2017’den beri ‘FETÖ’ üyeliği ve casusluk suçlamalarından tutuklu olan eski MİT görevlisi Enver Altaylı hakkında geçtiğimiz Cuma günü (19 Ağustos) Necip Hablemitoğlu suikasti soruşturması kapsamında da tutuklama kararı verilmişti.
Altaylı sosyal medya hesabından yayımladığı açıklamada Hablemitoğlu suikastiyle ilgili iddiaları reddetti.
Altaylı’nın açıklaması şöyle:
Benim Merhum Necip Hablemitoğlu cinayeti ile ilgili zerre bilgim, olaya zerre miktar katkım yoktur.
Benim bu cinayetle ilgili olarak zerreyi miktar bilgim varsa, zerrece dahlim varsa, dosyada adı geçen zanlılarla veya adı geçmeyenlerle aramda bu cinayetle ilgili veya Merhum Hablemitoğlu ile ilgili zerre miktar bir görüşmem oldu ise, Cenab-ı Rabbül Aleminin laneti benim yavrularımın ve bütün aile fertlerimin üstünde olsun.
Bana iftira edenleri, beni hiçbir ilgim olmayan bu cinayete bulaştırmak isteyenleri Rabbimin El Kahhar, El Müntakim ve Al Adl esmalarına İsmi Azamı vesile kılarak havale ediyorum.
Benim bu duamı kendisi ve ailesi için edemeyecek hiç kimse benim adımı bu cinayet soruşturmasına bulaştırmasın.
Halil Şıvgın ise kendisini temize çıkarmak, Merhum Hablemitoğlu ile Mustafa Özcan’ı görüştürmek çabalarına yönelik muhtemel çabalarını gizlemek için yalan söyledi ve bana iftira etti. Ben Halil’in bu yalanı sebebiyle bu yaşımda çok büyük fiziki ve manevi zorluklara duçar edildim.
Eğer doğru söylediğini iddia etmeye devam edecekse; hodri meydan. O da benimle ilgili ifadesinin doğru olduğuna dair benim ettiğim yemini yapsın.
Kendisini rabbime havale ediyorum.”
Halil Şıvgın’ın iddiası neydi?
Enver Altaylı, Hablemitoğlu suikasti soruşturmasında 2016’da tanık ifadesi vermişti.
Altaylı’nın adı dosyaya eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın’ın verdiği tanık ifadesiyle girmişti.
Şıvgın, ifadesinde Altaylı’nın ‘FETÖ’nün üst düzey isimlerinden Mustafa Özcan ile birlikte kendisini aracı kılarak o tarihlerde ‘FETÖ’nün Emniyet’teki yapılanmasıyla ilgili Köstebek adlı kitabını hazırlayan Hablemitoğlu ile görüşmek istediklerini ancak kendisinin bunu reddettiğini ileri sürmüştü.
Altaylı reddetmişti
Altaylı, Şıvgın’ın ifadesinin alınmasından sekiz gün sonra dosya kapsamında alınan tanık ifadesinde Hablemitoğlu ile görüşmediğini belirterek şunları söylemişti:
“Benim Mustafa Özcan’ı Halil Şıvgın’ın ifadesinde iddia ettiği gibi Necip Hablemitoğlu ile görüştürmek için bir girişimim olmamıştır. Ayrıca Mustafa Özcan’ın belirtilen tarihlerde toplum içerisindeki itibarı sebebiyle Necip Hablemitoğlu ile görüşebilmesi için bir aracıya da ihtiyacı bulunmamaktadır.”
Soruşturmayla ilgili çıkan haberlere göre; dosyaya giren HTS kayıtları, Altaylı ve Hablemitoğlu’nun telefonlarının birden fazla kere aynı yerden sinyal verdiğini gösteriyor. Yine haberlerde, Mustafa Özcan’ın telefonunun da aynı yerden sinyal verdiği bilgisi yer alıyor.
Enver Altaylı’nın cinayetten önce suikast organizasyonunu yapmakla suçlanan soruşturmanın firari zanlısı Levent Göktaş’la irtibatlı olduğu ve suikasti ‘FETÖ’ adına Göktaş’ın başında bulunduğu Özel Kuvvetler Komutanlığı MAK Alayı’ndaki subayların işlemesinde azmettirici olduğu iddia ediliyor.
Altaylı savunmasında baygınlık geçirdi
Enver Altaylı’nın kızı ve aynı zamanda avukatı olan Dilara Yılmaz, Hablemitoğlu soruşturmasında tutuklama kararı verildiği gün babasının 3. Sulh Ceza Hakimliği’ndeki savunması sırasında baygınlık geçirdiğini açıklamıştı.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Yılmaz şunları söylemişti:
“19.08.2022’de, müvekkilim/babam Enver Altaylı, savcılık ifadesi için adliyeye götürüldü. 79 yaşında ve yüksek tansiyon hastası babam 15 saat adliyede tutuldu.
“Sorgunun ardından savcı, zaten tutuklu olan babamı tutukluluk talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk etti. Saat 19.00. Yaş ve sağlık durumu sebebiyle bekletilmesinin riskli olacağı hakime defaatle izah edildi. Buna rağmen, sorgu için hakim karşısına çıktığında ise saat 22.30.
“Babam 3. sulh ceza hakimliğinde savunmasına başladı. 1 dakika sonra hakim, 79 yaşındaki babama bağırarak savunma yapmasına engel oldu. Bunun üzerine zaten rahatsızlığı bulunan babam yüksek tansiyon sebebiyle bayılarak yere düştü.
“Sorgudan sonra paramedikler gelerek müdahale etti.
“Müdafii olarak söz aldığımızda, bu yaşananları ve aşırı yorulmuş olması sebebiyle sorgunun sağlıklı bir şekilde yapılmadığının tutanağa geçilmesini istedik. Ancak beyanlarımız sorgu ile ilgili olmadığı gerekçesiyle hakim tarafından engellendi.
“Esasa ilişkin savunma yapacaksak izin vereceği, savunmanın nasıl olacağına kendisinin karar vereceği, ‘ben hakimim karışırım, o zaman gelin burada GS-FB maçını anlatın’ cümleleri bağırarak sarf ettiği cümlelerden sadece birkaçı…
“‘Tutuklanmasına’ ilişkin kararı ise, en baştan verilmiş olan bir kararın tarafımıza sergilenmesinden başka bir şey değildi.”