Çözüm süreci için Meclis’te kurulması kararlaştırılan komisyon, bugün (5 Ağustos) ilk toplantısını yapıyor.
48 üyeden oluşan komisyonda AK Parti 21, CHP 10, DEM Parti ile MHP 4’er, Yeni Yol partileri 3, HÜDA PAR, YRP, TİP, EMEP, DP ve DSP de 1’er milletvekili ile temsil edilecek.
Komisyonun ilk oturumunda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un sağında kalan hizada AK Parti ve Yeni Yol milletvekilleri, solunda kalan kısımda ise sırasıyla CHP, DEM, MHP ve grubu bulunmayan siyasi partilerin temsilcileri yer aldı.
Numan Kurtulmuş’un açılış konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Komisyonumuz 10 yıllardır ülkemizin enerjisini tüketen ve kardeşi kardeşten uzaklaştırmaya çalışanların provoke ettiği bir meseleye yeni bir gözle bakma iradesinin de yansımasıdır. Orada asıl meselemiz hiç şüphesiz anayasa yazmak, hukuk reformu yapmak ya da tüm meseleleri bir anda çözmek değildir. Meclis’in halkın sesi olmanın yanında toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı, çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir. Siyasi hesaplarla, dar tanımlarla ve kalıplarla değil; cesaretle, vicdanla ve adaletle hareket etmenin adıdır. Çünkü örgütün kendini feshederek silahların tamamen susturulması ile başlayan süreç, herhangi bir kişi, kurum ya da siyasi yapının değil doğrudan doğruya aziz milletimizin meselesidir. Meclis komisyonunun da kıymeti tam buradadır. Bu komisyon, toplumun manevi dokusunu tahkim etmeye, kardeşliği kalıcı kılmaya ve farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak kabul edip ortak yaşamı güçlendirmeye dönük bir çağrıdır. Esasında milletimiz arasındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları, toplumumuzun asırlar boyunca en önemli toplumsal yapı taşı olmuştur.
“Adımlarımız barışı tahkim etmeye yönelik“
“Yeni dönem siyasetin, düşüncenin ve vicdanın daha çok konuşulduğu bir dönem olmak zorundadır. Ancak artık güvenliğin yanı sıra özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin imkanlarını ve gücünü daha da yüksek sesle konuşmanın zamanı gelmiştir. Bu komisyonun bir diğer misyonu da budur.
“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra birbirinden koparılan, aralarına tel örgüler çekilen halklar artık yeniden birbirlerini daha yüksek sesle duymayı hak ediyor. Attığımız her adım bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır. Bu çerçevede ‘terörsüz Türkiye’, aslında açıkçası terörsüz bir bölge demektir.
“Değerli milletvekili arkadaşlarım, aziz milletim; gayet açıktır ki Türk-Kürt kardeşliği coğrafyamızın asli konusudur. Çanakkale’de omuz omuza savaşanların torunlarıyız. Kardeşlik, kaderde birlik yalnız savaş meydanlarında değil; alın terinde, acıda ve umutta da birlikte yürümektir.
“Meclis en demokratik çatıdır“
“Bugün de bizler, halkın tam da içinden çıkan o hakka yaslanarak, o millî irfanı kuşanarak, tarihi bugünün anlayışıyla yeniden yorumlamak ve geleceği bu iradeyle kurmak mecburiyetindeyiz. Küresel şartlar ve bölgesel gelişmelerin kırılganlığına rağmen, içeride birliğimizi büyütmek, toplumsal huzuru pekiştirmek; dışarıda ise bölgesel barışı korumak mecburiyetindeyiz. İç cephemizi tahkim etmek, Türkiye’nin istikrarını kurumsal bir siyasal akla oturtmak zorundayız. Ülkemizin önünü tıkayan karanlık dönem, milletimizin feraseti ve devletimizin kararlılığıyla artık geride kalıyor.
“Meclis, hakikati duyan, toplumu hisseden ve vicdanını temsil eden, şüphesiz en yüksek demokratik çatıdır. Biz bu komisyonda yeni bir anayasa yazmıyoruz belki, ama kardeşlik cümlelerini kuracağız ve birlikte hareket edeceğiz. Meclisimiz, bin yıllık kardeşliği yeniden hatırlatmakla kalmayacak, siyasal düzlemde yeniden tarif edecektir. Bilinmelidir ki, şahit olduğumuz silah bırakma süreci bir pazarlığın sonucu asla değildir. Milletimizin huzura ve birliğe dair kararlılığının sonucudur ve bunun yansımasıdır. Bugün iftihar ettiğimiz gelişmeler, insanımızın emeğini ve vaktini çalan bir engelin ortadan kalkması istikametindedir.
“Ortak kelimelerimiz barış ve kardeşlik“
“Bu komisyon sözünü yükselten herkesin yeridir. Yeter ki ortak kelimelerimiz barış ve kardeşlik olsun. Bu çatı altında konuşulmayacak hiçbir konu yoktur. Yeter ki birbirimizi dinlemeye hazır olalım. Yeter ki her görüş birlik ve kardeşliği yansıtsın. Vicdan sahibi olan herkese teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki katkı veren herkes bu memleketin mayasında kardeşlik olduğunu göstermiştir.”
Kaya: “Meseleleri diyalog zemininde ele almak kıymetli”
Kurtulmuş’un ardından Yeni Yol Grup Başkanı Bülent Kaya, söz aldı. Kaya, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu topraklarda çatışma ve şiddet sarmallarından çıkarak meseleleri müzakere ve diyalog zemininde ele almanın hem ülkemizin ülkemiz açısından son derece önemli ve kıymetli olduğuna inanıyoruz.
“Ekim 2024’ten itibaren sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan yepyeni bir döneme hep beraber tanıklık ediyoruz. Bu vesileyle bu süreçte çağrıyı yapan sayın Devlet Bahçeli’ye, süreci devlet adına sahiplenen Cumhurbaşkanımız ve bu süreci en güçlü desteği veren ana muhalefetinden tüm siyasi partilere teşekkür ediyoruz.”
Feti Yıldız: “Tüm mağdurların görüşüne aldırmadan eşitlik içinde meseleleri çözmek zorundayız”
MHP grubu adına konuşan Feti Yıldız, şunları söyledi:
“Kendi dışındaki siyasi partileri düşman olarak görmeyen, politik anlayışını buna göre biçimlendiren bir duruşa ihtiyacımız var. Ülkemizin enerjisini sömüren, sosyal maliyeti gerçekten çok yüksek bir terör belasını tarihin çöplüğüne atmak için elimizde büyük bir fırsat var bu fırsatı heba etmeyin. Birbirimizi itibarsızlaştırmak yerine anlamaya çalışalım. Sükunetle düşünüp, düşmanlık körüklemeye hevesli olan tuzağına düşmeyelim.
“Biz bu süreci istihbarat örgütlerinin cirit attığı, her türlü entrikanın döndüğü Orta Doğu’da kimseden yardım almadan götürüyoruz, bunda da çok başarılıyız. Ülkedeki tüm mağdurların siyasi görüşü, inancı felsefesi, dünyaya bakışına aldırmadan bir eşitlik içinde bu meseleleri çözmek zorundayız.”
Beştaş: “Umut hakkı, hukuk uygulanmasının gereğidir”
MHP’den sonra DEM Partili milletvekilleri söz aldı. DEM Partili Meral Danış Beştaş, konuşmasında şunlara yer verdi:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmadı. Figen Yüksekdağ, Can Atalay, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala halen tutuklu. Komisyonun bu konuda inisiyatif almasını, irade ortaya koymasının önemli olduğunu vurgulamak isterim.
“AİHM, Abdullah Öcalan davasında 2014 tarihinde karar verdi. Umut hakkının uygulanması gerektiği aynı zamanda hukuk uygulanmasının bir gereğidir.
“Bu süreç yalnızca Kürt halkının değil, işçilerin, kadınların, gençlerin, Alevilerin, göçmenlerin ve tüm ötekileştirilen kesimlerin hukukla yeniden buluşmasını sağlayacaktır. Bizler adalet inşa etmek için bu süreci aktif bir parçası olmaya hazırız ve bütün çabamızla emeğimizle bunun çalışmasını yürüteceğiz. Bu komisyon sadece bir diyalog platformu değil aynı zamanda tüm somut adımların atıldığı atılacağı bir çözüm zemini olmasını da temenni ediyoruz.”
“Tutukluluk rakiplerin bertaraf edilmesi için kullanılıyorsa komisyon buna duyarsız kalamaz”
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Anayasa’nın rutin olarak çiğnendiği bir düzenden geçiyoruz. Meclisimizin seçilmiş bir üyesi şu anda burada değil. Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları ısrarla uygulanmamaktadır. Hukuk devleti yerle bir edilmiştir. Adeta muhalif saydıkları kişilere dönük olarak bir düşman hukuku uygulanmaktadır. Ceza usul hukuku ayaklar altındadır, hukuk devleti ayaklar altındadır. Kayyım uygulamalarıyla milli iradeye müdahale edilmekte, saldırılmakta ve halk iradesi hiçe sayılmaktadır.
“Çünkü daha önceden belirlenmiş bir yol haritası gereğince belki de anlaşılmış, sadece dar bir gündeme saklanacak bir komisyon bizim hedeflediğimiz ve Türkiye’nin ihtiyacı olan çalışmaları yapamayacaktır. Bu nedenle komisyon gerekiyorsa uzun çalışmalıdır. Gerekiyorsa sabahlara kadar çalışmalıdır. Gerekiyorsa haftanın her günü çalışmalıdır.
“Zor sorulara zor cevap bulmak için buradayız. Cesaretle ve samimiyetle çalışmak üzere buradayız. Öyleyse bu komisyonla ilgili şüpheleri, kaygıları dağıtmak zorundayız. Çünkü halkımızın bir kısmının en azından şüpheyle baktığını hepimiz biliyoruz. Burada yasa yapmak üzere öneri hazırlamak kadar, yasaların uygulanmasını beklemek kadar da bu çalışmanın içerisinde olmamız gerekiyor.
“Eğer tutukluluk bir istisna olmaktan çıkartılıp, özellikle siyasetin dizayn edilmesi, siyasi rakiplerin bertaraf edilmesi için kullanılıyorsa, bunun olduğu bir Türkiye’de bu komisyon buna sağır, duyarsız kalamaz. Bu sorunu göz ardı ederek Türkiye demokrasisine de Türkiye’nin toplumsal barışına da herhangi bir katkıda bulunma olanağımız yoktur.”