3 ülkenin liderinin ortak makalesinde “25 Mart’ta BM Güvenlik Konseyi, Gazze’de derhal ateşkes talebinde bulunarak nihayet sorumluluğunu üstlendi. Bu, daha fazla gecikmeden kâmil manada uygulanması gereken kritik bir adımdır. Mısır, Fransa ve Ürdün liderleri olarak, BM Güvenlik Konseyi’nin 2728 sayılı kararının derhal ve şartsız olarak uygulanması çağrısında bulunuyor; Gazze’de aciliyet arz eden kalıcı ateşkes ihtiyacının altını çiziyoruz” deniyor.
Netanyahu’nun “Gününü belirledik, yapacağız” dediği Refah operasyonuna üç lider karşı çıkıyor:
“İsrail’in, yaklaşık 1,5 milyon Filistinli sivilin sığındığı Refah’a yönelik saldırısının tehlikeli neticelerine karşı uyarıda bulunuyoruz. Böyle bir saldırı yalnızca daha fazla kıyıma, ızdıraba yol açacak ve bölgesel gerilimi tırmandıracaktır” ifadelerini kullanan liderler, Gazze’deki temel insani ihtiyaçlarla alakalı ise, “Gazze’deki Filistinliler artık sadece kıtlık riskiyle karşı karşıya değil, kıtlığın içindeler. İnsani yardımların temini ve dağıtımında ciddi bir gelişime ihtiyaç var. Bu, yardım tedarikinin acilen genişletilmesi ve güçlendirilmesi ihtiyacını vurgulayan 2720 ve 2728 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararlarının temel talebidir.”
Makalede yardım görevlililerinin öldürülmesi de hatırlatıldı ve yardım geçişlerinin kolaylaştırılması istendi:
“Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı da dahil olmak üzere BM kuruluşları ve insani yardım aktörleri Gazze’deki yardım organizasyonlarında hayati bir rol oynuyor. Bahsi geçen kurum ve kuruluş mensupları, Gazze Şeridi’nin kuzey kısmı da dahil olmak üzere korunmalı ve onlara tam erişim hakkı tanınmalıdır. İnsani yardım çalışanlarının öldürülmesini ve en son World Central Kitchen’ın yardım konvoyuna düzenlenen saldırıyı kınıyoruz. Güvenlik Konseyi’nin insani yardımın önündeki engellerin kaldırılması ve İsrail’in, Gazze’nin kuzeyi ve Ürdün’den doğrudan kara koridoru ve deniz yolu da dahil olmak üzere tüm geçiş noktalarından insani yardımı derhal kolaylaştırması talebini yineliyoruz.”
Yazının sonunda üç lider Kudüs’teki Ürdün Vakfı’na atıf yaptı ve BM Güvenlik Konseyi’nin iki devletli bir çözüm için öncü olmasını istedi: “Kudüs’ün Müslüman ve Hıristiyan kutsal mekânlarındaki tarihi ve hukuki varlığa saygı gösterilmesi gerekliliğini ve Haşimi vasiliği altındaki Ürdün Vakfı’nın rolünü vurguluyoruz. İki devletli çözümü tesirli bir biçimde hayata geçirmek için ortak gayretlerimizi artırma kararlılığımızı vurguluyoruz. İsrail ile yan yana barış ve güvenlik içinde yaşayacak, uluslararası hukuka ve ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak, iki devletli çözüm temelinde bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulması, hakiki bir barışa ulaşmanın tek yoludur. Güvenlik Konseyi, barış için bu ufkun canlandırılmasında ciddi bir rol oynamalıdır.”