“Cumhuriyet dönemi boyunca herkesin incelediği, rapor hazırlattığı bir meseleyle ilgili çıkıp ‘hiçbir sorun yok’ demenin bir anlamı yoktur. Geçmişte bu konular tamamen Genelkurmay’a havale edilmişti. Genelkurmay da zaten siyaset kurumunun bu konularda yetkili olmasını kabul etmiyordu. Bugün de bu hükümet sistemi bırakın siyaset kurumunu, meclisi, yargıyı hatta yürütmeyi de vesayet altında tutuyor. Bugünün vesayeti de dünkü vesayet gibi temel sorunların çözümünü engelliyor.”
Yasin Aktay, Ankara-İstanbul uçağında karşılaştığı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile aralarında geçen 45 dakikalık sohbeti Serbestiyet’e anlattı: “Mülteci meselesindeki tutumlarına yönelik eleştirilerimi söyledim. Kendisi eleştirilerimi son derece nazikçe, centilmence dinledi. Bu konuları karşılıklı olarak daha çok konuşabileceğimiz imkânların olabileceğini de teyit etti. Konuşulması gerektiğini de söyledi. Centilmence bir muhabbet oldu.”
DEVA Partisi’nin “üniversiteleri halka açacağız” vaadi tartışma yarattı. Partinin açıkladığı Yükseköğretim Eylem Planı’nı hazırlayan DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen’e bu vaadin gerçek içeriğini sorduk: “Üniversiteler artık eskisi gibi hayatın bir evresinde gidilen değil her yaşta gidilen yerler. Yeri gelir master için, yeri gelir bir programa katılmak için gidilir. ‘Üniversiteyi halka açıyoruz’ cümlesi ‘Suriyelileri sınır dışı ediyoruz’ gibi popülist vurucu cümlelere benzetilebilir. Ama karşılığı hayat boyu eğitimdir. İnsanlar gitsin orada piknik yapsın demiyoruz.”
İnsan hakları savunucusu avukat Gülden Sönmez ile, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Bachelet’in Uygur Özerk Bölgesi’ni de kapsayacak Çin ziyareti üzerine konuştuk: “Heyet, Çin makamlarının kontrolü dışında bir çalışma yapabilirse başarılı bir denetim yapabilir. Bütün dünyanın gözü üzerlerinde. BM’nin en az 1 milyon insanın kamplarda tutulduğu yönünde kendi beyannamesi varken; bunu tespit etmek için giden heyetinin bir şey göremeden çıkıp gelmesi, BM’nin meşruiyetinin sorgulanması anlamına gelir.”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’ya katıldığı MEF Üniversitesi’ndeki söyleşide Kavala davasıyla ilgili söylediği “Türkiye’nin uygulamadığı AİHM kararları ile ilgili bir formülasyon bulunması gerekir” sözleri hatırlatıldı ve Gezi davasında verilen kararlar soruldu: Bu vatandaş üç ayrı suçtan yargılanıyor. AİHM’nin kararı bir suçla ilgili. Türkiye de diyor ki AİHM’nin kararına konu olan suçtan dolayı bu kişi zaten serbest bırakılmış, başka suçtan tutuklanmış.
Karmaşık bir konu. Karmaşık bir hale geldi. Karmaşık hale gelen bu sorunun bir formülasyon bulunup tasfiye edilmesinde, giderilmesinde yarar olduğunu ifade ettim. Yine aynısını söylüyorum.”