27 AB üye ülkesinin liderleri oybirliğiyle, yiyecek, su ve tıbbi malzemelerin Filistinlilere ulaşmasına izin vermek için insani koridorlara açılması ve bombardımanın durdurulması çağrısında bulundu.
Brüksel’de yapılacak iki günlük liderler zirvesinin ardından resmi bir deklarasyon yayınlanacak.
İspanya’nın anlaşma metninde “ateşkes” ifadesinin kullanılmasını istemesi ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un bu öneriye karşı çıkması nedeniyle oturum geç saatlere kadar devam etti. İspanya başbakanı Pedro Sanchez, AB liderlerini resmi deklarasyonda iki devletli çözüme ilişkin bir barış konferansı fikrini desteklemeye ikna etti.
Üye ilkeler, Gazze ve İsrail’deki sivil ölümlerine ilişkin kullanılacak belirli bir dilde de anlaşmaya vardı:
“Avrupa Konseyi, uluslararası insancıl hukuka uygun olarak tüm sivillerin her zaman korunmasının sağlanmasının önemini yinelemektedir. Sivil can kaybının tümünü esefle karşılıyoruz”
İnsani yardım taşıyan kamyonların Gazze’ye güvenli bir şekilde girişine izin vermek için çatışmalara “duraklama” çağrısında bulunan deklarasyonda şunlar belirtildi:
“Avrupa Konseyi, Gazze’de kötüleşen insani durumla ilgili endişesini ifade ediyor ve insani koridorlar da dâhil olmak üzere gerekli tüm önlemlerin alınması yoluyla ihtiyaç sahiplerine ulaşması için sürekli, hızlı, güvenli ve engelsiz insani erişim ve yardım çağrısında bulunuyor.”
İsrail’in yakın müttefiki Almanya da dâhil olmak üzere “pencereler” tabirini tercih eden üç üye devletin, “insani koridorlar” tabirini içeren daha önceki bir metinde kalıcı bir ateşkes önerildiğini ve İsrail’in kendini savunma hakkına zarar vereceğini düşündükleri anlaşılıyor.
Bu ayrışma, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasında, çatışmaya ilişkin ilk açıklamalarında insani kaygıların vurgulanmaması nedeniyle yaşanan anlaşmazlığı yansıtıyor.
Perşembe günü gazetecilere konuşan Estonya Başbakanı Kaja Kallas, bütün üye ülkelerin Gazze’ye acil yardım sağlanması ihtiyacı etrafında birleşeceğini söylemişti.
Ancak bazı yetkililer, bu konuda ortak bir duruş sergilenememesinin dünyanın güneyinde AB’ye verilen desteğe zarar verdiğini düşünüyor.
The Guardian’a konuşan üst düzey bir yetkili “(Kahire barış zirvesinde) ağır bir şekilde eleştirildik, sanki son iki yılda (Arap ülkelerine) yaptığımız tüm yardımlar tuzla buz olmuş gibiydi” dedi.
Yine The Guardian’a konuşan bir diplomat, zirveye ilişkin resmi bildiride “duraklama”, “duraklamalar” veya “pencereler” ifadesinin olup olmamasını umursamadıklarını ancak bunun Hamas için bir fırsat yaratmasından endişe duyduklarını söyledi. Diplomat, “eğer duraklama çok uzun sürerse, bu Hamas’ın toparlanmasına ve yeniden saldırmasına yardımcı olacaktır” ifadesini kullandı.
Kovid salgını ve ardından Ukrayna’da gösterilen birlik ve beraberliğin ardından, Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından ilk 48 saatte Orta Doğu politikasına ilişkin görüş ayrılıkları gün yüzüne çıktı. Bu süreçte Von der Leyen, İsrail’in kendisini savunmasının uluslararası hukuka uygun olmasını sağlama gerekliliği konusunda Michel’le ayrıştı.
Zirvede Sırbistan ile Kosova arasındaki müzakereleri canlandırma çabaları başarısızlıkla sonuçlandı.
Fransız, İtalyan ve Alman liderlerin başlattığı beş saatlik görüşmelerin ardından iki taraf birbirinden her zamankinden daha mesafeli görünüyordu. Kosova, nüfus çoğunluğunun Sırplardan oluştuğu kuzey kesiminin “kendi kendine yönetme” yönündeki önerisini kabul ettiğini söyledi, ancak Belgrad bu öneriyi imzalamayı reddetti.
Hafta sonu, aralarında ABD’nin Balkanlar özel elçisi Gabriel Escobar’ın yanı sıra Fransa, Almanya, İtalya ve AB temsilcilerinin de bulunduğu bir heyet, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić ve Kosova Cumhurbaşkanı Albin Kurti ile ayrı görüşmelerde bulunmak üzere Belgrad ve Priştine’ye uçmuştu.