Ana SayfaDış HaberYalım Eralp: Batı’da İsrail’i destekleyen ülkeler ile halkları arasındaki makas açılıyor

Yalım Eralp: Batı’da İsrail’i destekleyen ülkeler ile halkları arasındaki makas açılıyor

Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Halkımız merak ediyordur, 'Batı ülkeleri neden İsrail’i destekliyor?' diye. İsrail, yarım asırdan fazladır kendini Hristiyan Batı’nın bir parçası olarak tanıttı ve bunu başardı. Ancak Batı’da ülkelerle halklar arasındaki bu makas giderek açılıyor. İleride ateşkes olsa da Orta Doğu’da barışın hâkim olacağına inanamıyorum. Çünkü öldürülenlerin yakınları, 20 yıl sonra yeni bir Hamas veya Hizbullah kurabilir.

İzlemek için:

Efendim, iyi haftalar. Gündem yoğun, biliyorsunuz Alman Başbakanı geldi. Bu arada Cumhurbaşkanımız da yeni sığınmacılara kapıyı açtığını söyledi. Alman Başbakanı’yla ne konuşulduğu konusunda bir ayrıntı yok. Ancak Eurofighter jet uçakları konusunda Almanya, topu üreticilerin başında gelen İngiltere’ye attı.

İkinci konu, Daron Acemoğlu’nun Nobel mükafatını candan kutlarım. Bir ara Türkiye’de dendi ki “bu adam ekonomiden anlamıyor,” arkasından Nobel’i aldı. Türkiye’nin aydın kurumlarından Galatasaray Lisesi’nde yıllar önce, “Daron Türk ismi değildir, senin adın Süleyman olsun” lafı, doğrusu utanç verici bir şey.

Gelelim Orta Doğu’ya. Şimdi Batı’da sesler giderek yükseliyor. Öncelikle İsrail, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün çıkmasını istedi. Çok büyük itirazlar gelince, onu bir kenara aldı. Halkımız merak ediyordur, “Acaba Batı ülkeleri niye İsrail’i destekliyor?” diye. Yarım asırdan fazladır İsrail, kendisini Hristiyan Batı’nın bir parçası olarak tanımladı, öyle tanıttı. Bunu başarıyla yaptı. Ancak şu var: Batı’da İsrail’i desteklemeye devam eden ülkeler ile halklar arasında makas iyice açılıyor. İleride ateşkes olsa da ben Orta Doğu’da maalesef barışın hâkim olabileceğine inanamıyorum. Çünkü öldürülenlerin yakınları, 20 yıl sonra yeni bir Hamas, yeni bir Hizbullah kurabilecek.

Gelelim BRICS toplantısına. Rusya’da yapılacak. Bazı Batılı ajanslar, Erdoğan’ın katılıp katılmayacağı konusunda tereddüt ifade ediyorlar. Türkiye’de de Fethullah Gülen’in ölümü dolayısıyla bu konuya değinen ajanslar ve basın yok. Ceza Mahkemesi, hâlâ savcının Netanyahu tutuklansın talebine bir cevap vermedi. İsrail diyor ki, “Ben taraf değilim Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde.” Ama Filistin taraf. Tıpkı Rusya’nın taraf olmadığı gibi. Ukrayna’nın talebiyle Putin hakkında çok hızlı bir karar alabildiler, ancak burada gecikme var.

Gelelim Türkiye’ye. Türkiye’ye gelmeden önce Moldova çok hayati bir referandum ve seçim yapıyor. Avrupa Birliği’ne katılsın mı, katılmasın mı? Rusya’nın müdahalesi olduğu söyleniyor. Ancak Batılı ajanslar, oylamanın çok yakın olduğunu, yani katılmak lehinde veya aleyhinde sonuçlanabileceğini ifade ettiler.

Şimdi Moldova’yı bırakıp iki soru sormak istiyorum: Kendi tarımını imha eden Türkiye, Venezuela ve Sudan’da tarım için arazi satın aldığını söylemişti yıllar önce. Türkiye’den kimse gidip bu ülkelerde gerçekten arazi satın aldı mı ve tarım yapılıyor mu? Bunu merak ediyorum ve bu konuda kimseyi suçlamıyorum. Çünkü mülteciler meselesi öncelikli geliyor. Biz neyle uğraşıyoruz? Yaz saati mi, kış saati mi? Bebek öldüren çetelerle uğraşıyoruz. Çözüm süreciyle uğraşıyoruz. Sayın Bahçeli’nin çıkışıyla uğraşıyoruz. Öcalan çıksın mı, çıkmasın mı, onunla uğraşıyoruz. Şu anda bana öyle geliyor ki havanda su dövüyoruz.

- Advertisment -