İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ve Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan’ın helikopter kazası sonucu yaşamlarını yitirmeleri, dünya ve İran açısından ne anlam ifade ediyor?
Son beş yıldır İran siyasetinde konuşulan en önemli gündem maddelerinden biri, yeni Devrim Rehberi’nin kim olacağıydı.
İran’da 1979’da yaşanan devrimin ardından ilan edilen rejim, Velayet-i Fakih teorisine göre inşa edildi. Teoriye göre, Devlet, Şiilerin beklediği Kurtarıcı Mehdi’ye vekalet ettiğine inanılan bir Şii din adamı (Fakih) tarafından yönetiliyor. “İmâm,” “Devrim Rehberi” ve “Veliyy-i Fakih” ünvanlarına sahip olan Ali Hamaney, ilk “Rehber” Ayetullah Humeyni’nin öldüğü 1989’dan bu yana, İran’daki sivil ve askeri bürokrasiyi, medya ve yargıyı kontrolünde tutuyor.
İran Üniversite Öğrencileri Haber Ajansı’na (ISNA) Ocak 2019’da konuşan Uzmanlar Meclisi (Meclis-i Hubregan) üyesi Ayetullah Ahmed Hatemi’nin, rejimin 1 numaralı makamı olan “Rehberlik” koltuğunda oturan Ayetullah Ali Hamaney’den sonra “Devrim Rehberi” olacak muhtemel adayların bulunduğunu belirtmesi, kamuoyunda tartışma konusu olmuştu.
İran’da Cumhurbaşkanlığı, parlamenter demokrasilerdeki Başbakanlık makamına denk bir konumda. Rejimi asıl yöneten kişi olan Rehber Hamaney’in prostat kanseri olması dolayısıyla, Hamaney sonrası dönemde Tahran’daki düzenin nasıl bir yol haritası izleyeceği merak konusu.
Harvard Üniversitesi mensubu, İran asıllı ABD’li araştırmacı ve Amerikan Uluslararası Ortadoğu Konseyi Başkanı Mecid Rafi Zadeh, 2021’de, Reisi henüz Cumhurbaşkanı seçilmemişken şöyle diyordu: “Hâlihazırda Yargı Erki Başkanı olan İbrahim Reisi, Hamaney’den sonra Rehber olacak.” Zadeh’e göre Reisi’nin etkisi, Mahmud Haşimi Şahrudi (İran Devrim Muhafızları üyesi ve eski yargı başkanı), Mucteba Hamaney (Hamaney’in ikinci oğlu), Muhammed Taki Misbah Yezdi (muhafazakar din adamı) ve Muhammed Rıza Mehdevi Kani (muhafazakar din adamı ve Uzmanlar Meclis Başkanı) gibi, bazıları artık hayatta olmayan adaylardan daha az değildi.
Ancak gene Zadeh’in o zamanki ifadesiyle, “Hamaney’in yerini almaya hak kazanan bu isimlerden herhangi birinin, Devrim Muhafızları kadrosu için bir seçenek olması pek de olası değil, çünkü her biri özel bir sosyal ve politik tabana sahip. Bir başka deyişle Devrim Muhafızları’nın, hatta Anayasa Koruma Konseyi ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi’nin liderlerinin egemenliğine ve bağımsızlığına büyük bir meydan okuma oluşturabilirler.”
Hamaney’in koltuğuna oturabilecek adaylar arasında, ayrıca rejimin kurucusu İmam Humeyni’nin torunu Hasan Humeyni, İran Yargı Kurumu Başkanı Sadık Laricani, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bulunuyor(du). Adaylar arasında olan, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) eski başkanı Mahmud Haşimi Şahrudi 2018’de öldü.
En güçlü aday olan Reisi’nin de ölümü ile, Hamaney’in küçük oğlu Mücteba’nın önü açılmış oldu.
İran’da RASA haber ajansının 2022’de Mücteba Hamaney için “Ayetullah” unvanını kullanması, Mücteba Hameney’in, babasının ardından dini lider olmaya hazırlandığına dair iddiaların ortaya atılmasına yol açmıştı.
Ülkedeki en yüksek dini ve siyasi otorite olan “Rehber” olabilmesi için, ülkedeki “Taklid Mercii” ve “Ayetullahuzma” mertebesindeki üst düzey Şii din adamları tarafından “Ayetullah” unvanı verilmesi gerekiyor. Rasa Haber Ajansı “Ayetullah” unvanını, Mücteba Hamaney’in birkaç yıldır eğitim gördüğü ve öğretmenlik yaptığı Kum Havzası’ndaki ilahiyat kursuna kaydolmasıyla ilgili bir haberde kullandı. Ayetullah mertebesi Şii medreselerinde (Havza-i İlmiye) en yüksek seviye olarak kabul ediliyor. Yüksek rütbeli “Oniki İmamcı” Şii din adamları için onursal bir unvan. Dini ilimlerde bir dereceyi tamamladıktan sonra doğrudan elde edinilen akademik unvanların aksine, Ayetullah unvanı, Şii âlimler tarafından veriliyor. Ayetullah, Şiilik’te özellikle Câferîliğin başlıca ekolü olan Usulî kolunda kullanılan bir unvan.
Allah’ın ayeti (delili) anlamına gelen Ayetullah unvanına sahip din adamları ayrıca fetva verme yetkisi kazanıyor.
Ayetullah unvanı, ulema topluluğunun fikir birliğine dayanarak hocası tarafından verildiğinde Ayetullah unvanı kazananlar Kur’an, Sünnet, İcma ve Akıl (Sünnilerdeki Kıyas) başta olmak üzere Fıkıh usûlünden hareket ederek içtihad etme hakkına sahip oluyorlar.
En önemli Ayetullahlar fıkıh usûlü toplaması olan yazarlarsa Büyük Ayetullahuzma (Büyük Ayetullah) diğer tabirle merci-i taklid seviyesine yükselebiliyorlar.
Hamaney’in dört oğlundan ikincisi olan 53 yaşındaki Mücteba Hamaney, şimdiye kadar şii din adamları hiyerarşisinde yüksek bir rütbe olmayan ‘Hüccetü’l İslam’ unvanıyla tanındı.
Musevi Mücteba’ya karşı uyarmıştı
Şubat 2011’den beri ev hapsinde tutulan eski Başbakan reformist lider Mir Hüseyin Musevi, Hamaney’in oğlu Mücteba’ya atıfta bulunarak, halkı iktidarın babadan oğula geçmemesi gerektiği konusunda uyardı. Musevi’nin uyarısı, Mücteba’nın babasının yerine geçme çalışmalarına ilişkin söylentilere yol açtı.
Seçimden sonra çıkan gösterilerde, protestocular, seçim sonucuna müdahale etmek, Ahmedinejad’ın iktidara gelmesi ve göstericileri bastırmakla suçlanan Mücteba Hamaney aleyhine sloganlar attılar. Protestolarda sıklıkla “Kahrol Mücteba, iktidara ulaşamayacaksın!” sloganları atıldı.
Geçtiğimiz yıllarda, Mücteba’nın İran Devrim Muhafızları ile ilgili mali yolsuzluk davalarına karıştığına dair söylentiler ortaya çıktı. Söylentiler ayrıca onu, Hamaney tarafından yakın zamanda sınır dışı edilen Hüseyin Tayyib’in başkanlığı döneminde Devrim Muhafızları istihbaratını denetlemekle itham ediyor.
Mücteba Hamaney, İran siyasetinde gizemli bir figür. Devlette herhangi bir kamu görevi yok ve nadiren halk arasında görülüyor. Ancak babasının ofisi ve Devrim Muhafızları İstihbarat Teşkilatı gibi güçlü kurumlarda Hamaney’in diğer oğullarından çok daha fazla etkiye sahip olduğu söyleniyor. Mücteba Hamaney, ayrıca ülkenin devlet radyosu ve gayr-ı resmi siyasi ilişkileri de dahil olmak üzere ülke siyasetinde önemli bir etkiye sahip.
İç Çatışmanın ayak sesleri
Institute for War and Peace Reporting’de Program Direktörü Ali Reza Eshraghi “İran’ı Bekleyen Veraset Krizi” başlıklı makalesinde yakın zamanda İran siyasi elitleri arasındaki çatışmayı şöyle özetlemişti:
“Bazı reformist liderler seçimi boykot etti. Çok sayıda muhafazakâr aday, sertlik yanlısı İbrahim Reisi’nin yarış dışı bırakıldığına dair söylentiler yaydı. Örneğin Hamaney’in Reisi’nin aday olmasını yasakladığını iddia ettiler.
Sonunda Reisi kazandı. Ancak muhafazakâr seçkinler içindeki tartışmalar öyle yoğundu ki Cumhurbaşkanı, seçim zaferinden iki ay sonrasına kadar kimi cumhurbaşkanı yardımcısı seçtiğini açıklayamadı. Kendi kampı içindeki farklı çıkar gruplarının koltuk için yarışması nedeniyle Merkez Bankası başkanını belirlemesi birkaç ay daha aldı. İran’ın para birimi çöktüğü için, Aralık 2022’de Banka Başkanı’nı farklı bir gruba bağlı biriyle değiştirmek zorunda kaldı.”
Dolayısıyla bu bağlamda Mahsa Emini protestolarını şiddetle bastıran Reisi’nin “ortadan kaldırılması” müesses nizamın daha da sertleşerek olduğu gibi devam etmesini savunan kanadın dizginlenmesini, rejimin devamlılığını kısmi tavizler vererek sürmesini savunan muhafazakarların güçlenmesini sağlayabilir.
İran’da rejimin kurduğu siyasi dengeler Arap Baharı sonrası bozuldu
İran 1979’da yaşanan halk devrimi sonrası 1981’e kadar Sosyalist ve İslamcı kadrolar arasında iç çatışma yaşadı. Sosyalistlerin tasfiyesi ile sonuçlanan süreçte kurulan yeni İslamcı rejim içerisindeki gruplar İmam Humeyni’nin ölümüne kadar ortak hareket ettiler.
1989 sonrası Humeyni’nin yerine gelen Hamaney, İslamcılar dışında kalan tüm politik akımları sistem dışında bırakarak Reformist/ılımlı – Muhafazakar/baskıcı dengesinde bir İslamcı politik düzen tesis etti.
2009’da reformist Yeşil Hareket’in bu denge düzeni dışında kalan unsurların da çatı yapılanmasına dönüşmesi karşısında Rehber Hamaney reformistleri de denge unsuru olmaktan çıkarttı. Ancak asıl tehdit algısı reformistlerin Arap Baharı sürecine destek vermesi ile oluştu.
Yeşil Hareket, sokaklardan ve direnişten men edilerek geçirdiği 2010 yılının ardından ilk kez Mısır ve Tunus’taki özgürlük mücadelelerine verdiği desteği vurgulamak üzere 14 Şubat 2011’de yeni bir gösteri düzenlemeye karar verdi. Ancak 25 Bahman (14 Şubat) protestosu yine rejimin sert tepkisi ile bastırıldı, gösterilerde iki protestocu hayatını kaybetti. Rejim hareketin bölgesel konjonktürden güç kazanmasını engellemek amacıyla hareketin liderlerinden Mir Hüseyin Musevi eşi Zehra Rahneverd ve Mehdi Kerrubi’yi ev hapsine alarak, Yeşil Hareket’in ve dış dünya ile bağlantılarını kesmiş oldu.
Mart 2011’de Suriye’de başlayan barışçıl protestoların devlet terörüyle bastırılması için Şam rejimini teşvik eden de destekleyen de aynı Tahran rejimi olacaktı.
2011 sonrası muhafazakarların çok daha güçlendiği İran siyaset sahnesinde Reisi’nin ağırlığının artması Tahran rejiminin kendi resmi ideolojisinin kalıplarına uymayan Türk, Kürt, Beluç toplumlarına, Sünni dindarlığa ve seküler yaşam taleplerine yönelik çok daha baskıcı politikalara başvurulmasına yol açtı.
Önce İslamcı olmayan siyaseti dışlayan ardından Reformist İslamcı siyaseti illegal ilan ederek ülkedeki politik zemini sadece Muhafazakarlar arası güç mücadelesine hapseden İran rejiminin Suriye iç savaşına doğrudan katılması İslam dünyasındaki etki alanını da minimize etti.
Bu bağlamda Hamaney rejiminin iç politikada ve bölgesel denklemde içine kapanma ve içe çöküş sürecinde olduğu söylenebilir.
Mahsa Amini’nin gözaltında ölümü sonrası Eylül 2022’de başlayan ve Aralık ayına kadar süren gençlik hareketinin Hamaney-Reisi ikilisi tarafından Şam yöntemleri ile bastırılmasının faturası ise çoğu başlarına nişan alınarak öldürülmüş İranlı gençler olacaktı…
İran İnsan Hakları Örgütü ölü sayısını 537 olarak belgeledi. Reisi’nin politikalarının yansıması olarak 7 genç gösteriler sonrası idam edildi.
2023’e geldiğimizde 7 Ekim Gazze Savaşı sonrası İran’ın bölgede daha da izole edilmesi Tahran’daki siyasi elitlerin tercihlerini nasıl yönlendirecek bunu zaman gösterecek.