Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün (25 Kasım) partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’e Kürt sorunu diye bir şeyin olmadığını, en büyük reformun da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu söyledi. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Reformları bir bir hayata geçireceğiz”
“Bütçe görüşmelerinin ardından kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz. Hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz.
“Ekonomide küresel gelişmeler ve salgın sebebiyle ihtiyaçlara uygun adımlar atılacak. Bu reform ve değişim çalışmalarının merkezinde milletimiz var. Milletimiz neyi bekliyorsa AK Parti onu yapmıştır, yapmaya devam etmektedir.
“En büyük reform cumhurbaşkanlığı sisteminin kendisi”
“Türkiye’nin cumhuriyet tarihindeki en büyük reformu cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiştir. Hâlâ parlamenter demokrasiden bahsedenler var. Türkiye yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Koalisyonlarla ülkemizin ne hale geldiğini bilmiyor muyuz?
“Cumhur İttifakı, Türkiye’nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. Reform gündemini Cumhur İttifakı olarak hayata geçireceğiz. Bu ittifak gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. Bu ittifakın tek amacı ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaştırmaktır.
“Asırlık ihmalleri biz ortadan kaldırdık. En batıdan en doğuya biz hükümet olarak girilmedik yer bıraktık mı? Eğitimde, sağlıkta, tarımda attık.
“Bu ülkede Kürt sorunu yoktur”
“Şırnak’a, Muş’a üniversiteyi biz götürmedik mi, ondan sonra diyorlar ki, ‘Kürt sorunu’, ne Kürt sorunu ya. 2005’te Diyarbakır’daki konuşmamda, ‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, varsa da bunun sorumlusu benim ve biz çözeceğiz’ dedim. Bunları biz çözdük. Buradan tüm Doğu’ya, Güneydoğu’ya sesleniyorum: Oraları çukur hale getiren, çukurlarla döşeyen kimlerdi? Camileri yıkanlar onlar değil miydi? Niçin kayyum atanıyor diyenlere sesleniyorum: Devletten aldıkları imkânları dağa gönderenlerdi, çukurlar açtılar. Kayyumlarla beraber tepeden tırnağa düzenlemeleri yaptık. 15 yıl önce o bölgeye gidenler orayı tanımıyorlar. Bambaşka bir Diyarbakır, Siirt, Şırnak var…
“Teröre bulaşmamış olması şartıyla kimseyi dışlamadık. Terörden meşru siyasete geçiş yolunu açmak için her yolu denedik, her fedakârlığı yaptık.
“Darbelere meydan okurken de asla demokrasi ve hukuk yolundan ayrılmadık. Birilerinin çıkıp da Türkiye’yi bambaşka bir fotoğrafın içinde göstermesinin arkasında art niyet ararız.
“Bunları ödüllendirecek halimiz yok”
“Yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kişilerin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş? Filancalar filancalar hâlâ hapisteymiş… Bunları ödüllendirecek halimiz yok. Dağa kaçırılan o yavruların annelerinin, Diyarbakır’daki HDP binasının önünde yaz-kış demeden oturan annelerin hakkını kim teslim edecek?
“Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun dediği kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin, polisimin, öğretmenimin kanı olan, bölücülük peşinde koşan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur.
“Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanının silahlı ve siyasi temsilcileriyle bölücü terör örgütü olduğu hakikatinin gölgelenmeye çalışılmasına göz yumamayız. Aksi takdirde terör örgütü tarafından evlatları zorla dağa kaçırılan, göz göre göre ölüme sürüklenen, tecavüze uğrayan annelerin yüzlerine bakamayız.
“Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Bu ülkede uzunca bir süre en çok sıkıntıyı Kürtlerin çektiği bir özgürlük sorunu vardır.
“Devlet niye var, biz niye varız?”
“Devlet niye var? Biz niye varız? Arkadaşlar biz bunun için varız. Biz bunu halledeceğiz.
“Ülke olarak yeni bir atılım döneminden geçiyoruz. Daha büyük hedeflere ulaşmak için çok yönlü bir mücadele içindeyiz.
“Yargıya sesleniyorum: Anayasa’nın 138. maddesinin gereğini neden yapmıyorsunuz?”
“Buradan da yargıya sesleniyorum: Anayasa’nın 138. Maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa, eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz. Size birilerinin talimat verme hakkı var mı?”
***
Erdoğan’ın işaret ettiği Anayasa’nın 138. Maddesi şöyle:
“MADDE 138. – Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”