Ana SayfaRÖPORTAJBabacan’dan Erdoğan’a “Ülkeyi de kendini de yordun, bırak” çağrısı 

Babacan’dan Erdoğan’a “Ülkeyi de kendini de yordun, bırak” çağrısı 

DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olamayacağını söylerken Erdoğan’a seslendi: “Artık kendisini de ülkeyi de daha fazla yormasına gerek yok. Erdoğan, ülkenin iyiliğini istiyorsa bırakır.” Babacan, TBMM Milli Kardeşlik Komisyonu’nun İmralı’ya Öcalan’ı dinlemeye gitmesine destek verdi: “Öcalan’ın söylemek istediklerinin bir şekilde komisyona iletilmesini faydalı buluyoruz.” Babacan: “AK Parti’den ayrılan seçmenin CHP’ye oy vermesi zor” “Erdoğan’la resepsiyonunda topu topu 15 dakika oturduk”

Ali Babacan TBMM’nin 1 Ekim’deki açılış resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la siyasi parti liderlerinin verdiği toplu fotoğrafın yarattığı tartışmalarla sürekli gündemde. 

CHP’nin katılmadığı resepsiyonda Erdoğan’la aynı karede olduğu için eleştirilen muhalif liderlerden olan Babacan bu eleştirilerin kaynağının “troller” olduğunu söylemişti. “Kiminle görüşeceğimizi, kimin elini sıkacağımızı size mi soracağız” çıkışında da bulunan Babacan, DEVA partisini kapatıp AK Parti’ye katılacağı öngörülerinin de konusu oluyor. 

Babacan’la son dönemdeki tartışmalar etrafında bir öğle yemeğinde buluştuk. 4 gazeteci olarak katıldığımız yemekte Babacan’a sorduğumuz sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle: 

“AK Parti belediyelerine sağlanan imkanlar muhalefet belediyelerine sağlanmıyor” 

Bir Ankaralı olarak muhalif belediyelere dönük operasyonların Ankara’ya genişleyeceğini düşünüyor musunuz? Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığına ne dersiniz? Diğer partilerle ittifaka nasıl bakıyorsunuz? 

Babacan: “Ankara göç alan, sürekli büyüyen bir şehir. Ciddi altyapı düzenlemelerine ve bunun için de ciddi kaynağa ihtiyacı var. Ankara, iktidara mensup olmayan bir partiye ait belediye. 

AK Parti belediyelerine sağlanan imkanlar muhalefet belediyelerine sağlanmıyor. Hatta bu muhalif belediyelerin kendi kaynaklarıyla buldukları imkanlar bile engelleniyor. Oysa asla parti ayrımı yapmadan belediyelere eşit davranılmalı hazineyle ilişkileri açısından. Merkezi hükümetin belediyelere mali konular başta olmak üzere adil ve eşit davranması gerekir. Bunu görmüyoruz. 

Mansur Bey CHP’nin bir belediye başkanı. Kendisiyle ilgili konular tamamen CHP’nin iç meselesidir.”

DEVA’yı kapatıp AK Parti’ye mi geçeceksiniz? CHP’yle tartışmanızı bu yüzden mi uzatıyorsunuz? 

“İktidarda büyüyen menfaat şebekesi var” 

“CHP’nin başına gelmeyen kalmadı. Bizim ne derdimiz olabilir ki onlarla ilgili. Bizimle ilgili opperasyonel yazılar yazıldı. (parti kapatma, AK Parti’ye geçme) Bizim AK Parti’yle olan ilişkimiz şu pencereden: Ben AK Parti kurucusuydum. Sadece kurucular kurulu üyesi değil, parti programı tüzüğünü yazan dar ekipteydim. AK Parti 2002 seçim beyannamesini yazan ekibin de içindeydim. 

Kuruluşta ortaya koyduğumuz ilkeler; örneğin vekillik-bakanlık için 3 dönem kuralı zaman içinde aşındı. Hukuk ve eğitimde işler kötüye gitti. Yolsuzluklarla mücadelede sağlam irade ortaya konmazsa bunun beka meselesi olacağını söyledim. Ama o sağlam irade konmadı. AK Parti’den ayrılmamım kök sebebi budur: Hukuksuzluk, adaletsizlik, büyüyen menfaat şebekesi. 

Bunların değişeceğine dair iradeyi değiştirelim iradeyi şimdi de görmüyoruz. Dolayısıyla bizim DEVA partisini kurduğumuz gün ortaya koyduğumuz itirazlar halen geçerli. Biz demokrasi, hukuk ve adalet mücadelesine devam edeceğiz. Hukuk ve adalet mücadelesine.”

“AK Parti’den ayrılan seçmenin CHP’ye oy vermesi zor” 

“Türkiye’yi 2 kutuplu siyasete hapsetmek istemiyoruz. Siyaseti kuraklaştırır dedik. Ekonomide tekellere karşı olduğumuz gibi iktidar ve muhalefet tekeli de olmasın dedik. Türkiye’nin 3. bir yola ihtiyacı var dedik. 

TAK Parti’de aradığını bulamayan seçmenin güçlü bir alternatife ihtiyacı var. AK Parti’den ayrılan seçmenin CHP’ye oy vermesi zor. Gençlerde belki kolay ama yaşı ilerlemiş vatandaşımızın CHP’ye geçişi zor. 

Siyasette de çok seslilikten yanayız. Vicdani ve ahlaki sorumluluk var üzerimizde.“

“Topu topu 15 dakika kaldık” 

Meclis resepsiyonunda Erdoğan’la görüşmeniz, ortak fotoğraf vermeniz nasıl oldu? CHP’den nasıl tepkiler geldi?

“Meclis resepsiyonlarında herkes birbiriyle ayakta göz hizasında konuşur. Sivil toplum, siyasetçiler, cumhurbaşkanı, gazeteciler. Herkesin soru sorabilmesi önemlidir. Göz göze olabilmek resepsiyonların en önemli özelliğidir. 

Resepsiyon bitmeden oradaki insanları içerde ayrı bir oturma düzeninin olduğu odaya çağırmak usulen doğru değil tabii. Yadırgadık orayı. Oturma düzeni olunca hiyerarşi başlıyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan geldi. DEM Partililerle konuşmuş önce. Biraz ortalık sakinleşince resepsiyondakilerle konuşuyorduk ki Numan Bey’in özel kaleminden bize davet geldi. Meclis başkanı davet etmiş, içeri girdik. 

Biz içeri girdiğimizde ilk kare fotoğraf çekilmişti. İlk karede Cumhur İttifakı var. 

Oturma düzeni de yoktu zaten içeri girdiğimizde. Muhalefet içeri davet edilince sandalyeler getirildi. 

Numan Bey (Kurtulmuş) komisyonla ilgili genel başkanlara teşekkür etti. Konu oydu. Tülay Hatimoğlulları konuştu. Ondan sonra da kalktık zaten. Topu topu 15 dakika sürdü. 

Numan Bey’den davet geldiğinde -bir komplikasyon olabilir mi- diye aklımızdan geçti ama Özgür Bey’in (Özel) de zamanında böyle davete olumlu yanıt verdiğini hatırladık. 

Girdik, karedeyiz diye bize hakaretler, ağır küfürler yağdı. Biz buna cevap veririz, susmayız. Kimseye hesap verecek durumumuz da yok. Biz müstakil bir partiyiz.”

“CHP’nin kurumsal yapısıyla sorunumuz yok”  

CHP meselesi; 1 Ekim akşamıydı. 3 Ekim akşamı Özgür Özel beni aradı. Üzüntüsünü ifade etti. CHP’nin yönetimiyle, kurumsal yapısıyla bizim sorunumuz yok. Ama CHP’yi destekleyenler içinde (soslar medya hesapları, troller özellikle) hiç haketmediğimiz durumları ortaya koyan bir tablo yarattılar. Bizi çok rencide ettiler. Yanlış yapıyorlar dediğimiz grup, o grup. CHP’ye destek veren, halktan ya da CHP’nin kurumsal kimliğinden bahsetmiyoruz. Sorunumuz o grupla. Mesele; hakaret, küfür. 

-Ellerimiz kırılsaydı da size oy vermeseydik manşetini atanlar, o fotoğraf üzerinden bizi eleştirenlerin de başka ajandası var. 

Bizim ajandamız Türkiye. Bel altı da bilmeyiz. Doğruya doğru, yanlışa yanlış deriz. Duruşumuz oldukça net. Ne demek istediğimizi anlıyorlar ama hedef saptırıyorlar.”

Hükümette yolsuzlukla mücadelede değişim iradesi görmediğinizi söylediniz. İstanbul’da finans kuruluşlarına operasyon yapılıyor. Nasıl görüyorsunuz? -Kara parayı çıkartın- mesajı olabilir mi?

“İktidarın topyekün yolsuzluklarla mücadele iradesi olduğunu görmüyorum”

“10 yıl oldu hükümetten ayrılalı. 10 yıldır devletin içindeki bilgilere ulaşma imkanım yok. Hangi operasyon hangi amaçla yapılmış bilmem zor.

İktidarın topyekün yolsuzluklarla mücadele iradesi olduğunu görmüyorum.

Gerçekten mücadele etmek isteseler Kamu İhale Yasası’nı AB standartlarına getirirler. Hemen 1 ayda meclisten geçirip, 3 ayda uygulamaya koyabiliriz. 

İmar meseleleri de öyle. Yolsuzlukların kaynağında bu da var. İmar planlarıyla ilgili tüm düzenlemeler yeniden gözden geçirilmeli. Ben haksız rantın önüne geçmek, yolsuzluk meselelerini köklü çözümü için uğraştım ama bana -Ali Babacan inşaat sektörüne karşı- diye saldırdılar. 

Çözüm iradesini göstermek gerekiyor önce: Kayıt dışılıkla mücadele isteniyor mu, istenmiyor mu? 

Hem bunları yapıp hem de belediyelerle çalışmak mümkün. Kararlılıkla uygulanmalı. Hukuk, adalet, fırsat eşitliği, temiz yönetim. 

Bazıları toplumun da kirlendiğini söylüyor. Ben buna inanmıyorum.” 

Komisyon Öcalan’ı dinlemeli” 

TBMM Milli Kardeşlik Komisyonu’nun İmralı’ya gitmesine ne diyorsunuz?

“Bahçeli bu konuyu ilk açtığında arkasında çok önemli bir çalışma olduğunu gördük. Yüzde 5 çözüm ihtimali bile olsa süreci destekleriz dedik. Çatışma çözümüyle ilgili partimizin ve benim çok önemli deneyimleri var. Baştan desteğimizi verdik. Komisyonun istişari bir komisyon olması gerektiğini söyledik. Komisyonun ilk ve önemli görevi örgütün fesih süreciyle alakalı yasal bir zemin hazırlamak. Vatandaşımız olan örgüt elemanlarının ne olacağı, hapishanelerde olan örgüt elemanlarına ne yapılacak? 

Komisyonun bu sorular bittikten sonra hak ve özgürlükler konusunu da gündeme alması gerekir. 

Öcalan’ın görüşleri komisyona nasıl aktarılacak? Prensip olarak Öcalan’ın söylemek istediklerinin bir şekilde komisyona iletilmesini faydalı buluyoruz. 

Komisyonun bunu önce bir kendi içinde konuşması gerekir. Konsensüsle karar alması gerekir. Yine aynı yöntemle yaparlar diye tahmin ediyorum. Bizim herhangi bir yönteme kategorik olarak hayır deme durumum yok. Makul önerilerde buluşulmalı.”

“Seçim işbirliği ve genişleme vizyonumuz var” 

“DEVA, Gelecek ve Saadet partileri olarak Yeni Yol grubunu kurduk. İttifakları soruyorsunuz. Biz bu üç parti aramızdaki işbirliğinin devamından yanayız. Aynı şekilde genişleme prensibimiz de var.

“Bizim AK Parti hariç tüm partilerle siyasi diyaloğumuz var”

Önceliğimiz diyalog ama hangi konularda nasıl işbirliği olabilir hepsini konuşuyoruz. Beraber ne yapabiliriz, hepsini konuşuyoruz. Örneğin İyi Parti’yle parlamenter sisteme geçiş işbirliğimiz var. 

Kurumsal diyaloğumuz yok AK Parti’yle. Yoksa isteriz. Bayramlaşmaya hayır dediler. Büyük kongreye son dakika davet geldi. Teamüllere uygun değil dedik, katılmadık. Diyalog ayrı, işbirliği ayrı.” 

“Erdoğan yeniden aday olamaz. Ülkeyi yordun. Bırak” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olamayacağına dair görüşünüz vardı. Bu görüşünüzü koruyor musunuz? 

“Erdoğan yeniden aday olamaz. Çünkü 4. dönem oluyor. Mevcut anayasada hiçbir yolu yok bunun. Yok bu Erdoğan’ın ikinci dönemiymiş, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonraki dönemi başlangıç sayılırmış, daha önceki sayılmazmış. Bunun pazarlık konusu yapılması doğru değil. Biz halen aynı şeyi söylüyoruz: Anayasa niye var? 2 dönem kuralı niye var? 

Bir insan devlet yönetme gücünü uzun süre kullanırsa güç zehirlenmesi oluyor. Bir daha bu yanlışlar yapılmasın diye AK Parti tüzüğüne 3 dönem kuralı kondu. Anayasada 2 dönem kuralı var. -Mesele memleketse gerisi teferruat- diyenler de çok tehlikeli bir söz ediyorlar. Orada bir durun. Hukuk, adalet, sandık teferruat mı, demokrasi teferruat mı? Bunlar olmadan Türkiye güçlü bir ülke olamaz. 

Ayrıca evrensel yönetim ilkeleri gereği artık Türkiye’de tatlı bir yönetim değişikliğine gerek var. Ülkeyi yöneten iradenin değişmesi gerekli.

Erdoğan, ülkenin iyiliğini istiyorsa bırakır. 23 yılın ilk yarısında kabaca iyi şeyler oldu, 2.yarısında kötü şeyler oldu, kötü şeyler devam ediyor. 

Artık kendisini de ülkeyi de daha fazla yormasına gerek yok. Türkiye’nin yarınları için kendinin de bir döneme imzasını atmış bir insan olarak tatlı dönüşümle bu işi başkalarına bırakması lazım.”

- Advertisment -