Türkiye’de 2016’dan bu yana ikamet izniyle yaşayan Uygur Mahmut Anayeti’nin (37) geri gönderme merkezine gönderildiği ve hakkında geri gönderme prosedürü uygulandığı Serbestiyet’in haberiyle gündeme gelmiş ve sosyal medyada büyük tepki görmüştü. Göç İdaresi Başkanlığı, “gerçek dışı iddialar” başlıklı açıklama yayımladı. Serbestiyet, Mahmut Anayeti hakkında Göç İdaresi’nce verilen “sınır dışı” kararına ulaştı: “Gidebileceği güvenli üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine veya gönüllü olması halinde menşe ülkesine çıkışının sağlanmasına karar verilmiştir.” Av. Halim Yılmaz: “Uygur şahıs hakkında bir sınırdışı kararı olduğundan şüphe yok.”
Serbestiyet’in haberiyle ortaya çıkan, Silivri’de Uygur çocukların gittiği bir etüt merkezinin çalışanının, yaşları 4 ile 12 arasında değişen 7 Uygur kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmasıyla ilgili davanın ilk duruşması görüldü. Çocuklara istismarla suçlanan sanık Ahmet Kader (57), olay tarihinde 8 yaşında olan mağdur kız çocuğu için “Komşumun kızı. Benim evimde porno izlerken gördüm” dedi. Mağdur çocuk babası Abdülhekim Gazi, etüt merkezinin bağlı olduğu vakfın yöneticileri olan Uygur toplumunda tanınan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi: “Çocuğum olayı anlatınca, vakıf idarecileri Habibullah Küseni ve Abdurrahim Teşna, ‘Sanık hakkında şikayetçi olmayın’ dediler, sanığı kaçırdılar. Sanığı ben yakalayıp jandarmaya teslim ettim. Vakıf idarecileri tarafından tehdit edildik. Suç duyurusunda bulunduk.”
Ali Bayramoğlu ile Bugünler’de bu hafta: "Bu saldırının zamanlaması ve gerçekleştirildiği yer dikkate alındığında, iki temel ihtimal öne çıkıyor. İlk olarak, saldırının örgüt tarafından açılım sürecine doğrudan tepki olarak veya onu engelleme girişi olarak yapılmış olabilir. Bu kuvvetli bir ihtimal. Eğer bu doğruysa, örgüt burada açık bir mesaj veriyordur: 'Silah bırakmaktan söz etmeyin, Öcalan da söz etmesin.' Bu mesaj, örgüt içindeki farklı katmanlar ve karar vericiler arasında yaşanan bir iç gerilimi yansıtır ve tetikler."
2018’de Şanlıurfa Suruç’ta dört kişinin öldürüldüğü olaylar sonrasında Şenyaşar ile Yıldız aileleri arasında barış sağlanması için AK Parti’den Bekir Bozdağ ile Abdülhamit Gül, DEM Parti’den Sırrı Süreyya Önder ile Ahmet Türk Suruç’a giderek ailelerle görüştü. DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar, Suruç’un “barış süreci”ni Serbestiyet’e anlattı: “Bozdağ ile Gül, Cumhurbaşkanı'nın talimatıyla geldiklerini ve selamlarını getirdiklerini söyledi. Yaşananların, ismi konulmayan süreçle ilgisi olduğu açık. Temennimiz bu bir başlangıç olsun ve devamı da gelsin. Sadece kişisel görüşüm değil parti olarak da bu fikirdeyiz. Yıldızlardan tahliyelere itiraz etmeyeceğiz. Barış için gerekli sağduyu gösterilecek. 2 yıl önce de hükümet kanadından barış talebi geldi, kardeşim tutukluyken olmaz dedik.”
Bahçeli’nin Öcalan için “Terörün tamamen bittiğini haykırsın. Bu kararlılığı gösterirse umut hakkından yararlanmasının önü ardına kadar açılsın” çağrısı, umut hakkı tartışmalarını tekrar gündeme getirdi. AİHM içtihadına göre umut hakkı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahkumların cezaevinde 25 yılı doldurmasının ardından iyi hal gerekçesiyle şartlı salıverilmelerinin değerlendirilmesini tanımlıyor. AİHM, 2014’te Öcalan için umut hakkı değerlendirmesinde bulunmuş ve ihlal kararı vermişti. 25 Eylül’de Sırrı Sakık, TBMM’ye umut hakkıyla ilgili kanun teklifi sunmuştu: “AİHM kararlarının yerine getirilmesi amacıyla ‘salıverme perspektifi’ doğrultusunda söz konusu cezanın yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.”