Birinci bölüm:
İçişleri Bakanlığı bu defa Seyhan Valiliği’ne iddialarla alakalı araştırma yapmasını istemiş, Seyhan Valiliği de 21 Ocak 1935 gün ve E.M.IŞ 4295 sayılı yazısında, yürüttüğü soruşturmayla ilgili detaylı bilgi vermiştir. (Bkz. Sayfa 282, 283, 284).
Verilen cevapta ciddi bir hukuki dilin kullanıldığını görüyoruz. Özellikle “R. Gilodo’nun İstanbul’da bulunduğu zamanlarda, İngiliz istihbaratının Kadıköy ve Beyoğlu kısımlarını idare ettiği söylenmekte ise de bu durum belgelenerek doğrulanamamıştır” ibaresi dikkat çekicidir.
“İncelemeye devam edilmektedir, söylenmektedir, iddia edilmektedir” ibareleri ile Seyhan Valiliği hukuki bir dil kullanmış, adil bir tavır sergilemiştir.
Özellikle postane çalışanı Raif’in, Gilodo’dan yüklü miktarda para aldığına dair delil elde edilemediği net olarak vurgulanmış, müfettişlere rüşvet verildiği iddiası yalanlanmış, bazı konularda inceleme olmaksızın karar verilemeyeceği zikredilmiş, Maliye, Ziraat ve İktisat Bakanlıklarına ve ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği’ne yazı yazıldığı söylenmiştir.
O günkü hâkim ideolojiye, Recep Peker gibi antisemitik eğilimleri güçlü ve çok etkili bir parti yetkilisine rağmen, taşra teşkilatlarındaki devlet kurumlarının bu yazışmalarda kullandığı dil ve meselelerin üzerine eğilmelerindeki ciddi tavır takdire şayandır. Yazışmalarda hukukun korunmaya çalışıldığı açıktır.
Tüm bunlar olurken belirtmeden geçmeyeceğimiz husus, Gilodo’nun İngilizlerle ilişkisinin ticari arka planıdır.
Adana Sanayi Odası’nın yetkin bir ekiple hazırlamış olduğu “Adana Sanayi Tarihi”nin “Yağ Sanayisi’nin Kurulması / Gilodo’dan Marsa’ya” başlıklı bölümünde şu bilgiler yer alıyor:
“Osmanlı Devleti’nde yağ sanayisi kurulması için yapılan ilk girişimler İzmir’de yerleşik olan İngiliz tüccarlarından gelmiştir. Bu sanayinin kârlı olduğunu gören İngilizler, çalışma sahalarını genişleterek, Ege bölgesinin dışına çıktılar. Bu amaçla 1910 yılında merkezi Londra’da olmak üzere ‘Mersyna Oil Mill Co. Ltd.’ adlı bir firma kurdular. Mersin’de çiğitten yağ üretmek amacıyla kurulan şirketin sermayesi 14.000 İngiliz Lirasıydı. 1.400 paya bölünmüş olan sermayenin % 65.7’si Levanten olan Whittall Ailesi’ne aitti.“
Yine “Adana Sanayi Tarihi” kitabında belgelere dayanarak anlatıldığı gibi, İngiliz tüccarlar Türkiye’de pamuk yetiştirmek ve pamuk cinsini ıslah etmek için Osmanlı hükümeti nezdinde girişimde bulunmuşlardır. Bu talep, özellikle Amerikan İç Savaşı’nın bir sonucu olarak Pamuk tedarikinin aksaması üzerine daha da yoğun bir şekilde dile getirilmiştir.
Bu talepler üzerine Osmanlı hükümeti genelgeler yayımlayarak, teşvikler vererek özellikle Çukurova’da ve Ege Bölgesi’nde pamuk üretimini artırmaya çalışmıştır. Dönemin etkili gazetesi Ruzname-i Caride-i Havadis, Osmanlı köylülerini pamuk tarımı ile uğraşmaya teşvik etmek için ciddi bilimsel makaleler yayımlamıştır. Gazetenin sahibi de Alfred Black Churcill adlı bir İngilizdir. (Bkz. “Adana Sanayi Tarihi” s. 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37).
İçişleri Bakanlığı Ticaret Bakanlığı’nı fırçalıyor
Konuya dair kurumlar arasındaki yazışmalar sırasında Ticaret Bakanlığı’nın İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir yazı dikkat çekicidir. İçişleri Bakanlığı’nın, Ticaret Bakanlığı’nın içeriğini bilmediğimiz bir yazısına verdiği cevap şöyledir:
“Gilodo ve kardeşi Salomon’un taşıdıkları firmanın kudret ve emniyeti bu adamların memleketimizin siyasî emniyetini bozmayacakları hakkında bize bir teminat vermez. Ülkemize faydalı olacak ve aynı zamanda da ülkemizin siyasi güvenliğini bozmayacak ticari işletmelerimizin serbestçe ve Cumhuriyet Kanunları esaslarına uygun bir şekilde çalışmaları Bakanlığımızca da istenilen bir durumdur. Gilodo firması hakkındaki ihbar büyük Fırkamızdan bildirilmiş ve Seyhan Valiliği’nce de çok ayrıntılı bir şekilde sorgulanmıştır. Yazılarının birinci maddesinde Gilodo ve kendisi ile birlikte çalışan ‘yabancıların’, ‘güvenlik’ açısından durumlarının Bakanlıklarınca bilinmediği hususu bildirildiği hâlde, aynı yazının 4. maddesinde bu firmanın ‘ülke güvenliği’ aleyhinde çalışmayacağı garanti edilmek gibi gereksiz açıklamalar yapılmaktadır. Bu firma hakkındaki gerçeği aydınlatmak için, yapılan gizli soruşturmayı Bakanlığınıza da bildirmiştik (EGM Arşivi, 11312-36 Numaralı Dosya, Belge No: 5). Ortada haysiyet ve hürriyeti sınırlanan hiçbir kişi yoktur. Bakanlığımızca görülen lüzum üzerine yapılmakta olan gizli bir soruşturma vardır. Cumhuriyet polisinin görevini çok iyi bir şekilde yaptığını bildirir ve firma hakkındaki soruşturmaya büyük bir gizlilik içinde devam edileceğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.” (28.6.1935) (EGM Arşivi, 11312-36 Numaralı Dosya, Belge No: 4).”
Yazışmadan, Ticaret Bakanlığı’nın olup bitenlere itiraz ettiği açık bir biçimde anlaşılıyor.
O günlerin MİT’i olan MAH/MEH ne düşünüyor?
Yazışmalar devam ederken, en yetkili istihbarat kurumu olan MAH/MEH Reisliği devreye giriyor ve hükmünü veriyor:
“Millî Emniyet Hizmetleri MAH/MEH Reisliği tarafından, 9 Ekim 1933 gün ve 2595 sayı ile Emniyet İşleri Umum Müdürlüğüne gönderilmiş olan cevap yazısında şu ifadelere yer verilmiştir; ‘4.10.1933 Ş.I.B.9069 sayılı yazıya cevaptır. Adana’da Gilodo Fabrikası sahibi Rafael Gilodo hakkında mevcut bilgiler aşağıda yazıldığı gibidir Efendim. Gilodo Fabrikası’nın bir İngiliz (EGM Arşivi, 11312-36 Numaralı Dosya, Belge No:145) istihbarat yuvası olduğu ve askerî, siyasî, iktisadî casusluk yaptığı konusundaki şüphe yıllardır devam etmekte ise de bu konuda henüz doğrulayıcı bir delil ve belgeye ulaşmak mümkün olmamıştır.” (EGM Arşivi, 11312-36 Numaralı Dosya, Belge No:144).
Siyonizm ile Gilodo’nun ilişkisi
O günkü konjonktürde hayli yaygın olan Yahudilik ve Siyonistlik suçlamasına Gilodo da maruz kalıyor. Bu amaçla yürütülen soruşturma kapsamında yer alan bir yazıda şu ilginç ifade yer alıyor (o günlerde Hatay ve dolayısıyla İskenderun henüz Türkiye’ye katılmamıştır – TT):
“Gilodo’nun Siyonist üyesi olduğu ve Filistin’e gidecek Alman Yahudilerine her konuda yardımcı olduğu tespit edilmiştir. Dört beş ay önce ellerinde muntazam pasaport olduğu hâlde, Adana’ya gelen ve Gilodo işletmesi ile görüştükten sonra İskenderun’a giden beş Alman Yahudisinden biri, İskenderun’da pasaportunu zayi ettiği için tutuklanmış ve talebi üzerine, Türkiye’ye iade edilerek Adana’ya gelmiştir. İfadesinde: Alman Yahudisi olduğunu, Almanya’da Yahudilere yapılan baskıdan dolayı Filistin’e gitmek için arkadaşları ile birlikte yola çıktıklarını, Adana yolu ile İskenderun’a gittiğini, pasaportunu kaybedince tutuklandığını, parası olmadığı için Adana’da bulunan Siyonist Cemiyeti reislerinden Gilodo’dan yardım görmek üzere Türkiye’ye iade edilmesini rica ettiğini söylemiştir. Alman Yahudisinin bu ifadesi, Gilodo’nun ve doğal olarak da işletmesinin Siyonist işleri ile ilgili olduğuna şüphe bırakmamaktadır.” (EGM Arşivi, 11312-36 Numaralı Dosya, Belge No:148).
Emniyet istihbaratının bu yorumunu, o günlerde Türkiye’deki Alman hayranlığının ve Yahudi antipatisinin bir örneği olarak görebiliriz. Emniyet belli ki, böyle bir davranışın insani kaygılarla yapılmış olma ihtimalini tümüyle dışlamaktadır.
Maliye Bakanlığı devreye giriyor
İçişleri Bakanlığı ve istihbarat bürokrasisinin sıkı denetimine tâbi olan Gilodo’ya bir sürpriz de Maliye Bakanlığı’ndan geliyor. Maliye Bakanlığı’nın 27 Nisan 1942 tarih ve 42432/950 sayıyla Dâhiliye Vekâleti’ne gönderdiği yazıda şu bilgilere yer veriliyor:
“Adana’da bulunan ve Gilodo isminde ülkemize mülteci olarak gelen bir Musevi tarafından idare edilmekte olan, pamuk ve nebati yağlar fabrikasının hesaplarından İstanbul Baş Hesap Uzmanı Rasim Baydar tarafından yapılan inceleme sonucunda, bahsi geçen fabrikanın gerçekte Gilodo’ya ait olmayıp merkezi Londra’da bulunan Turkish Trading Companies Limited Kuruluşu’nun malı olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, şirkete kesilen cezalı 800 bin küsur liranın tahsilini temin için, fabrika ve müştemilatına ihtiyati haciz konmuştur. Bunun üzerine, Gilodo tarafından mahkemeye müracaat edilerek, hacizli mala hak sahibi olma iddiası ile bir dava açılmıştır.”
Bu davanın sonucuna dair herhangi belgeye ulaşamadım. O günkü rakamlarla çok ciddi bir cezaya tekabül eden bu paranın Gilodo tarafından ödenip ödenmediğini bilmiyoruz.
Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 18 Mayıs 1942 gün ve Ş.B.I.18864 sayılı yazı ile Maliye Bakanlığı’na gönderdiği bilgi notunda ilginç bir bölüm bulunmaktadır.
Son derece detaylı bir soruşturma yürüten Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Gilodo hakkında vermiş olduğu hüküm cümlesi hayli ilginçtir:
“(…) II- Bütün bu bilgilerin kaynağı hakkında dosyamızda herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Bu konuda daha fazla ve detaylı açıklama almak için, Hazineyi temsilen bir avukatın Seyhan Valiliği ile görüşmesinin uygun olacağı, ayrıca gerekirse Millî Emniyet Hizmeti Reisliğinden, adı geçen Kaymakam Refii Kerim’den bilgi istenilmesini, saygılarımla arz ederim.” (EGM Arşivi, 11312-36 Numaralı Dosya, Belge No: 27).
(*) Gazeteci Taner Talaş’ın yazısı, izniyle kucuksaat.com sitesinden alınmıştır.