Ana SayfaHaberlerİstanbul Sözleşmesi’nin asıl amacı ‘mazlum milletlerin denetim altına alınması’ imiş!

İstanbul Sözleşmesi’nin asıl amacı ‘mazlum milletlerin denetim altına alınması’ imiş!

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “İstanbul Sözleşmesi emperyalizmin dayattığı çürütücü bir belgedir” değerlendirmesi, partinin kadın örgütlenmesi Öncü Kadın’dan da destek görüyor. “İstanbul Sözleşmesi çürütür, Cumhuriyet Hukuku yaşatır” diyen Vatan Partili kadınlara göre asıl amaç, kadınları koruma kisvesi altında eşcinselliğe alan açmak.

Vatan Partisi’nin kadın örgütlenmesi Öncü Kadın’ın İstanbul Sözleşmesi hakkında ilginç değerlendirmeleri var. Vatan Partili kadınların geçtiğimiz günlerde yazılı olarak açıkladıkları fikirlerin bir bölümü şöyle:

Birinci fikir: “Açılım projelerinin uygulandığı ve Atlantik politikalarının hükümeti yönlendirdiği dönemin ürünü olan İstanbul Sözleşmesi; ABD aparatları PKK ve FETÖ’nün ezildiği, HDP’ye kapatma davasının açıldığı, Batı emperyalizmi ile göğüs göğüse çarpışıldığı bir dönemde feshedilmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma kararı Türkiye’nin içine girdiği devrimci dönem ile uyumludur, devrimci bir karardır.”

İkinci fikir: “İstanbul Sözleşmesi maksadının her ne kadar kadına şiddeti önlemek olduğunu ileri sürse de farklı cinsiyet kabullerini kadın sorunu gerçeğinin içine gizleyen, toplumun doğal olmayan cinsiyetlere parçalanmasına rıza gösterilmesini dayatan bir metindir. Sözleşmenin en önemli işlevi LGBTİ’ye alan açması ve Batı’nın çürümüş kültürünü yaymasıdır.”

Üçüncü fikir: “Sözleşmenin uygulanışını izlemekle görevli olan komitenin (GREVİO) Türkiye hakkında hazırladığı rapor ısrarla Türk milletinden gizlenmekteydi. Çünkü o rapora bakıldığında görülecektir ki İstanbul Sözleşmesi ile amaçlanan kadına şiddetin önlenmesi değil; kadın sorunu malzeme yapılarak mazlum milletlerin denetim altına alınmasıdır. 2018 GREVİO Raporuna göre; Türkiye’nin terörle mücadelesi kadına şiddet ortamını körüklemektedir, kayyum atamaları yanlıştır, Türk askeri ve polisi tecavüzcüdür. Elinde kalaşnikofla LasTesis dansı yapan, kadın, çocuk ve insanlık düşmanı PKK’nın can simidi Avrupa Konseyi ile mi kadına şiddeti önleyecektik? Bu yönüyle, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi bölücülere tokattır.”

Dördüncü fikir: “Vatan Partisi’nin ısrarla vurguladığı gibi, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un ruhu ile İstanbul Sözleşmesi’nin ruhu farklıdır. Sözleşmede yer alan ‘toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim’ gibi kavramlar 6284’de yoktur. Ve 6284’ün tek hukuki dayanağı İstanbul Sözleşmesi değildir. 6284 Sayılı Kanun Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuştur, mevcut kanunlarımızın geliştirilmesiyle oluşturulmuştur. İstanbul Sözleşmesi’nin esas niyetini bilenler, Türk kadınını korkutmak için 6284’ün kaldırılacağı yönünde kirli bir algı operasyonu yürütmektedir. Bu tuzağa düşmeyeceğiz. 6284 bizimdir, kadınımızı korumaktadır ve geliştirilecektir. Kadını koruyan kanunlarımızın zayıflatılması ya da kaldırılması gibi bir gündem Türkiye’nin önünde yoktur.”

Beşinci fikir: “8 Mart Meydanlarına, Feminist Gece Yürüyüşlerine bakın, İstanbul Sözleşmesi ile dayatılan toplum projesini göreceksiniz. ‘En az 3 cinsiyet’ sloganları var, ‘Cinsiyet Akışkan Erkeklik Yapışkan’ dövizleri var, gökkuşağı bayrakları var. Atatürk yok, Cumhuriyet yok, Türk bayrakları yok!”

- Advertisment -