Partisinin meclis grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Meral Akşener’in sığınmacılarla ilgili açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Biz, sığınmacılara vicdansızlık edilmesini istemiyoruz. Sığınmacıların bu ülkeye gelmesinin tek sorumlusu Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
“Sığınmacılara karşı kullanılan, ayrıştırıcı ve düşmanca dilin de karşısındayız. Düşmanca söylemler, ırkçı eylemler, sorun çözmekten acizlerin yöntemidir.
“Bir tarafta ‘ensar’ diye diye, ülkeyi yol geçen hanına döndüren ‘Bay Kriz’ var. Diğer tarafta da âdeta yabancı düşmanlığını körükleyen bir ortaçağ kafası var.
Bu iki kirli zihniyet, Türkiye’nin önüne iki seçecek sunuyorlar. Ya vicdanlı olup armut gibi bekleyeceksin. Ya da vicdansız olup sığınmacılara söveceksin, döveceksin. Türkiye sığınmacı sorununu, işte bu iki sığ düşünce etrafında tartışsın istiyorlar.
“Sığınmacı düşmanlığı üzerinden siyasi rant peşinde koşacak da değiliz”
“İki düşüncenin de birbirini beslediğini, hem AK Parti dilinin hem de dediğim türdeki düşmanca tavırların Sayın Erdoğan’ı orada tutmak amaçlı olduğunu paylaşmak istiyorum.
“İYİ Parti olarak biz, vicdanın ardına sığınıp, sorunu çözümsüz bırakacak kadar basiretsiz ve armut gibi bekleyen değiliz. Ancak sığınmacı düşmanlığı üzerinden siyasi rant peşinde koşacak da değiliz.
“Biz, siyasi rant meraklılarınca Türkiye’ye dayatılan bu sığ tartışma zeminini reddediyoruz. Burada asıl eleştirilmesi gereken, iktidarın göç politikası ve Türkiye’yi yarı sömürge hâline getirmeyi amaçladığı çarpık stratejisidir.
“Bu strateji rafa kalkmadan ve uygulanan göç politikası değiştirilmeden sonuç alamayız. Vicdan ile öfke arasına sıkıştırılmış bir tartışmanın içine çekilmenin manası da milletimize herhangi bir faydası da yoktur.”
“Sayın Erdoğan’ın bacısı olmak için başörtülü olmaktan önce kendisine tâbi olmak gerekliymiş”
Adana’da Furkan Vakfı üyelerine polisin orantısız müdahalesini de değerlendiren Akşener şunları söyledi:
“Meğerse, başörtülü olmak, dindar olmak, Müslüman olmak, Sayın Erdoğan’ın bacısı olmak için yeterli bir kriter değilmiş. İşte biz Adana’da, tüm çarpıcılığıyla aslında bu gerçeği gördük.
“Adana’da yaşananlar bize gösterdi ki; Sayın Erdoğan’ın bacısı olmak için, başörtülü olmaktan önce kendisine tâbi olmak gerekliymiş. Yani asıl mesele, dindar olmak değil, yandaş olmakmış.
“Başörtülü kadınlarımızın hukuku, AK Parti’ye oy verdikleri sürece kutsalmış. Yani; ‘Oyunu basarsan baş tacısın, itiraz edersen copu yersin’miş.
“Bu ülkenin dindar kadınlarının omuzlarında iktidara gelip, o kadınları coplatarak iktidardan çekip gitmek… Şu ironiye bakar mısınız?’”