Le Monde gazetesi 13 Kasım 2015’de Paris’in 7 ayrı noktasına düzenlenen ve 132 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısın faii olan IŞİD’lilerin yargılandığı mahkemeyle ilgili başyazı yayınladı: “Yapılan sorgulamalar, Gilles Kepel’in "İslam'ın radikalleşmesi" ve Olivier Roy’un "radikalizmin İslamileştirilmesi" tezlerinden ikincisini doğrular nitelikteydi. Davanın başlıca sanıklardan bazılarının cihada olan ilgileri, var oluşlarının sıradanlığına karşı bir meydan okumaya, bir kimlik arayışına, topluma duydukları nefrete ve İslam Devleti'nin mağduriyet söylemine olan bağlılıklarına dayanıyordu.
Altı lider 28 Şubat’ta Ankara’da kamuoyunun karşısına çıkacak. Liderlerin siyasete ve topluma yapacağı çağrı da hazır: “Tek adam rejiminden şikayetçiyiz. Keyfiliğe ve kuralsızlığa karşı demokrasiyi öneriyoruz, istiyoruz. Sen de var mısın?” Açıklanacak olan güçlendirilmiş parlamenter sistemin ana hatları: “Etkili ve katılımcı yasama, istikrarlı ve hesap verebilir yürütme, bağımsız yargı. Sembolik yetkileri olan cumhurbaşkanı, meclisin içinden çıkmış bir başbakan ve bakanlar kurulu.”
“Başkan” değil sadece cumhurbaşkanı olduğu eski sistemde Erdoğan’ın zaman zaman başvurduğu bir taktik vardı: Geniş kitleleri rahatsız eden gelişmeleri izliyor, sonra da onları ilk defa duymuş gibi ‘müdahale’ ediyordu. Fakat her şeyi denetlediği yeni sistemde bilmiyormuş gibi yapmak mümkün değil. Yine de can yakan elektrik faturalarıyla ilgili olarak geçtiğimiz hafta yapılan minik tarife makyajının nasıl sunulduğu hatırlanınca işin rengi değişiyor. Anlıyoruz ki, “haberim yoktu” denemese de kimsenin yapamayacağını yapıp “halkı rahatlatan” başkan imajı yine de parlatılmaya çalışılacak.
Son birkaç yıldır televizyon tartışmalarının vazgeçilmez ismi olan Doğu Perinçek, üç ayı aşkın bir süredir akşam kuşağındaki tartışma programlarında görünmüyor. En son 5 Kasım’da CNN Türk’te Ateş Çemberi programına katılan Perinçek, hükümetin Rusya-Ukrayna gerilimindeki pozisyonu başta olmak üzere Türkiye’nin dış politikasına sert eleştirilerle yüklenmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la muhalefet liderleri arasındaki insani ‘Covid-19 diyalogu’ Devlet Bahçeli’yi tedirgin etti. Bu, daha önce de oldu. Bahçeli, AK Parti ile muhalefet arasındaki en küçük bir yumuşamadan bile büyük bir rahatsızlık duyuyor. İktidarda bu yönde bir temayül gördüğünde hemen müdahale etme gereği duyuyor, herkesin kendi alanında durması ve kimsenin hudut ihlali yapmaması için dişlerini gösteriyor.