ID İletişim şirketinin kurucusu, çok sayıda ünlü ismin menajeri olarak bilinen Ayşe Barım’ın sektörde tekelleşmenin önünü açtığı iddia edilmiş, bu iddialar bir süre tartışılmıştı.
İsmi gündeme bu iddialarla düşen Ayşe Barım, 24 Ocak’ta gözaltına alınmış 27 Ocak’ta ise Gezi Parkı soruşturmasında ”Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
30 yıla kadar hapis istemi
Soruşturma kapsamında Barım’ın evinde ve ofisinde aramalar yapılırken, sanatçılar Halit Ergenç, Rıza Kocaoğlu, Mehmet Günsür, Dolunay Soysert, Ceyda Düvenci ve Nejat İşler polis eşliğinde adliyeye götürülerek tanık olarak dinlenmişti. Barım hakkında 30 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlenmişti.
Sağlık durumu kritik
Barım’ın avukatları cezaevi koşullarında ağırlaşan sağlık durumunu gerekçe göstererek tahliyesini talep etmişti. Hazırlanan sağlık raporunda Barım’ın kalbinde ileri derecede kapakçık yetmezliği ve ciddi kalınlaşma tespit edildiği, bu durumun kalbin kan pompalamasını engellediği ve beyin damarlarında patlama riski taşıyan genişlemiş anevrizmalar bulunduğu belirtilmişti.
Barım’ın son bir ay içinde cezaevinde dört kez baygınlık geçirdiği belirtilirken, sağlık kurulu “ani ölüm, felç ve beyin kanaması” riski nedeniyle acil ve kapsamlı sağlık önlemleri alınması gerektiğini vurgulanmıştı.
Ağlayarak ifade verdi
Mahkemede ifade veren Barım, kendisi hakkında karalama kampanyası yürütüldüğünü belirterek şunları söyledi:
”Benimle ilgili bütün iddialar asılsızdır. Bu iddialar sosyal medyada kimliği belirsiz kişilerce yayılmıştır. Boğaziçi üniversitesinde mezun olduktan sonra Londra’da iletişim eğitimi aldım. 2002 yılında menajerlik şirketim olan ID iletişimi kurdum. Ocak ayında hakkımda karalama kampanyası başlatıldı.
Benim Gezi Parkı olaylarına oyuncuları zorla götürdüğüm iddiaları tamamen asılsızdır. 160 gündür Silivri’de tutukluyum. Gezi Parkı olayları 12 yıl önceydi sonrasında davalar açıldı, soruşturmalar açıldı. Bunların hiç birisinde adım geçmedi. Ben 12 yıl sonra bir anda hükümeti yıkmakla nasıl suçlanıyorum anlayamıyorum. Bir menajer, oyuncunun karakterini oyuncunun seçimlerine göre şekillendirir. Oyuncunun alacağı ücretten de komisyon alır. Biz o dönemde iddianamede yazanın aksine biz 2013’te 43 oyuncuyla çalışıyorduk. Bu 43 oyuncudan 12’si Gezi Parkı protestolarına kendi istekleriyle gitmişlerdir. Ben gezi parkına sadece bir kere gittim. Oyuncularımın gitme kararını öğrenince ben de yanlarına gittim. Gezi parkına giden ama benimle çalışmayan oyuncular da sanki benimle çalışıyormuş gibi gösterilmiş çalışmayan oyuncuları da sanki oraya ben götürmüşüm gibi iddianamede yer alıyor.
Ben bir menajerim oyuncularımla, ajanslarla, yapımcılarla bazen basınla tabiki uzun uzun telefonla görüşüyorum. Bu mesleğimin bir gereği. O dönem mesela gezi parkına gitmeyen oyuncularla da defalarca görüşmüşüm. Ben oyuncusunu yalnız bırakmayan bir menajerim. Yapılan telefon görüşmeleri işimden dolayıdır. Ben oyunculara hizmet veriyorum onların patronu değilim.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Yenikapı’da düzenlenen birlik mitingine de oyuncularım katıldığı için katıldım. Gezi Parkı’ndaki protestolara da aynı şekilde katıldım. Osman Kavala’yla sadece iş için görüştüm. Almanya’daki yönetmen Fatih Akın’ın bir film projesi için. Ben hükümeti yıkmaya teşebbüs etmedim. Benim ülke sevgimin, saygımın böyle ayaklar altına alınmasına isyan ediyorum.
Aleyhimdeki deliller çarpıtılarak iddianameye konmuş lehimde olan hiç bir delil iddianameye konmamış. Gezi parkının olduğu dönemde ben yurt dışındaydım ve ege kıyılarındaydım. Sadece gezi parkına bir kez gittim. Çok ciddi bir kalp rahatsızlığım var. Kalbimde 6 ayrı hastalık tespit edildi. Ben son derece sağlıksız bir şekilde Silivri’de yaşam mücadelesi veriyorum. Ben bu cezanın orantısız olduğunu düşünüyorum. Olmam gereken ameliyatları tutukluluğum bitince olmak istiyorum.”
1 Ekim’e ertelendi
Mahkeme, Barım’ın tutukluluğunun devamına karar vererek davayı 1 Ekim’e erteledi.
İzleyiciler ara kararı yuhalandı.