VİDEO HABER

Etyen Mahçupyan ile Küçük Meseleler: Tesadüfler

İsmail İçen bu hafta Küçük Meseleler’de Etyen Mahçupyan ile tesadüfleri konuştu: “Tesadüflerin bu dünyada bizim sandığımızdan daha önemli olduğunu teslim etmemiz gerekiyor. Belki de Tanrısal olanın da asli unsuru tesadüflerdir. Determinist bir dünyada yaşamıyoruz, tesadüf dediğimiz şey işin özü. Bunu da artık bilimsel olarak ölçebiliyoruz. İnsanların ürettiği gerçeklik de stokastik ve nonlinear. Stokastik yani herhangi bir eylem yaptığımızda tek bir sonucu yok. Bir sürü ihtimal var. O ihtimaliyetler sürekli değişiyor, o eylemi tekrar yaptığımda başka bir ihtimal olabilir. İkincisi nonlinear. Yani benim bir eylemimin seni nasıl etkilediği sorusunun cevabı; benim bu noktaya nasıl geldiğimle, senin o noktaya nasıl geldiğin belirliyor bunu. Senin şu ana kadarki bütün hayatın ve benim şu ana kadar ki bütün hayatım benim seni nasıl etkilediğimi belirliyor.” Küçük Meseleler şimdi yayında.

Evet benim, Monşer! | Singapur hayaliyle yola çıkıp Sri Lanka’ya getirilen 200 Türk mülteci..

Emekli Büyükelçi Yalım Eralp anlatıyor: “Hindistan’da görev yaparken itimatname sunmak için Sri Lanka’ya gittim. İndiğimde Hindistan çıkartma yapıyor, top sesleri duyuluyordu. Sri Lanka’da beni karşılayan fahri konsolos bana 200 kadar Türk mültecinin ülkeye geldiğini söyledi. Şaşırdım. Kim Sri Lanka’ya iltica eder dedim. Meğer bir sahtekar ‘sizi Singapur’a götüreceğim’ deyip Sri Lanka’ya getirmiş Türkleri. Fahri konsolos 2 ay boyunca onları yedirdi içirdi, sonra bir gemi aldı götürdü onları…”

RÖPORTAJ | Adem Özköse: Gönülden düşme vardı ama siyasi partiler alternatif oluşturamadı; AK Parti seçmeni kendi alternatifini oluşturdu, sandığa gitmedi

Gazeteci, yazar Adem Özköse, İslâmî camia içerisinde insan hakları ve hukuk hassasiyeti ile öne çıkan isimlerden. Özköse ile yerel seçimlerin sonrasında çıkan tabloyu, muhafazakar kesimlerin özeleştiri sürecini konuştuk: “Gönülden düşme vardı ama siyasi partiler alternatif oluşturamayınca, AK Parti seçmeni kendi alternatifini oluşturdu, sandığa gitmedi. Tepkisini, öfkesini böyle dile getirdi. Ekonomi bir neden. Kendisinden olmayanı konuşturmayan ya da kendinden olsa bile az biraz farklı düşünenleri cezalandırmaya çalışan bir düzen oluşturuldu. Benim çevremde sandığa gitmeyenler için bir sebep de İsrail ile ticaretin sürmesi oldu. Bundan sonrası kolay değil. Çok yazıldı, çizildi, söylendi. Demek ki bir tokat yemeleri gerekiyormuş. Seçmen bu kadar güçlü bir tokat atmasaydı, yine geçiştireceklerdi. Bu AK Parti için de büyük bir fırsat.”

Solun Kültür Serüveni – 5 | Halil Berktay anlatıyor: Aydınlanma ve Kutsalsızlaşma

Marksizm başlangıçta statükoya karşı hep eleştirel, itirazcı ve tartışmacıydı. Tabii daha sonra Marksizm, özellikle 20. yüzyıldaki komünizm ve hele devletleşmiş komünizm varyantıyla kendi taassubunu oluşturdu. Bizde 1970’ler ve 80’lerin solcu gençlerinin (ve hattâ büyüklerinin) tartışma terbiyesi çok su götürür. Belki bu toplum klasik Aydınlanma ve klasik Liberalizm tezgâhından geçmediği için. Yani, gözlerini dünyaya açtıkları anda sırf Marksizmle karşılştıkları için.
- Advertisement -

Solun Kültür Serüveni – 4 | Halil Berktay anlatıyor: Hangi Sol?

Atilla İlhan’ın böyle bir dizi kitabı vardı bir zamanlar: Hangi Sol, Hangi Sağ, Hangi Batı, Hangi Atatürk gibi. Oldukça normatif karakterdeydi; her bir kategorisinin, tabii özellikle Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün “doğru”sunu arıyor, daha doğrusu budur diye va’zetmeye kalkıyordu. Benim bugünkü sorum çok daha basit; bazı izleyicilerimden gelen ilk soru ve itirazlarla sınırlı...

En Son Çıkanlar