MHP Lideri Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024’de Öcalan’ı, terörün sona erdiğini ve örgütün kapatmasını ilan etmesi için DEM Parti Meclis grubuna çağırdıktan sonra başlayan ve Öcalan’ın PKK’ya kendini fesih etmesi için kongre toplaması çağrısına varan süreçte gözler Kandil’de toplanacak kongrede.
Bahçeli, geçen hafta (20 Mart) herkesi şaşırtan ikinci bir açıklama yaparak PKK’nın fesih kongresini 4 Mayıs’ta Malazgirt’te toplamasını teklif etmişti:
“Bizim tasavvur ve teklifimiz Hıdırellez’in arifesinde, mesela 4 Mayıs 2025 Pazar günü Muş’un Malazgirt ilçesinde, DEM Partili belediye başkanının destek, katkı ve yardımıyla PKK’nın kongresini toplayarak fesih tartışmalarına son noktayı koyması ve bu işi bitirmesidir.”
Bahçeli’nin kongreye evsahipliği yapmasını istediği Malazgirt’in DEM Partili belediye eş başkanı Ahmet Kenan Türker, bu sürpriz teklifi Serbestiyet’e değerlendirdi.

Türker, çağrıda Malazgirt’in adının geçmesinden dolayı mutlu:
“Sayın Bahçeli’nin açıklamasının ardından DEM Parti Meclisi bir karar alacak. Bahçeli’nin Malazgirt vurgusu halk tarafından sevinçle karşılandı. Belediye başkanları şimdilik sürecin dışında.”
“Tarihi kongrenin burada yapılmasından memnun oluruz”
“Böyle bir durumun konuşulabilmesi, üstelik barışın buradan yapılacak bir çıkışla sağlanması vatandaşlarımızı heyecanlandırdı, mutlu etti. Bu kongrenin burada yapılıp yapılmayacağını biz kararlaştıramayız. Şu ana kadar buradaki MHP’li siyasilerle herhangi bir görüşmemiz olmadı.”
Halkımız, bölgede atılacak böylesi tarihi bir adımı memnuniyetle karşılar. Gerçekten Malazgirt’te böyle tarihi bir çıkış yapılırsa, bundan büyük mutluluk ve heyecan duyarız.”
Temelli: Sembolik değerde bir açıklama
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de Bahçeli’nin Malazgirt’te kongre çıkışını Serbestiyet’e değerlendirdi.

Malazgirt’in ve 4 Mayıs tarihinin kesin bir çerçeve oluşturmadığını söyleyen Temelli’ye göre bu sembolik bir açıklama:
“Bahçeli’nin açıkladığı 4 Mayıs Malazgirt çağrısını sembolik bir açıklama olarak değerlendiriyorum. Bu, bir kongrenin toplanması için mekan ve tarih belirleme çağrısı niteliğinde. Malazgirt ve 4 Mayıs kesin bir çerçeve oluşturmasa da bu sembol üzerinden bir tarih ve mekan belirlenmesi anlamına geliyor.”
“Kongrenin toplanması için güvenlik koşulları ve hukuki zemin sağlanmalı”
“Bu çağrının yalnızca PKK’ye yönelik olmadığını, aynı zamanda kongrenin koşullarının oluşturulması için devlete ve iktidara da bir çağrı niteliği taşıdığını düşünüyorum. Çünkü bir kongrenin toplanması öncelikle güvenlik koşullarının sağlanmasına ve hukuki zeminin oluşturulmasına bağlı.”
“Süreç tıkandı diyemeyiz, hareketsiz kaldı”
“Ayrıca kongre çağrısını yapan Öcalan’ın da kongre ile bir şekilde ilişkilenmesi gerekecektir. Bu çağrıyı bu çerçevede değerlendiriyorum. Öte yandan, diyalog meselesinin hâlâ bir müzakere zeminine dönüşememesi beklenti yaratıyor ve süreçte bir hareketsizlik söz konusu. Bu hareketsizlik süreci tamamen çıkmaza sokmasa da ilerlemesini engelliyor. Artık harekete geçmek, adımlar atmak gerekiyor.”
“Artık sadece temenniler ve çağrılar yeterli değil”
“Burada her şey yine dönüp dolaşıp iktidara işaret ediyor. Biz parti olarak üzerimize düşeni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Siyasi partilerle, toplumun tüm kesimleriyle ilişkilerimizi sürdürüyoruz ve herkesi bu zemine davet ediyoruz. Sorumluluk ve ciddiyet çağrısı yapıyoruz. Ancak toplum, bu sürecin ilerleyebilmesi için hükümetin, iktidarın, devletin nasıl bir adım atacağını bekliyor. Artık sadece temenniler ve çağrılar yeterli değil.”
“Öcalan’ın çalışma koşullarına ve sürece katkı sağlamasına yönelik imkanlar sağlanmalı”
“Bu noktada öncelikle atılması gereken bazı adımlar var. İlki, kongre koşullarının oluşturulması. İkincisi, Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarına ve sürece katkı sağlamasına yönelik imkanların sağlanması. Ayrıca Türkiye, böyle bir döneme hazırlanırken hukuksuzluklardan ve antidemokratik uygulamalardan kurtulmak zorunda. Aksi takdirde ilerleme sağlanamaz.”
“Biz bu sürece hazırız ve Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının arkasındayız”
“Bu bekleyiş hali toplumda bir sabırsızlığa da yol açıyor. Artık bu durağanlığın sonlanması isteniyor. Çünkü herkes barış sürecine dair büyük umutlar taşıyor ve bu umutların sönmesini istemiyor. Biz de bu sürece hazırız ve Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının arkasındayız. Şimdi adım atması gerekenlerin harekete geçmesi bekleniyor. Ancak bu süreç, bizim demokrasi mücadelemizden geri adım atacağımız anlamına gelmez. Mücadelemizi sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. Her türlü antidemokratik müdahaleye ve zorbalığa karşı duruyoruz. Kayyumlara karşı çıkışımız, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlara karşı net duruşumuz da bunun göstergesidir.”