Avusturya’nın gündeminde beş isim var bugünlerde. Gelin yakından bakalım.
Karl Nehammer: Avusturya şansölyesi ve merkez sağcı Avusturya Halk Partisi ÖVP’nin lideri olan Nehammer, son haftalarda, İsrail’e verdiği destekle dikkat çekiyor. 25 Ekim’de İsrail’e giden ve Netenyahu’yla görüşen Karl Nehammer; 22 Ekim’de, 17 yaşındaki bir Türk kızın Viyana Sinagogu’ndan İsrail bayrağını indirmesi sonrasında sert açıklamalarda bulunmuştu.
Türk medyasına pek yansımayan bu olayın ardından Cumhurbaşkanı Van der Bellen durumu yumuşatmaya çalışarak, “o kızın bunu bilinçli olarak yapmadığını umuyorum” diye konuşmuştu. Türk kız, sorguda, olay sırasında sarhoş olduğunu söylemişti. Bayrağı indiren kızın ve ona eşlik eden diğer Türk gençlerinin modern, laik görünümlü ve Avusturya vatandaşlığı sahibi gençler olmasından ötürü, bu olay üstünden çok fazla “mülteci karşıtlığı” geliştirilemedi.
Nehammer’in, elinde şarap kadehiyle, Avusturya’daki gıda enflasyonuna ve yoksul ailelerin çocuklarının açlık sorununa dair konuşmaları, yoğun tepkilere neden olmuştu. “O zaman gitsinler McDonalds’da hamburger yesinler, 1,40 Euro ne ki? Tamam çok sağlıklı olmayabilir ama o başka tartışma” gibi cümleleriyle, zor durumdaki ailelerle alay ettiği izlenimini uyandırmıştı. Nehammer’in bir özelliği de Avrupa ile Putin arasında köprü kurma çabası. Avrupa’nın Putin’le iletişiminin kesildiği bazı dönemlerde, o devreye girebiliyor ve iletişimi yeniden kurabiliyor. Sonuçta Avusturya kendini Doğu ve Batı arasında köprü olarak gören bir ülke. Nehammer geçen hafta da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’la bir telefon görüşmesi yaptı.
Herbert Kickl: Avusturya muhalefetinin en büyük sağ partisi FPÖ’nün lideri ve ülkenin eski içişleri bakanlarından olan Kickl’a ilgi büyük. Sağın yükselişinin de etkisiyle, şu anki anketlerde, bundan sonraki seçimi kazanma şansı en yüksek görünen isim Herbert Kickl. Avusturya’daki Türklere yönelik “Eğer Erdoğan’ı çok seviyorsanız, Türkiye’ye dönün.” gibi söylemleri olan Kickl,Türkiye’ye ve Erdoğan’a daha dostane dille yaklaşan Başbakan Nehammer’den, bu yönüyle ayrışıyor.Bu arada, “Viyana İstanbul Olmamalı” sloganı da Kickl’ın partisi FPÖ’nün ürünü. Avusturya’ya Suriye’den sonra en yüksek sayıda iltica talebinin Türkiye’den gelmesinin de etkisiyle, Türk karşıtlığı üstünden siyaset geliştirme “imkan”ları artıyor.
Hem Nehammer hem Kickl’ın Orban’la arası iyi. Avusturya, “Orban’ın (ve dolayısıyla da Putin’in) gölgesinde olmak”la eleştiriliyor. Hatta Avusturya’yı “Putin’in Alpler’deki kalesi” olarak tanımlayanlar olmuş. Rusya, yaptırımları aşmak için, Avusturyalı Raiffeisen Bank International’den yararlanıyor. Kickl, 2022’den bu yana, Ukrayna’nın Rusya karşısında savaşı kazanamayacağını söyleyerek, AB’nin ana akımından ayrışıyor. AB karşıtı ve dijitalleşme karşıtı konuşmalarıyla dikkat çeken Kickl’ın, seçilmesi durumunda, Avusturya’yı (daha da) “sağa kaydırması” bekleniyor.
Kickl, geçenlerde 40 yıllık geçmişe dayanan tuhaf bir olayla gündeme geldi: Yeşiller Partisi’nden Eva Glawischnig, lisede Herbert Kickl’le aynı okula gittiklerini ve kendisinin 14. doğumgünü partisinde şişe çevirmece oyununda öpüştüklerini açıkladı. Öpüştüklerinde, Herbert, Eva’dan bir yaş büyük, yani 15 yaşındaymış. Öte yandan, Herbert Kickl, Hıristiyanlık değerlerine yaptığı vurguyla, hem kendi seçmeni hem Orban tarafından ilgi görüyor. Siyasetteki Hıristiyanlık vurgusuna rağmen Avusturya toplumunun dinden uzaklaştığına, kiliselerin boş olduğuna dair gözlemler de var.
Andreas Babler: Avusturya’nın sosyal demokrat partisi SPÖ’nün yeni lideri Babler, enflasyon konusunu anayasada sabitlemek istiyor. Avusturya anayasasına “enflasyonun yüzde ikiyi geçmemesi” kuralını, yani devletin temel ihtiyaçlardaki enflasyonu kontrol zorunluluğunu eklemeyi öneren Babler’in önerisini beğenenler olduğu gibi “Babler popülizm yapıyor” şeklinde yorumlar da geldi.
Avusturya muhalefetinin en büyük iki partisinin başında olan Babler ve Kickl’ın göçmenlere yaklaşımı arasında zıtlık söz konusu: Babler dikkat çekici derecede göçmen dostu, Kickl dikkat çekici derecede göçmen karşıtı. Sağın güçlü olduğu Avusturya’da, Babler, kendine özgü sol yaklaşımlarıyla, ortalama düşünceden ayrışıyor. Birçok kişi, Babler’i ütopik düşünen hatta hayalci biri olarak görüyor. Babler, Avusturya’daki medyayı, sermayenin çıkarlarına hizmet etmekle suçluyor. Siyasi spektrumun iki zıt ucundaki Babler ve Kickl’ın toplam desteğinin %50’nin çok üstüne çıktığına dikkat çekiliyor. İktidardaki ÖVP’nin ve Şansölye Nehammer’in oy kaybetmesinin temel nedeni olarak enflasyon ve pahalılık gösteriliyor.
René Benko: 46 yaşındaki gayrımenkul zengini René Benko, Avrupa’nın Ali Ağaoğlu’su veya Dilan Polat’ı olarak görülebilir. Avusturya’nın son 20 yıldaki belki de en büyük ekonomik başarı öyküsü olan Benko’nun üretim değil emlak ekonomisiyle zenginleşmiş olması, eleştiriliyor. Benko, eleştirilere karşın, bulunduğu konuma sıfırdan gelmesinden ötürü “harika çocuk” olarak da anılıyor. Orta halli bir aileden gelen Benko, liseyi yarım bırakarak, emlak sektörüne atılmış. Çatı katlarını renove etmeye başlamış. 23 yaşında ilk şirketini kurmuş. İkna yeteneği ve sosyalliği sayesinde hızla sosyeteye girmiş. 2010’ların ortalarında, Karstadt gibi köklü Alman şirketleri, Benko’nun kontrolüne geçmiş. Benko, kent merkezlerine şık ve büyük AVM’ler yapmış.
Ancak “René Benko İmparatorluğu” şu an çöküşün eşiğinde. Pandemiyle gelen yeni ekonomik koşullar ve yükselen faiz, işlerini bozmuş. Benko’nun iflası, Avrupa’daki bazı yaygın zincir mağazaların ve AVM şirketlerinin de iflası anlamına gelebilir. Ana muhalefet lideri Babler, birkaç gün önce, partisi SPÖ’nün kongresinde şöyle bir iğneleyici yorum yaptı: “ÖVP’nin René Benko gibi bir adama kırmızı halı sermiş olması, bu partinin ekonomi vizyonunun en iyi kanıtıdır!”
Sebastian Kurz: Eski Avusturya Şansölyesi ve ÖVP eski lideri Kurz’u, Türkiye karşıtı açıklamalarıyla hatırlıyor olabiliriz. René Benko’nun hızlı yükseliş (ve düşüş) hikayesiyle, Sebastian Kurz’un hızlı yükseliş (ve düşüş) hikayesi paralel ilerledi. Kurz Başbakanlık döneminde ve sonrasında René Benko’yu destekledi. Kurz, bunu yaparken, Benko’nun (2014 yılında) yolsuzluktan hüküm giymiş olmasını sorun etmedi. Skandallarıyla ünlü olan Kurz, bir süredir, yolsuzluk suçlamalarını da içeren bir davadan yargılanıyor. Maliye Bakanlığı uzmanlarından Schmid, 2017 seçim kampanyasında Kurz’un desteklenmesi için birçok yayın organına reklam verildiğini, bu reklamların yasal olmayan yollarla finanse edildiğini aktarmıştı.
Benko ve Kurz, Kurz’un Başbakanlığı kaybetmesinden birkaç yıl sonra, 2022 yılında, birlikte Abu Dhabi’ye giderek, Benko’nun şirketleri için ekonomik kaynak bulmaya çalışmış, başarılı olamamışlar. Aslında 2010’lu yılların ortalarında, Abu Dhabi varlık fonu, Benko’ya kaynak sağlamış, yükselişine katkıda bulunmuştu. Avusturya’nın körfezdeki zengin Arap ülkeleriyle geliştirdiği yoğun ilişkiler ve bu ülkelerden fon/enerji/doğal kaynak elde etme girişimleri, genel olarak da ilgi çekiyor ve hatta yer yer espri konusu oluyor.