Ocak ayından itibaren Boğaziçi Üniversitesi gündemden düşmüyor.
Olayların çoğu kamuoyunun gözü önünde cereyan etti.
Bir de daha az bilinenler var: Okula yerleştirilen sayısız kamera, okulun çevresinde devriye gezen ağır silahlı güvenlik güçleri, okulun içinde rahatça dolaşan hatta mangal dahi yapan sayısız sivil polisler, sayıları artan özel güvenlik ve protestolara katılmalarından dolayı bazı öğrencilerin burslarının kesilmesi.
Şimdi ise yeni bir aşamaya geçildi.
Üniversitenin temelini oluşturan idari yapı dönüştürülüyor.
O yöntemleri anlamak için Boğaziçi Üniversitesi’nin yönetim yapısına bakmak gerek.
Boğaziçi’deki idari yapı “aşağıdan yukarı” işleyecek şekilde tasarlanmış. Bu idari yapının temelinde bölümler, çeşitli kurul ve komisyonlar bulunuyor. En tepede de alttan gelen öneri ve istekleri karara bağlayan iki kurul var: Üniversite Yönetim Kurulu (ÜYK) ve Senato.
Senato idari hiyerarşinin en tepesindekiler (rektör, rektör yardımcıları, dekanlar ve enstitü müdürleri) ile her fakülteyi temsilen seçilmiş senatör adı verilen tecrübeli öğretim üyelerinden oluşuyor; üniversitenin akademik işleyişin ve bilimsel faaliyetlerin esasları hakkında kararları, akademik birimlerin işleyişi, gelecege dönük planları Senato alıyor.
ÜYK ise başta hoca atamaları olmak üzere üniversitenin işleyişini kontrol eden, hocaların özlük haklarının (izin, görevlendirme vs. gibi) ve alt kurullardan gelen öğrenci işlerinin tartışıldığı kurul.
Son iki haftadaki iki senato toplantısının gündemi de bir gece kararnamesi ile kurulmuş Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültesine atanacak Öğretim Üyelerinin kriterleriydi.
Yeni açılan fakültere atanacak hocalar için İngilizce ve farklı yabancı diller ve yayın kriteri, İletişim Fakültesine açılacak bölümler ve iki yeni enstitünün kurulması gibi üniversiteyi değiştirecek öneriler Senato’nun gündeminde.
Ama Senato’da artık herkesin bir oy hakkı yok!
Rektör ve 3 rektör yardımcısı yani dört kişi, içinde fakülte ve enstitülerin de olduğu 40 birimin idaresini vekalet yoluyla ellerinde tutuyor.
Örneğin bir Fizik profesörü olan rektör yardımcısı Sosyal Bilimler Enstitüsüne vekaleten atanmştı. Ayni rektör yardımcısı rektörün izinli olduğu sırada kendisini Fen Bilimleri Enstitüsüne müdür vekili olarak da atadı.
Bu vekaleten atama pozisyonların tümünün senatoda oy hakkı var ve atamalar tam da bu nedenle yapılmış görünüyor.
Son senato toplantısında bu dört kişi senatoda farklı birimleri temsilen toplam sekiz oy kullandılar.
Rektör, KHK ile kurulmuş İletişim Fakültesi’nin Dekan vekili olarak, bir rektör yardımcısı aynı zamanda hem Sosyal Bilimler hem de Fen Bilimleri Enstitülerinin müdür vekilleri rolünde, bir diğer rektör yardımcısı ise Mühendislik Fakültesi Dekanı vekili rollerindeydiler. Toplam on dokuz kişinin bulunduğu Senato’da yirmi üç oy kullanıldı ve salt çoğunluk için gereken on iki oyun sekizini üç kişi sağladı.
İki oy Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan Hukuk Fakültesi’nin dekanı ve hukuk fakültesinin hocalar temsilcisinden geliyor.
Senato’da çoğunluğu sağlamak için Rektör Bulu’nun sadece iki oya ihtiyacı kalıyor.
Bu iki oyu da yeni atamalardan bulması kolay görünüyor.
Kandilli Rasathanesi Müdürü ve Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü de seçimle gelmek yerine Melih Bulu tarafından atandılar.
Bu arada Senato’daki bu dengenin bozulmaması için öğretim üyelerinin seçtiği enstitü müdürleri rektör tarafından onaylanmadı ve Mühendislik Fakültesi’nin dekanının ataması aylarca YÖK’te bekletildikten sonra reddedildi.
Üyeleri böyle oluşmuş Senato, fakültelerdeki hocaların atanırlarken dil ve yayın kriterleri ya da yeni enstitülerin açılması gibi önemli mevzularda kararlar almak üzere.
Boğaziçi Üniversitesi’nde ayda bir toplanan ve toplantı takvimi sene başında senato üyelerine iletilmiş olan Senato son iki haftada iki kez toplanmış.
Fakat başta mükerrer oy kullanmak olmak üzere yapılan birçok usulsüzlüğe senatörler karşı çıktılar ve okulun temel yapısını dönüştürecek malum kararlar henüz alınamadı.