Gündüz Vassaf, Habertürk Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Kürşat Oğuz’a verdiği söyleşinin bir yerinde, Türkiye ve dünyadaki Çin ve Rusya hayranlığından söz ederken, sorsanız, oralarda değil de Batı’da yaşamak isteyecek bu insanların otoriterlik merakının anlaşılması güç bir hal olduğunu anlatıyordu.
Bugünlerde de orada burada, Türkiye’de ve bütün dünyada insanların Çin ve Rus aşılarına değil de Almanya ve ABD aşılarına güvendiğini ortaya çıkartan anketler görüyoruz. Muhakkak ki bunların bir bölümünü, Çin ve Rusya’nın ne kadar da anti-emperyalist ve milli devletler olduğu hususunda fikir birliği edenler oluşturuyordur.
Kadere bakın ki, yeteri kadar güvenilir bulmasalar da Türkiye’de insanlar Çin ya da Rus aşılarıyla koronavirüse karşı bağışıklık kazanmaya çalışacaklar; mecburen.
Bunun nedeni, buzdolabına kaldırılmış bulunan büyük bir sıkıntı: Türkiye’nin yabancı ilaç firmalarına ödenmemiş yüklü miktarda borcu var. Türkiye, bu firmalara borcun bir bölümünden “feragat etmeleri” teklifinde bulundu ve fakat sorun çözülmedi.
Mesele aşı talebine geldiğinde Batılı ülkelerin “önce firmalarımızın alacakları” diyecekleri muhakkak.
Buzdolabına kaldırılmış bir sorun
Aslında olmayacak bir şeydi; bir devlet, altında imzası bulunan borçların bir bölümünden feragat edilmesini istiyor, borçları bu koşulla ödeyeceğini duyuruyordu.
Geçtiğimiz Eylül ayı başında Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı karara göre, yerli ve yabancı ilaç sektörünün kamu ve üniversite hastanelerinden birikmiş alacakları yüzde 30’a varan iskontoyla ödenecekti. Sürecin fiili olarak nasıl işleyeceği daha sonra açıklanacaktı.
Devletten yaklaşık 20 milyar TL alacağı olan ve 200 bin kişiye istihdam sağlayan sektör temsilcileri, açıklamadan hemen sonra ‘feragat’in kabul edilemeyeceğini, bunun yerli ilaç ve tıbbi cihaz sanayisinin durması anlamına geleceğini duyuran çeşitli toplantılar gerçekleştirdi.
Yabancı firmaların alacağı, bu miktardan da fazla. ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield, bu firmaların kendi devletlerini araya sokup sorunu çözmesini istediklerini açıkladı.
Satterfield, 24 Eylül’de gerçekleştirilen 38’inci Amerikan-Türk Konferansı’na video konferans yöntemiyle katıldı ve devlet hastanelerinin ABD’li ilaç firmalarına 2,3 milyar dolar borcu olduğunu, bu meblağın ödenmemesi halinde firmaların Türkiye piyasasından çekilmeyi düşündüklerini söyledi.
Büyükelçi, Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un bir yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’la görüştüğünde ödemelerin ivedilikle yapılacağına dair söz aldığını da hatırlattıktan sonra, şimdi bir de borçlardan indirime gidileceğinin bildirilmesinin kabul edilemez olduğunu kaydetti.
Bu borçlar ödenmeksizin yaklaşık 1,5 milyar dolarlık aşının Türkiye’ye getirilmesi çok zor görünüyor.