Kontrolsüz göç, yetersiz entegrasyon ve çokkültürlülük, ve son birkaç on yılda Avrupa için zehirli bir karışım olduğunu kanıtladı” diyen Braverman, konuşmasında “yanlış temellere oturan bir dogma olan çokkültürlüğünün”, göçmenlerin “istikrarı baltalamak ve toplumun güvenliğini tehdit etmek” amacıyla İngiltere’ye gelmesine yol açtığını öne sürdü:
“Çokkültürlülük, ülkeye gelenlerin topluma entegre olmasını talep etmiyor. Göçmenler buraya gelip toplumun geri kalanına göre bambaşka hayatlar yaşıyor. Belki toplumun içindeler, ancak toplumun bir parçası değiller. Hatta bazıları, ülkedeki istikrarı baltalamayı ve toplumun güvenliğini tehdit etmeyi amaçlayan yaşamlara bile yönelebilirler.”
Braverman ayrıca son 25 yılda İngiltere ve Avrupa’ya göçün “çok fazla ve çok hızlı yaşandığını, entegrasyon ve sosyal uyum yaratacağı etkiye ise çok az önem verildiğini” ifade etti:
“Bir insanın eşcinsel veya kadın olması, ya da kendi ülkesinde ayrımcılığa maruz kalması iltica etmesi için yeterli olamaz. Bu tür bir sistemi sürdürmek mümkün değil.”
Braverman, sözlerine ulus devletin korunması gerektiğini söylemenin “bir kişiyi göçmen karşıtı kılmadığını” da ekledi.
Mauritiuslu ve Kenyalı bir göçmenin çocuğu olan ve bir Hintli bir başbakanının altında görev yapan Braverman, “göçün kontrollü yapılması gerektiğini söylemek ailemin hikayesine ihanet ettiğim anlamına gelmiyor” diyor.