Ana SayfaDış HaberYalım Eralp: “BRICS’e yapılan başvuru, 1950’den beri yüzümüzü çevirdiğimiz Batı’dan bir uzaklaştığımızı...

Yalım Eralp: “BRICS’e yapılan başvuru, 1950’den beri yüzümüzü çevirdiğimiz Batı’dan bir uzaklaştığımızı gösteriyor.”

Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Şimdi Etiyopyalı, Mısırlı bir grupla beraber olacağız. Peki, BRICS’in amacı nedir? Batı’nın sistemini bozmak. Her memnuniyetsizlik yön değiştirmeye yol açacaksa, Türkiye’nin sıkıntısı çok büyük olur. Bu itibarla, bu adım, 1950’den beri yüzümüzü çevirdiğimiz Batı’dan bir ölçüde yüzümüzü başka yöne çevirmek demektir. Her ne kadar “Biz köprüyüz” desek de, Allah aşkına, Türkiye’nin köprülüğüne kim ihtiyaç duyuyor? Bunlar içi boş laflar.

İzlemek için:

Evvela Türkiye’yle ilgili konulardan başlayalım. Dışişleri Bakanı Fidan, beş yıl aradan sonra Avrupa Birliği gayriresmî Dışişleri Bakanları toplantısına katıldı. Tabii, Sayın Fidan için en büyük sorun, genişlemeden sorumlu komiserin görevinin Akdeniz ülkelerine devredilmesi oldu. Bu, haklı olarak bir nevi aşağıya almak şeklinde yorumlandı ve Fidan itiraz etti. Avrupa Birliği ile ilişkiler bakımından bir şey beklenmiyordu ve zaten gelişme de olmadı.

Suriye konusuna gelecek olursak, Mısır Devlet Başkanı Sisi geldi. Mısır’la ilişkiler daha hızlı düzelecek gibi görünüyor. Ancak Suriye ile ilişkiler birkaç açıdan karmaşık. Evvela, orada askerlerimiz var. İkincisi, Türkiye’de büyük ölçüde Suriyeli mülteci bulunuyor. Üçüncüsü, bizim Suriye’deki rejime karşı beslediğimiz askerler var. Dördüncüsü ise terör sorunu mevcut. Anlaşılan, bu süreç Rusya’nın ara buluculuğunda devam ediyor. Evet, perde arkasında Suriyelilerle görüşülebilir, ama esas fikirler Lavrov’un da açıkladığı gibi Rusya’nın ara buluculuğunda yürütülüyor. Burada çok önemli bir konu var; Suriye ile ilişkiler, Sayın Erdoğan’ın beyan ettiği gibi kolay değil. Galiba, Suriye Devlet Başkanı Esad durumu daha gerçekçi görüyor. Çünkü orada bizim askerlerimiz, terör sorunu, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve beslediğimiz Özgür Suriye Ordusu var. Bunlar ne olacak? Esas mesele burada.

Ukrayna’ya gelirsek, Ruslar kuzeyden, Ukrayna ise güneyden vuruyor. Dikkat ederseniz, Ukrayna artık işgal edilen toprakların ötesinde gerçek Rus topraklarını da vurmaya başladı ve savaş, adeta 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa Rus topraklarına taşındı. Bu işin nasıl olacağı belli değil. Ortada bir müzakere zemini yok. Zaten Zelenski’nin izah ettiği zemin, Putin’in şu anda kabul edebileceği bir zemin değil. Belki ileride, işgal edilen topraklara karşılık, Ukrayna’nın ele geçirdiği Rus toprakları mübadele edilebilir. Ama bu da kolay bir şey değil. Bu savaş, çabuk bitecek bir şeye benzemiyor.

Gazze’ye gelirsek, Adalet Divanı ne karar verecekse vermiyor. İş büyüyor, genişliyor ve küçük bir bölgesel çatışma şekline dönüşebilir. Hastalık meselesi de var; yani yardım Gazze’deki çocuklara ulaştırılamıyor. Bu, o kadar önemli bir mesele ki artık Amerika Birleşik Devletleri, seçim sürecinde olduğundan dolayı adeta eli kolu bağlı görünüyor.

Günün en son ama en önemli haberi:

Türkiye’nin BRICS’e başvurduğunu bir yabancı ajanstan öğrendik. Zaten Türkiye, BRICS ile uzun zamandır ilgileniyordu. Zannediyorum, Hakan Fidan’ın Putin’le görüşmesinde bu iş kotarıldı. Peki, bu ne demek? Batı’dan yavaş yavaş uzaklaşan Türkiye, adeta noktayı koymuş gibi. Her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı ve yetkililer “Efendim, biz Batı’dan kopmuş değiliz, Doğu ile Batı arasında köprüyüz” deseler de, neyin köprüsü Allah aşkına? Kim bu köprüye ihtiyaç duyuyor? Bu söylemler, içi doldurulacak gibi görünmüyor.

Evet, Türkiye özellikle Gazze Savaşı nedeniyle Batı’ya kızgın ve küskün. Bu doğru. Ama Rusya’nın Ukrayna işgalini hoş mu karşılıyoruz? Allah aşkına, nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Hep kırgınlıkla, küskünlükle olacak işler değil bunlar. Şimdi Avrupa Birliği’ne önem verdiğimizi söylüyoruz. İyi de, Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara Avrupa Birliği vergi koydu. Biz yüz bin araç ithal ediyoruz. Yani Gümrük Birliği Anlaşması’nı bir yerde ihlal ediyoruz.

Ben acı bir gerçeğin üzerinde duracağım: 1950’den beri Batı’ya yüzünü dönmüş olan Türkiye, şimdi yönünü bir ölçüde değiştirdi. Batı’nın yüksek standartlarına uyamamanın verdiği eziklik dolayısıyla şimdi Etiyopyalı, Mısırlı bir grupla beraber olacağız. Peki, bu grubun amacı nedir? Batı’nın sistemini bozmak. Onlar memnun değil, biz de memnun değiliz. Ama şunu söyleyeyim: Her memnuniyetsizlik yön değiştirmeye yol açacaksa, Türkiye’nin sıkıntısı çok büyük olur. Bu itibarla, bu adım, 1950’den beri yüzümüzü çevirdiğimiz Batı’dan bir ölçüde yüzümüzü başka yöne çevirmek demektir. Her ne kadar “Biz köprüyüz” desek de, Allah aşkına, Türkiye’nin köprülüğüne kim ihtiyaç duyuyor? Bunlar içi boş laflar.

Yine  tatsız bir haftaya girdik ama dünya tatsız. Ben onu tatlandıramam. Saygılar sunuyorum efendim.

- Advertisment -