Bercan Aktaş/ ÖZEL HABER
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu’nda baroların yapısının değiştirilmesiyle ilgili görüşmeler sürerken ilginç bir diyalog yaşandı.
Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç, HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik’in konuşma süresiyle ilgili uyarıda bulunurken “Eksik süreyi tamamladınız, eksik süreyi tamamladınız. Eksik süre vardı… Sayın Habip Bey, hiç eksik olmuyorsun sen de” diye konuşarak Eksik’in soyadına gönderme yaptı.
Komisyon başkanının soyadıyla ilgili espri yapmasına tepki gösteren Eksik, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yoğunlukla Kürtlerin yaşadığı bölgelerde kültürel asimilasyon amacıyla insanların soyadlarına müdahale edildiğini hatırlattı. Kürtler arasında “Asiltürk, Türk, Soytürk, Öztürk, Türkoğlu” gibi soyadları taşıyan çok sayıda aile bulunduğunu söyledi.
Meclis zabıtlarına giren bu ilginç diyalog üzerine konuşmak için HDP milletvekili Habip Eksik’e ulaştık.
HDP’li Eksik, hem soyadının hem de adının bilinmeyen hikâyesini Serbestiyet’e anlattı:
“Soyadı ile ilgili düzenlemeler yapıldıktan sonra bizim ailenin de bir soyadı alması gerekti. Bölgede Kürt olan insanlara ‘Türk, Türkoğlu, Öztürk, Asiltürk’ tarzında asimilasyonu dayatan soyadları verildiğini biliyoruz. Aynı durumla karşılaşan dedem soyadı almayı reddetmiş. ‘Ben Use Bıro’yum. Ben dedemin ismiyle tanınırım, bilinirim. Onun için böyle kalırım’ diyor ve soyadı almıyor. Allah’tan bölgede tanınan, sevilen, nüfuzlu biri olduğu için kafalarına göre bir soyadı da vermiyorlar. Soyadı hanesinin karşısına sürekli “Eksik, Eksik, Eksik” yazıyorlar. Eksik kaldığını, gelip soyadı almadığını, istemediğini ‘eksik’ diye kayıtlara geçirmişler. Soyadımız o yüzden ‘Eksik’ kaldı.”
“Biz de değiştirmek istemedik”
Habip Eksik’e büyük dedesi Use Bıro’nun kim olduğunu ve adının anlamını da sorduk:
“Benim dedemin dedesidir aslında. 5-6 kuşak ilerisine gider. Use aslında Yusuf demektir. Use Bıro, ‘Bıro’nun oğlu Yusuf, demek. O şöyle bir şey: Bizim bölgede insanların çoğu kendi babalarının, dedelerinin isimleriyle tanınırlar. Bıro da onun babasıdır. O reddettikten sonra diğerleri de aynı tavrı sergiliyor. Öyle de kalıyor. Kimse değiştirme gereği duymuyor. Dilekçeyle değiştirme dönemi geldiği zaman biz ailede oturup tartıştık. Tarihimizle, coğrafyamızla çelişmek istemedik. Devam etmesi kararını aldık. Değiştirmenin bir manası yoktu. Ben onu çok da problem etmiyorum. Ama önemli olan bu tür kültürel soykırımların tekrarlanmaması. O yüzden Kürt dilinin, Kürt kültürünün anayasal güvence altına alınması önemlidir. Bunu tartışmamız gerekiyor.”
“Adım da Hatip’ti, Habip oldu”
Habip Eksik’in isminin de benzer bir hikâyesi var. 1985 doğumlu genç siyasetçinin nüfusa kaydı okula başlayacağı 1992 yılında yapılmış, ama ismi nüfusa farklı girilmiş. Bunun sebebi 1991 yılında Meclis’e giren HEP milletvekili Hatip Dicle ile adaş olması. Nüfus memurları bu yüzden “Hatip” ismini kabul etmemiş, nüfusa adı Habip diye yazılmış. Eksik, “7 yaşından sonra ‘Habip’, tıp fakültesinden mezun olduktan sonra da ‘tabip’ oldum” diye gülerek anlatıyor bu durumu.
Soyadı Kanunu’yla aşiret adları silinmişti
Soyadıyla ilgili tartışma, Cumhuriyet’in kurulmasından sonra yapılan hukuki düzenlemelerden birisi olan 1934 yılındaki Soyadı Kanunu’nun çıkarılmasından kaynaklanıyor. Dönemin Muğla milletvekili Nuri Bey (Mehmet Nuri Tuna) TBMM’ye götürdüğü kanun teklifinin gerekçesini yazarken “Soyadı bunu taşıyanın milliyetini ifade eder” şeklinde bir ifade kullanıyor. Kanun görüşmeleri esnasında söz alan dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ise “doğuda aşiret ve kabile hatıraları yaşayan bazı yerlerden bu hatıraları silmek lazımdır” diyerek, “milli vahdetin esasları”ndan dolayı aşiret isimlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyor. Aynı dönemde süren dilde arındırma çabalarından dolayı öz-Türkçe adların listelendiği kitapçıklar hazırlanıyor.