Bosna Hersek seçimlerinde ne oldu? Türkiye sosyal medyasında yer alan yorumlarda olduğu gibi Boşnaklar ülkelerine ihanet mi etti? Savaşta dökülen kanlar boşa mı gitti? Seçimi yerli ve milli olmayanlar mı kazandı? Bu yorumlar geçerli değil, çünkü SDA seçmeni partinin liderine oy vermezken partisini sahiplendi. SDA seçmeninin ve geniş manada Boşnakların, -Bakir İzetbegoviç’in eşi Sebija İzetbegoviç’in de daha çok görünür olmasıyla birlikte- partinin her geçen gün aileyle daha fazla anılmasına güçlü bir itirazda bulunduğunu söyleyebiliriz.
“Anketörler geçmişte birçok kez olduğu gibi bugün de yanıldı. Brezilya'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda solun zafer ilan edeceği düşünülüyordu, ne var ki sağ populist cumhurbaşkanı seçim öncesi yapılan tahminlerden çok daha iyi bir performans gösterdi…” Guardian’dan Jon Henley, ABD seçimleri, Brexit gibi örnekleri de hatırlatarak anket şirketlerinin sık sık neden yanıldığını irdeliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü AK Parti grup toplantısında Kılıçdaroğlu’nun “başörtülü kadınlar için yasal güvence” teklifini eleştirdi, el yükselterek anayasa değişikliği önerdi. Erdoğan konuşmasını bitirirken “kadın ve erkeğin birleşiminden oluşan aile kurumuna da güvence altına alalım” dedi. Erdoğan’ın önerisi akıllara Macar lider Viktor Orban’ın anayasa değişimi ve seçim taktiğini getirdi. Viktor Orban ve partisi, Nisan 2022’deki seçimlerle LGBTİ ve aile kurumu hakkındaki bir referandumu aynı güne getirmiş, seçimlerde muhafazakâr-sağ seçmenin iradesini etkilemeye çalışmıştı.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminde geride kalan 7 ayda neler yaşandı? Batı’nın ve Türkiye’nin bu süreçteki tutumu nasıl oldu? Putin ile Hitler arasındaki benzerlikler neler? 1990’larda artık sona erdiği düşünülen milliyetçilik nasıl oldu da 19. yüzyılda olduğu gibi yeniden parladı? Bu ve daha fazla sorunun yanıtı Serbest TV’de yayımlanan Halil Berktay ile Güncellikten Tarihe, Tarihten Güncelliğe programının ilk bölümünde…
26 Eylül gecesi saat 23:30’da Mersin’de Tece Polsevi’ne silahlı-bombalı saldırı düzenlendi. Ertesi sabah (27 Eylül) erken saatlerde Mersin Büyükşehir Belediyesi personelinden 22 kişi gözaltına alındı. İktidar basını gözaltıların saldırı soruşturması kapsamında gerçekleştirildiğini yazdı. Oysa iki olay arasında bağlantı yoktu, gözaltılar bir KCK soruşturmasının parçasıydı. Peki, iktidar basınının gözaltıların gerçek nedenini bilmiyor olması düşünülebilir mi? Tabii ki biliyorlardı fakat onlar “gereğini yapan” gazetecilerdi ve bu fırsatı kaçırmamışlardı.