat Bankası, CHP'li Cevdet Akay'ın gündeme getirdiği "logo değişikliğin maliyetinin yaklaşık bir milyar liraya mal olduğu" iddiasını yalanladı: “Bugüne kadar ihtiyaç nedeniyle yapılan tadilatlar kapsamında sadece 24 adet tabela değişimi yapılmıştır. Bundan sonraki değişim programı, logo kullanımı olan alan ve materyallerin kullanım ömürlerinin bitimine müteakip sadece önceki logo yerine yeni logonun kullanılması şeklinde yapılacak. Bu sebeple logo değişiminden kaynaklı Bankamıza ilave bir maliyet kesinlikle oluşturulmamıştır.”
Ekrem İmamoğlu, yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’e destek için Mardin’de.
İmamoğlu, uzun bir araç konvoyu ile Ahmet Türk’ün evi olan Kasrı Kanco Konağı'na gitti.
Çözüm Süreci’nde de aktif rol oynayan, eski AK Parti milletvekili Adnan Boynukara yazdı: “Bahçeli, lafzi olarak yorumlanan Öcalan çağrısıyla ortaya koyduğu inisiyatifi araçsallıkla ve/veya şüpheyle karşılayanlara, meseleyi ne ölçüde hayati gördüğünü ve çözüm için ne kadar kararlı olduğunu ifade etmeyi amaçlamaktaydı. Uluslararası bağlantıları olan bir örgütün, kendi iradesiyle silah bırakması ve kendini lağvetmesi zor. Çünkü bu mesele onlar açısından bir ‘iş’. O zaman doğru adım, örgütün ‘iradesi’ olarak tanımladığı ve ‘muhatap’ olarak gösterdiği kişiyle konuşmak. Türkiye’ye dair toprak merkezli ve teritoryal bir tezinin olmadığını deklare etmiş bir yapının, silahlı varlığının bir gerekçesinin olmadığının altı çizilmeli. Küçük korkuların, arkaik ezberlerin, tekçi ve asimilasyoncu sloganların bizi götüreceği bir yer yok.